Savaşın değişik türleri
Hava kurşun gibi ağır. Haber izlemek gelmiyor insanın içinden. Bir yanda Ukrayna’da savaş dolayısıyla yaşanan dramın görüntüleri. Bu yanda ise ülkemizde yaşanan dramlar. Bir yanda savaş dolayısıyla ülkesinden kaçanlar. Bu yanda ülkemizden ümidini kesip, kaçmak ve gelişmiş ülkelerde yaşamak isteyen gençlerimiz. Bir yanda yaralıları kurtarmaya çalışan Ukraynalı doktorlar. Bu yanda ise montaj hattındaki işçi gibi çalıştırdığımız, ama “Gidiyorlarsa gitsinler” diye horladığımız doktorlarımız. Bir yanda vurulan şehirlerden kaçarken bile bunu bir düzenle yapan Ukraynalılar. Bu yanda ise ucuz ayçiçeğine yağmalarcasına saldıran geçim savaşındaki insanlarımız.
Hava kurşun gibi ağır. Ama ben “Hava kurşun gibi ağır/ Bağır, bağır bağır/ Bağırıyorum” demeyeceğim. Bu haftaki yazıma Orhan Veli’nin “Dalgacı Mahmut” türü bir havayla yanaşacağım Gerçi gökyüzünü boyamayacağım, ya da yırtılan denizi dikmeyeceğim ama başka bir deneme yapacağım. Hani dijital dünyada hep bir yerden bir güncelleme çıkıyor ya. İşte ben de öyle yapacağım. Eski sözleri güncellemeyi deneyeceğim.
Eski sözlere yeni yorumlar
- “Ayağını yorganına göre uzat”
Ayağını yorganına göre uzat; ama bak yorganı da satmış olmasınlar.
- “Ak akçe kara gün içindir.”
Ak akçe, kara gün içindi; ama ak akçeler de gitmiş.
- “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.”
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır da ne demek, kodese tıktırır.
- “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”
Ele verir talkını, kendi yutar koca bağı.
- “Ne şiş yansın ne kebap”
Ne şiş yansın, ne kebap derken bir bakmışsın: ne şiş kalmış, ne kebap.
- “Ağanın eli tutulmaz”
Ağanın eli tutulmazsa hep çalışanların haklarından götürür.
- “Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır”
Aç tavuk kendini buğday ambarında, aç yurttaş ise kendini dünyanın liderliğinde sanır.
- “Araba devrilince yol gösteren çok olur”
Araba devrilince kemerin bağlı değilse sana epey uzun yol görünür.
- “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete”
Bindik bir alamete, bu gidişle ancak öteki dünyada varırız selamete.
- “Bal tutan, parmak yalar”
Bal tutan, parmak yalar da ne demek; kovanıyla götürmüşler.
- “Balık baştan kokar.”
Balık baştan kokar; sonra tüm akvaryumu kokutur.
- “Büyük lokma ye, büyük söz söyleme”
Büyük götüren, büyük sözler söyler.
- “Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.”
Bakarsan bağ, bakmazsan inşaata arsa olur.
- “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır”
Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır; ama içen nankörse hatır kırk saniye de sürmez.
- “Can çıkmayınca huy çıkmaz”
Can çıkmayınca huy çıkmaz; siz batarken dahi size uçtuğunuzu anlatmaya çalışır.
- “Eski çamlar bardak oldu.”
Eski çamlar kül oldu; yerine otel yaptılar.
- “Her kuşun eti yenmez”
Her kuşun eti yenmez; ama her kuşun oylarından yararlanılır.
- “Her güzelin bir kusuru vardır”
Her güzelin bir kusuru vardır; her kusurun da bir beteri.
- “İşleyen demir pas tutmaz”
İşleyen demir pas, şen dul yas tutmaz.
- “Lafla peynir gemisi yürümez.”
Lafla peynir gemisi yürümez; ama lafla ne gemiler yürütülür.
- “Kol Kırılır, yen içinde kalır”
Kol kırılır yen içinde kalır diye diye vücut, kırık kemik çuvalına döndü.
- “Zorla güzellik olmaz”
Zorla güzellik olmaz, yönetim de.
- Yenilen pehlivan güreşe doymaz
Yenilen Pehlivan “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” der
- “Yarım elma gönül alma”
Yarım elma; ne yapalım kilo ile alınamıyor artık; pahalı.
- “Ye kürküm ye”
Ye kürküm ye; yalakalık para ediyor.
- “Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar”
Yalancının mumu yatsıya kadar, lambası da elektrik kesilinceye kadar yanar.
Sonuç
Savaşın her türü kötüdür. Ateş düştüğü yeri ve çevresini de yakar. Benim Dalgacı Mahmut yanım ağır basıyor bugün yine. Ben, yırtılan denizi dikmeye çıkıyorum şimdi.