Eski başkandan yeni başkana övgü, uyarı ve bir dizi soru

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Eski Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, faizdeki son iki operasyonu iktidara zaman kazandıran olumlu adımlar olarak niteledi ve bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

✔ "Merkez Bankası'nın yaklaşık 130 milyar dolarının kimlere, niye ve hangi yollarla satıldığının açıklığa kavuşturulması şart" diyen Yılmaz, yeni başkana yönelttiği yedi soruya da yanıt bekliyor.

Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal geçen hafta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bir sunum yaptı. Ağbal’ın konuşmasında özellikle fiyat istikrarına ve şeffaflığa vurgu vardı. Sunum içerik olarak 2021 yılı para ve kur politikası açıklanırken yapılan konuşmaya da doğal olarak benziyordu. Naci Ağbal başkanlık koltuğuna oturduğundan beri zaten özellikle bu iki konunun üstünde duruyordu.

Şeffaflık vurgusu iyi de, acaba yeterince şeffaf olunabiliyor mu ya da olunabilecek mi, konu aslında bu. Para ve kur politikasının açıklandığı toplantıda yöneltilen bazı sorular karşısında da pek şeffaf olunamamış, kimi sorular yanıtsız kalmıştı. Benzer bir durum Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da yaşandı.

İyi Parti Ankara Milletvekili ve eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz komisyonda kapsamlı bir konuşma yaptı ve Ağbal’a bazı sorular yöneltti. Konuşmasında Merkez Bankası’nın son faiz kararlarının yerinde olduğunu belirten ve bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, özet olarak şu görüşleri dile getirdi:

“MB zaman kazandırdı, kıymetini bilin”

“İktidar partisine mensup arkadaşlar, sizler Başkan’dan güvenilirliği yeniden tesis etmesini istiyorsunuz. Gerçekten buna ihtiyaç var. Fakat sizin bütün söyledikleriniz birer sonuç. Meselenin sebebine eğilmiyorsunuz. Siz meselenin özünde güven meselesi olduğuna inanıyorsunuz ama geçmişte şuna itiraz edecektiniz. Merkez Bankası’nın yedek akçesinin Hazine’ye gelmesine itiraz edecektiniz. O gün buna itiraz etmediniz. Daha da ötesi Merkez Bankası’nın değerleme hesabı diye bir hesap var; gerçekleşmemiş, realize olmamış kar ve zarar. Bunu nasılsa hangi cin akıllı yaptıysa kar zarar hesabıyla ilişkilendirdi ve oradan Hazine’ye 23 milyar lira aktarıldı. Siz o dönem buna da itiraz etmediniz ve el kaldırdınız.

İktidardaki arkadaşlarıma söylüyorum. Bakın Merkez Bankası son iki toplantıdaki (PPK toplantıları) kararlarıyla sizin için zaman satın aldı; Merkez Bankası iki toplantıdır doğru iş yapıyor ve zaman aldı, bu zamanı iyi kullanın.

Merkez Bankası ekonominin biriken meselelerinin nihai çözüm yeri değildir, çözüm de getiremez, bunu da göz önünde bulundurmak lazım...”

“Dövizi Merkez Bankası satmadı ama...”

Durmuş Yılmaz konuşmasında Merkez Bankası’nın yaklaşık 130 milyar dolar rezerv kaybetmesine yol açan operasyonun nasıl gerçekleştirildiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiğini söyledi. Bu dövizi Merkez Bankası’nın satmadığını, ancak satılan dövizin Merkez Bankası’na ait olduğunu belirten Yılmaz, bu işlemin kimin kararıyla ve hangi yöntemle yapıldığının kamuoyuna açıklanmasının şart olduğunu vurguladı.

YANITSIZ KALAN SORULAR...

Eski Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında yeni Başkan Naci Ağbal’a yedi başlıkta topladığı bir dizi soru yöneltti. Ancak Ağbal, bu sorulara daha sonra yanıt vereceğini belirtti. Durmuş Yılmaz, bu soruları twitter hesabından paylaşırken “Bugün TCMB’nin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunumu vardı. Kamuoyu adına aşağıdaki soruları sordum. Sayın Başkan soruların hiçbirine yanıt vermedi. Daha sonra yanıtlayacağı sözünü verdi” dedi.

Durmuş Yılmaz’ın Naci Ağbal’a yönelttiği ve yanıtını beklediği sorular neler mi, kayda geçsin:

1- Yeni dönem için şeffaflık konusunda güçlü taahhüt verdiniz. Fakat geçmişte yapılan döviz satışlarının hesabı hala karanlıkta. Vatandaşın ülkenin dövizlerinin neden hoyratça satıldığını öğrenmeye hakkı var. Bu konuda bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz?

2- Merkez Bankası’nın geçmişteki döviz satışları konusunda bir denetim/teftiş yaptırma planınız var mı? Bu satış kararlarını kimler vermiş, kime ne kadar, kaçtan döviz satılmış?

3- Eriyen döviz rezervini ne kadar sürede biriktirmeyi planlıyorsunuz, bunun için bir yol haritanız var mı?

4- Son yedi senedir Merkez Bankası’nın araç bağımsızlığı bilimsel temelleri olmayan bir teori (faiz düşerse enflasyon düşer) nedeniyle kısıtlandı. Bu teoriyi üreten kişi hala ülkenin başında ve Merkez Bankası Başkanı’nı bir gecede görevden alma yetkisine sahip. Hal bu iken önümüzdeki dönemin neden geçmişten farkı olmasını bekleyelim?

5- Merkez Bankası Başkanı değişti fakat son yıllarda ülkeye ciddi hasar veren para ve döviz politikalarını uygulayan PPK üyeleri hala görevde. Bu da uygulanan politikalara olan güvenin geri gelmesinin önünde bir engel. Bu konuda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?

6- Yapısal sorunlar konusunda hiçbir adım atılmazken ve borçluluk bu kadar yüksekken, üstelik ekonominin yavaşladığı bir dönemde faiz artırmak finansal istikrarı bozabilir mi? Modellerinize sıkı para politikasının şirket iflas riski üzerindeki etkisini dahil ediyor musunuz?

7- Bunca yılın yıpranmışlığıyla Merkez Bankası’nın sadece faizle enflasyonu kalıcı olarak düşürmesi mümkün mü? Diğer kurumların üzerine düşen görevler var mı? Fiyat istikrarına ulaşılabilmesi için hükümete somut önerileriniz nedir?

ESKİLERİN BİR MASA VE KOLTUK DEĞİŞTİRME GELENEĞİ VARDI

Eskiden bürokraside bir adet varmış. Bürokrat dostlardan dinlemiştim. Müsteşar, genel müdür, başkan gibi üst düzey görevlere getirilen bürokratlar, genel olarak makam odalarını yeniden tefriş ettirir, en azından masa ve koltuklarını değiştirirlermiş. Yeni masa ve koltuk sevdasından değil tabii ki... Bu bir anlamda güç gösterisi sayılırmış... “Aslan yattığı yerden belli olur” misali “Artık burada benim sözüm geçecek” demenin ilk adımı olarak görülürmüş bu düzenleme.

Bu şeklen bir değişiklik. Sonrasında tabii ki birlikte çalışılacak kilit noktalardaki ekip büyük ölçüde değiştirilirmiş. Öncelikle yardımcılar, daire başkanları...

Peki şimdi? Bürokrasi birlikte çalışacağı kişileri seçme şansına sahip mi?

Bürokrasi bir yana, biliniyor ki bazı bakanlar bile en yakın çalışma arkadaşlarını diledikleri gibi seçme olanağından yoksun kalabiliyor.

Dolayısıyla şimdi olsa olsa masa ve koltuk değişimiyle yetiniliyordur; ama onun da mesaj yönüyle pek bir anlamı olmuyordur...

Tüm yazılarını göster