Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yaşanan normalleşme süreci iyi değerlendirilmeli. Ermenistan ile ilişkilerde yeni bir sayfa açmak için artık zaman kaybedilmemeli. Ermenistan’ın Azerbaycan’la diyaloğa başlaması ve işgal ettiği topraklardan çekilmiş olması nedeniyle bölge barışının kalıcı bir şekilde tesisi amacıyla Ermenistan’la ticaretin kalıcı bir şekilde başlamasının bölge ihracatçılarının temennisidir.
Azerbaycan ve Ermenistan’ın yaşadığı sorunlar dolayısıyla yaklaşık 30 yıldır sınır kapılarımız kapalı ve ticaretimiz askıya alınmış durumda. Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan geri çekilmeye başlaması ve Azerbaycan’la diyaloğa yönelik attığı adımlar nedeniyle artık bizim de ilişkileri yumuşatarak normalleşmeye başlamamız ve ticaretin önünü açmamız doğru bir adım olacaktır. Bu nedenle ülkemizin, Kafkasya bölgesinde kalıcı barış ve istikrara yapacak olduğu katkıyı göz önünde bulundurarak Ermenistan’la doğrudan ticaretin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik çalışmalarını hem ülkemiz hem bölgemiz adına olumlu olacağını düşünüyorum.
Dünyada değişmeyen şöyle bir kural vardır. Ticaretin dini, dili, ırkı olmaz. Zamanında politik kaygılarla alınmış ticari önlemler başka ülkelere fayda sağlarken, bölge ticaretine engel teşkil ediyor. Lojistik avantajımızın bu denli yüksek olduğu bir pazarda bulunmayışımız hem ülkemiz hem de bölgemiz adına bir handikap oluşturuyor. Türk ve Ermeni iş adamlarının doğrudan ticari ilişki tesis edebilmeleri sağlanırsa, her iki ülke de daha karlı bir şekilde ticari faaliyetlerini gerçekleştirebilir.
Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu ağır resesyon ve enflasyon baskısının en az hasarla atlatılması için ticaretin farklı alanlara yoğunlaşması ve yakın, komşu ülkelerle ticari ilişkilerin artırılması gerekiyor. Mevcut yasakların kalkmasının hem turizm hem de gerçekleştirilecek doğrudan ticaret sayesinde her iki ülkenin refah artışına olumlu katkı sunacağının ve tüm Kafkasya ekonomilerinin bu durumdan olumlu etkileneceğinin altını çizmek istiyorum. Dahası Ermenistan’la sınır kapılarımızın açılması bölge limanlarımıza işlev kazandıracak ve Sarp Sınır Kapısı’nın da yükünü hafifletecektir. Türk müteahhitlerin Karabağ’ın yeniden yapılandırılması sürecinde oynayacağı aktif rol de göz ardı edilmemeli. Ayrıca Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin bir araya geldiği Moskova merkezli görüşmelerinde Türkiye’nin kapıyı açmasıyla bu görüşmelere dahil olabileceği gerçeğini göz ardı etmememiz gerekir ki bu girişim diğer Türk cumhuriyetleriyle olan ilişkilerimizi çok daha ileri seviyeye getirecektir. Bunun yanında, Doğu Karadeniz limanlarının bölgeye yakınlığı ve aynı zamanda Türkiye’nin lojistik gücü de düşünüldüğünde bu kapı, barışa ve Orta Asya pazarına açılan Sarp kapısındaki yığılmaya da alternatif bir yol olacak ve Türkiye ihracatı ile ihracatçıları için de yeni iş imkanları yaratacaktır.
Ermeni diasporasının yıllarca iki ülke arasında oluşturduğu gerginlik, asılsız iddialar ve tarihi saptırmalardan vazgeçerek kendi vatandaşlarının çıkarlarını gözetmesi, gerçekleri görmesi ve barış ortamına katkı sağlamasını umuyorum. Dost ve kardeş ülkemiz Azerbaycan’la da mutabakat sağlanarak, Ermenistan kapısının açılması gerektiği, savaş yerine barışın herkesin yararına olacağı bilinmeli. Türkiye’nin de barıştan yana olduğunu bu adımlarla göstermek gerekir.
Bu nedenle her iki ülkenin artık kabuk tutan yaraları kaşımaktan vazgeçerek, bu yaralar yerine diyalog ve ticaret köprüleri kurmasını temenni ediyorum.