Erken bir ‘Kadınlar Günü’ yazısı

Mehmet ÖZCAN

Teşvik Departmanı Lideri, BDO Turkey

“Milletin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.”

M. Kemal Atatürk

 

Son yıllarda ‘Kadınlar Günü’ gündemde güçlü bir yer edindi. Düzenli okurları, DÜNYA Gazetesi’nin de 8 Mart’a özel önem atfettiğini teyit edecektir. Önümüzdeki hafta içinde, geçen sene olduğu gibi çeşitli platformlarda kurumsal etkinlik ve paylaşımlar gerçekleştirilecek, gazete sütunları, sayısız yazı ve haberler ile dolacak.

Bu çabaları anlamlı buluyor, konunun yaygın olarak içselleştirilmesi yönünde gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak, henüz uygulamada iyileşme görmüyoruz. Bu yazıyı yazarken geçen 8 Mart’ta yazdığım “Kadınların Çalışma Hayatındaki Yeri” başlıklı yazıya göz attım. Verileri güncelleyip aynen yayımlamak mümkün. Yazı şöyle başlamaktaydı:

“8 Mart 1857’de New York’ta grev başlatan tekstil işçisi kadınlar, hiç şüphesiz, Dünya Kadınlar Günü’nün, diğer adıyla Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tohumunu attıklarını tahmin edemezlerdi. Amaçları, 16 saat olan günlük çalışma süresinin 10 saate indirilmesi ve ücret artışı sağlamaktı. Yani, bu özel günün ortaya çıkışı, çalışan kadınların hak arayış çabalarına dayanıyor. Peki, aradan 164 yıl geçtikten sonra ülkemiz çalışma hayatında durum nedir? Anlamak için birkaç veriye göz atmak yeterli:”

Aradan 165 yıl geçtiğinde ise, Türkiye, Global Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda 3 sıra daha kaybederek 156 ülke arasında 133.lüğe gerilemiş oldu. 2021 sonunda Kadınların İşgücüne Katılım Oranı %34,5 İstihdam Oranı %29,7 olarak ölçüldü. Yani çalışma çağındaki 100 kadından 10’u çalışmakta. (Erkeklerde oran 46/100) Belirtmek gerekir ki, pandemi döneminde kadınların istihdama katılımının en fazla düştüğü ülkelerden biri Türkiye(- %5). Ancak, 10’a 46 gibi bir oranı pandemi veya ülkenin dönemsel ekonomik durumu gibi gerekçelerle açıklamak mümkün değil.

Yazıda istihdam ve girişimcilik alanında kadınların desteklenmesi için bazı öneriler de yer almaktaydı. Takip edebildiğim kadarı ile bahse konu öneriler arasında uygulama bulanlar aşağıdakiler ile sınırlı:

- Bazı yerel idareler tarafından yurtların yaygınlaştırılması programlarına başlanması

- AB finansmanı kaynaklı ve yerel ölçekli birkaç Kadın İstihdamını Destekleme Programı

İçinde bulunduğumuz dönem itibari ile kamu tarafında daha kritik ve “öncelikli algılanan” sorunların sayısı yüksek görünüyor. İşsizlik oranının artışını kadınların işgücüne katılımına bağlayıp, şikayetlenenler dahi oldu ülkemizde. Bu noktada, kişi başına geliri ortanın üzerine çıkmış ülkelerde (birkaç doğal kaynak zengini ülke hariç) kadınların istihdamda yoğun olarak yer aldığını ve tek kolla dövüşmeye çalışan boksör metaforunu hatırlatmak gerekir.

Olumlu görünen konu, özel sektörde bir çabanın gözlenmesi. Pek çok kurum,

- kadın istihdamı,

- kurum içi fırsat eşitliği,

- kadınlara uygun çalışma koşulları sağlanması,

konularında iyileştirmeler yapmaya başladılar. Başlamayanların da bilinçlenme arttıkça katılacağını ve etkilerin uzun vadede ortaya çıkacağını umuyorum. Zaten bu yazıyı da öncelikle özel sektör işletmelerimize bir hatırlatma olması amacıyla kaleme aldım.

Son olarak, iğneyi kendi kurumuma yönlendirdiğimde, geçen 8 Mart’tan bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz istihdamın %59’unun kadın olduğunu belirteyim. Ana sayfamızda da kadın istihdam oranımızı (%56) ilan etmeye başladık.

Tüm yazılarını göster