Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın New York'taki temaslarında basına açık ve basına kapalı görüşmelerinin gündemleri bambaşka;
Basına açık görüşmelerde İsrail'in Gazze ile başlayan, şimdilerde Lübnan'a genişleyen askeri operasyonlarını hedefe konsa da, Erdoğan'ın yabancı ülke liderleri ile yaptığı ikili görüşmelerdeki gündemi tamamen şaşırtıcı oranda farklı. Basına kapalı görüşmelerde asıl gündemi AGİT Genel Sekreterliği, Akkuyu nükleer santralinin akıbeti ve Türkiye'nin büyük sıkıntı yaşadığı hava savunma sistemleri meselesi yer alıyor.
AGİT Genel Gekreterliği için kulis
AGİT meselesi Türkiye'de pek konuşulmuyor ancak Dışişleri Bakanlığı uzun süredir bu konu üzerinde çalışıyor; Türkiye ile Yunanistan arasında son dönemde başlayan "normalleşme" çerçevesinde, iki hafta önce boşalan AGİT üst düzey yönetim koltukları için ortak aday gösterme kararı aldı. Bu çerçevede, Türkiye-Yunanistan-Sırbistan ve Gürcistan dörtlü bir liste hazırlayıp, AGİT üyelerinin onayına sundular. AGİT Genel Sekreterliği emekli Türk Büyükelçi Feridun Sinirlioğu önerilirken, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları bürosu başkanlığı için Yunanistan'dan Maria Telalian'ın adı listede yer aldı. Aynı öneri listesinde AGİT Azınlıklar Yüksek Komiserliği için Gürcistan'dan Ketevan Tsikhelashvili, Örgüt'ün Medya Özgürlüğü Temsilciliği için ise Sırbistan'dan Jan Braathu'nun adı yer aldı.
Ancak Türkiye-Yunanistan'ın gösterdiği adaylıklara karşı, Arnavutluk ve Hollanda da karşı adaylar çıkardılar; Arnavutluk halen görevdeki Dışişleri Bakanı İgli Hasani'yi AGİT Genel Sekreterliği için, Hollanda ise diplomat Christophe Kamp'ı Demokrasi ve İnsan Hakları için aday gösterdi. -Bu açıdan bakınca, Erdoğan'ın New York'taki Türk Evi'ne gelişinde kendisini kapıda karşılayanların başında Feridun Sinirlioğlu'nun yer alması şaşırtıcı değil elbette.
Erdoğan, BM'deki görüşmelerinin büyük bölümünü Türkiye-Yunanistan ortak adaylığı için kulis yapmaya ayırdı. Erdoğan'ın New York'ta Erdoğan'ın ilk görüşmeyi Arnavutluk Başbakanı Rama ile yapması anlamlı; Belli ki her iki taraf da AGİT Genel Sekreterliği için "karşılıklı kulis" yapıp, kendi adayını öne çıkarmaya çalıştı. Genel Sekreterlik ve üst düzey yönetim pozisyonlarının "konsensus" ile belirlendiği AGİT'te hala uzlaşma sağlanmadı ki, henüz bir açıklama yapılmış değil. Benzer şekilde, Sırbistan Başbakanı Vucic ile Erdoğan arasındaki ikili görüşmede de bu konunun da gündeme geldiğini düşünmek yanlış olmaz; Çünkü Sırbistan'ın da AGİT yönetimi için -Türkiye'nin de desteklediği- bir Medya Özgürlüğü Temsilcisi adayı var.
Bodrum ve Datça'daki Yunan Sahil Güvenlik Botları meselesi
Türkiye'de çok tartışılan, Bodrum ve Datça sahillerinde Yunan Sahil Güvenlik botlarının görülmesi meselesi de bu konuyla yakından ilgili. AK Parti hükümeti AGİT seçimlerini zora sokmamak için Yunan sahil güvenlik güçlerinin Türkiye'nin karasularına kadar girmesine -hatta Datça'da bir Yunan askerinin karaya kadar çıkmasına- karşı çok büyük bir tepki vermek istememiş görünüyor. Türk Dışişleri Bakanlığı bu olaylar "hiç olmamış gibi" davranırken, kamuoyundan gelen " güçleri sahillerimize kadar girdi" tepkisini bastırmak için İçişleri Bakanlığı'ndan, suya sabuna dokunmayan bir açıklama yapıldı. Böylece konu "dış mesele" olmaktan çıkarılıp, "teknik bir iç mesele" haline getirildi. Böylece de AK Parti hükümeti, tam da AGİT seçimleri öncesinde Yunanistan'ı "küstürmekten" kaçındı.
AK Parti yetkilileri Yunanistan'ı "küstürmemek" için o kadar dikkatliydi ki, bu Erdoğan-Miçotakis görüşmesinde kıyafetlere kadar yansıdı. Türk-Yunan üst düzey temaslarında Türk heyet üyeleri genellikle kırmızı, Yunanlılar ise mavi kravat takmayı tercih eder. Ancak Dışişleri Bakanı Fidan görüşmeye mavi kravat takarak girince, bu durum Yunanistan Başbakanı'nın bile dikkatini çekti. Yunan Basınına göre görüşme başlangıcında Mitçotakis Fidan'a "kravatını çok beğendim" dedi.
Akkuyu ve Eurofighter
Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile görüşmesinde ise artık Türk-Alman zirvelerinde olağan hale gelmiş vize ve sığınmacı meseleleri kadar, Akkuyu ve Eurofighter konularının gündemde olduğu aşikar.
Nükleer santral için Alman firması Siemens'ten alınmış teknik malzemeler, Akkuyu'nun bir "Rus şirketi" olması, Almanya'nın da Rusya'ya yaptırım uygulaması nedeniyle gümrükte takılmış durumda.
Eurofighter konusu ise, Türkiye'nin S-400 alımının ardından girdiği "yaptırım girdabının" bir başka sonucu; Ankara, Berlin'i Alman-İtalyan yapımı Eurofighter savaş uçağı satışı konusunda iknaya çalışıyor ancak bu konuda da pek yol alınabilmiş değil. Eğer Erdoğan New York'ta ABD tarafından da üst düzey bir temas yaparsa, onlarla da F-16 meselesini görüşeceğini tahmin etmek zor değil.
Türk yapımı SİHA konusunda AK Parti hükümetinin pek hamasi açıklamalarına rağmen gerçek şu;
Tek başına SİHA'larla hava savunması olmuyor.Türkiye'nin hava savunması yapılan stratejik yanlışlar nedeniyle zorda ve bu konu öyle birkaç görüşmeyle aşılacak gibi de değil.