Erdoğan-Biden kritik görüşmesi… Masada neler var?

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Brüksel’de bugün Türkiye ve ABD ilişkilerinin ne yöne gideceğini belirleyecek Cumhurbaşkanı Erdoğan-ABD Başkanı Biden görüşmesi gerçekleşecek.
Görüşmede her iki ülke açısından farklı konu ve beklentiler öne çıkıyor. ABD’nin beklentisi, Türkiye’nin Rusya-Çin eksenine daha fazla kaymadan, NATO içindeki “müttefiklik” pozisyonunu koruması;
AK Parti hükümetinin beklentisi ise, ABD Başkanı’nın göreve başladığı günden bu yana dünyayı “demokratik ülkeler ve diğerleri” olarak ikiye bölen yaklaşımında, Türkiye’yi “demokrasiler” arasına dahil edecek bir fotoğraf ortaya çıkartabilmek. Biden ve Erdoğan’ın birlikte, gülümseyerek, dostça verecekleri bir fotoğraf, ekonomik kriz içindeki Türkiye’nin çok ihtiyacı olan yabancı yatırım için de “güvence” niteliğinde olacak. Elbette AK Parti hükümeti açısından o fotoğrafı iç politika gündemi için kullanmak da büyük olasılıklar arasında.

Zorlu konular...

Fotoğraf bir yana, görüşmenin içeriğinde zorlu konular ele alınacak;

● S-400 SIKINTISI

Türkiye-ABD ilişkileri, özellikle Ankara’nın Rus S-400 savunma sistemini silah envanterine geçirmesiyle gerginleşmiş, Washington yönetiminin Ankara’ya yaptırım uygulamasına kadar varmıştı. En büyük yaptırım da, Türkiye’nin başından beri içinde olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkarılması oldu. Masada artık S-400 ile F-35 konuları birlikte ele alınıyor. Ancak görüşmede, her iki konuda da ilerleme beklenmiyor. Bunun nedeni, Ankara’nın S-400’ler konusunda hala pazarlık şansı olduğunu düşünmesine rağmen, ABD Kongresi’nin S-400 konusunu son Savunma Bakanlığı bütçe yasasına dahil etmesi nedeniyle Biden yönetiminin elinin “yasayla” bağlı olması. ABD’nin tavrı tek, kesin ve net; yaptırımların kalkması için Türkiye ya S-400’leri toptan ülkeden çıkartsın, ya da kullanılmayacağına ilişkin ABD’ye yazılı güvence versin.

● TERÖRLE MÜCADELE

ABD ve Türkiye’nin “terörle mücadeleden” anladıklarının farklı olması nedeniyle bu konu da masadaki en zorlu başlıklardan; Türkiye Suriye’nin kuzey doğusunu kontrol eden PYD-YPG oluşumunu PKK terör örgütünün devamı olarak kabul ediyor, ABD ise PKK’yı terör örgütü olarak görmekle birlikte, PYD-YPG’yi bu tanımın dışında tutuyor. Üstelik ABD Kongresi’nde de PYD-YPG’ye yönelik çok güçlü bir destek var. Biden yönetiminin bu alanda Ankara’nın istediği yönde adım atması zor. Yine de son dönemde, PYD-YPG bölgesindeki petrolün çıkarılmasında Amerikalı bir şirkete verilen iznin Washington yönetimi tarafından uzatılmaması, Türkiye’ye “bir zeytin dalı” olarak nitelendirildi. Bu konu, Erdoğan-Biden görüşmesinden çok, Çarşamba günü Cenevre’de yapılacak Biden-Putin görüşmesinin ana gündem maddelerinden biri olacak. Washington Suriye politikası, Rusya ile işbirliği yapıp yapmayacağı, Cenevre görüşmesinden sonra netleşecek.

Terörle mücadele konusunda ABD ile Türkiye arasında olası işbirliği alanı ise Kuzey Irak’taki PKK terör örgütü yapılanmasıyla mücadele; Türkiye’nin Irak’ta devam eden terörle mücadele operasyonuna bölgedeki Amerikan yanlısı Barzani yönetimi büyük destek sağlıyor. TSK’nın Pençe-Kaplan operasyonunun PKK’nın en bilinen karargahı Kandil’e kadar yakın bir tarihte uzanması bekleniyor. Nitekim, PKK’lı teröristlerin elebaşlarından Karayılan’ın medyaya yaptığı son açıklamalar da örgütteki panik havasını yansıtır nitelikte.
ABD ile Türkiye’nin işbirliği yapabilecekleri bir başka alan ise Suriye’nin Kuzeybatısındaki İdlib’de olabilir. Washington yönetimi İdlib’in Rusya destekli Esad yönetimine geçmesi yerine, kontrolün Türkiye’de kalmasını tercih eden bir politika izliyor..

Terörle mücadelenin Ankara açısından kritik önemdeki bir başka unsuru ise FETÖ elebaşısının halen ABD’de ikamet etmekte olması.

● RUSYA’NIN “SİHA HİLALİ” İLE KUŞATILMASI

Ak Parti hükümetinin son bir yıl içinde Ukrayna, Gürcistan ve son olarak Polonya ile yaptığı askeri
antlaşmalar, bu ülkelere Türk SİHA’sı satışı, NATO’nun “rakip” olarak gördüğü Rusya’nın çevrelenmesi açısından önem taşıyor. Yine bu çerçevede Karadeniz’deki NATO varlığının arttırılması, hatta bunu yapmak için Montrö antlaşması’nda “esnekliğe gidilmesi” de Amerikan tarafının ajandasında bulunan konular arasında.

● AFGANİSTAN’DAKİ TÜRK ASKERİ VARLIĞI

Görüşmenin en olumlu geçmesi beklenen başlığı, NATO ve ABD’nin çekilmesinin ardından Kabil Havaalanının güvenliğinin Türkiye tarafından üstlenilmesi; Ankara, Afganistan’a ek asker göndermeyi gerektirecek bu yeni görev için ABD ve NATO’dan mali, lojistik ve istihbarat desteği talep ediyor. Biden-Erdoğan görüşmesinde bu konuda genel bir uzlaşma olursa, desteğin niteliği ve miktarı daha sonra alt düzeyde yapılacak yoğun pazarlıklarla belirlenecek. Bu yeni işbirliği alanının riskli tarafı ise, Afganistan’ın halen yüzde 50’sini kontrol eden Taliban’ın ülkedeki Türk askeri varlığına karşı olduğunu açıklaması.
Türkiye, Libya’da yaşadığı “kardeş kavgasında taraf olmak” yanlışını –Taliban’ın itirazının sürmesi halinde—Afganistan’da da tekrarlamak olasılığı ile karşı karşıya.

● HALKBANK DAVASI

Erdoğan, Biden’ın Başkan Yardımcısı olduğu dönemde yapılan tüm görüşmelerde ABD’de görülen Halkbank davasını gündeme getirmişti. O dönemde “bağımsız yargıya karışmayız” diyen Biden’ın bu tavrını Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra değiştirmesi de beklenmiyor.

● DOĞU AKDENİZ VE LİBYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO zirvesi çerçevesinde sadece Biden’la değil, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile de görüşecek. Bu ikili görüşmeden –iki ülkenin turizm sezonunu da göz önüne almaları nedeniyle- sıcak görüntüler ve işbirliği mesajları çıkması bekleniyor. Dolayısıyla bu konu, Biden-Erdoğan görüşmesinin – şimdilik- sıkıntılı başlıklarından biri olmayacak gibi. Libya konusunda ise ABD’nin Türkiye’ye “askerini çek” baskısı sürüyor. Tam da zirve toplantısı öncesinde Türkiye’nin Bakanlar, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı’nın olduğu çok kalabalık ve kritik bir heyeti Trablus’a göndermesi, Ankara’nın bu baskıyı hafifletme çabasını yansıtıyor.

Tüm yazılarını göster