Bilenleriniz vardır ama bilmeyenler için Erbaa’nın Tokat’ın bir ilçesi olmasının ötesinde neresi olduğunu anlatmak isterim: Erbaa, Kelkit Çayı’nın Tozanlı Çayı ile birleşerek Yeşilırmak adını aldığı yerin adıdır. Gümüşhane’nin Kelkit İlçesi’nin Saylazı Göleti’nden kaynaklanan derenin, Koşmaşat, Ovacık, Balahor ve Kındıralık yöresinde oluşan diğer derelerin birleşmesinden oluşan Kelkit Çayı, Şıran, Çamoluk, Suşehri, Koyulhisar, Reşadiye, Niksar’dan geçerek Erbaa’da Tozanlı Çayı ile birleşerek Yeşilırmak olur.
Kelkit Oluğu, Gümüştekin Ahmet Gazi’nin önderliğinde yöreye gelen öncü Türk boylarının Anadolu’ya yerleştiği merkezdir. Daha önce Hititler döneminde Canik Dağları’ndan Gümüşhane’deki Cania Devleti topraklarına kadar uzanan alanda yaşayan Kaşkai kabilelerinin hasat mevsiminde toplanarak, Amasya ve Çorum’da “yağma seferleri” yaptıkları yerdir.
Bu kadim toprakların en batısında yer alan Erbaa’da bugünlerde tatlı bir heyecan yaşanmaktadır: OmaFil, Aster, Darsa, Park vizyon ve Libas Tekstil firmaları OSB’da 140 hektarlık alanda yeni fabrikalar kuruyor: OmaFil, 40 hektar alanda iplik üretecek. Aster, 40 hektarlık, Darsa 20 hektarlık alanda hazır giyim tesislerini hayata taşıyacak. Parkvizyon 20 hektarlık alanda çocuk parkları üretecek. Libas tekstil de 20 hektarlık alanda. Örme kumaş ve boyama tesisleriyle yeni iş ve aş alanları yaratacak. İşler öngörüldüğü gibi gelişirse 5 bin 500 kişi iş ve aş sahibi olacak.
Başarının sırrı ekosistem oluşturma
Yarım yüzyılı aşan “yazı insanı” serüvenimi izleyenler tanıktır ki, iyi tasarlanmış bir “ekosistem” oluşturmadan yapılan yatırımları sürdürebilir olmadıklarına inananlardanım. Tekstilkent’ deki ASKON’dan Orhan Aydın heyecanla Erbaa’daki yatırımları anlatırken, kendi firması olan OmaFil’in 400 insan istihdam edeceğini söylerken gözleri ışıldıyor… Yatırım heyecanının rüzgarıyla kendini motive eden nice girişimci insan tanıdım. Hayatın örsünde kazandığım deneyimler, merak ve heyecanının gerek şart olduğunu, asla yeter şart olamayacağını bana öğretti. O nedenle Orhan Aydın’a, Erbaa’da yatırım yapan insanları hangi somut etkenlerin motive ettiğini soruyorum. Orhan Aydın bir çırpıda bir dizi gerekçe sıralıyor…
Yatırımcılar “başlangıç noktasına hassas bağlılık” ilkesine uymuş… Önce bütün dünyada erişebildikleri ülkelerde kalkınmanın nasıl evrim geçirdiğini araştırmışlar… Yığılma değil, sinerjik kümelenmenin etkili olduğunu belirlemişler… Sonra, mekânsal bağımlılık analizi yaparak, yatırım için uygun yer araştırması yapmışlar… Yatırım yapılacak yerde insanların sanayi işçisi bilincini sorgulamışlar; vardiya disiplini, gece çalışan kadınlar için yöre algısını, özellikle tamir-bakım için yörede gelişmiş zanaat altyapısını, yan sanayi potansiyellerini, lojistik erişilebilirlik olanaklarını, OSB’lerin altyapılarını ve arazi maliyetini, ihtiyaç olursa büyütme potansiyellerini, işgücü arzının yeterliliğini, mesleki eğitim altyapısı sorgulanmışlar… Geleceğe dönük olarak de başta üniversite ve yüksekokullar olmak üzere diğer kamu altyapılarının yeterliliği analiz edilmiş…
Ayıraca, İstanbul’un en çok göç aldığı 10 kent saptamış… Sırasıyla Sivas, Kastamonu, Ordu, Giresun, Tokat, Erzurum, Samsun, Malatya, Trabzon ve Sinop belirlenmiş… Bir “tersine göç süreci” yaratılabilirse, metropolde taşınabilecek birikimler de sorgulanmış…
Erbaa seçilirken orada bulanan çorap üretim tesislerinin 20 yıllık birikimi dikkate alınmış… Çorap üretiminde Çorumlu, İç Giyim’de Sivaslı, kumaşta Sivas ve Malatyalı girişimcilerin ağırlık olması göz önüne alınmış…
Teşvik Sistemi kapsamında Tokat’ın 5. Bölge olması, OSB’lerin 6. Bölge olanaklarının bir kısmından yararlanması da karar parametreleri arasında yerini almış… Bütün bu analizler yapılırken “Çin faktörü” başta olmak üzeri “Vietnam”, “Bangladeş”, “ Hindistan” gibi ülkelerde tekstil ve hazır giyim üretiminde rekabette olası gelişmeler de hesaba katılmış.
Ekosistemin bir ayağı eksik
Orhan Aydın’a, “Bütün bu analizler, alışkanlıkla iş yapmayı analizle iş yapmaya taşıdığınızı” gösteren olumlu adımlar… Sektör ekosisteminin bağımlı ve bağımsız, iç ve dış değişkenlerini hesaba katmışsınız… Yine de “ekosistemde eksik kaldığını” düşündüğün etken nedir sorusunu yönelttim.
Daha önce çok sorguladıkları, anında verdiği yanıtından belli: “Bizim Erbaa gibi yörelerde küresel rekabet gücümüzü artırmamız, pekiştirmemiz ve sürdürebilir kılmamız için 6.Bölge olanaklarının tümünden yararlanmamız gerek… Tersine göç yaratma ve nüfusun belli bölgelerde yığılmasını önlemek istiyorsak, Teşvik Sistemi’ni haksız rekabete karşı direnç yaratan hatta firmalarımızı bir adım öne geçiren bir anlayışla yeniden ele almamız gerekir,” diyor.
Orhan Aydın bir ekleme daha yapıyor: “Çin’in ABD’ye yaptığı satışlardın yüzde 1’ini yapabilsek, bugünkü üretim kapasitemizi iki katına çıkarmamız gerekir. O nedenle girişimci, bürokrasi, siyasi irade ve ilgisi olan bütün aktörler bir araya gelerek AB ile yapılan Gümrük Birliği anlaşmasını yeniden düzenlemek gerekiyor… Yetmez, hammadde bağımlılıklarımızı azaltan, tekstil ve tekstil makineleri üretimini küresel rekabete hazırlayan bir ‘ulusal strateji” kurgulanması olmazsa olmazımız…
Ne yapalım?
Ne yapalım? Yapılacak iş çok yalın: Siyasi irade, bürokrasi, sektör ilgileri ve STK’ları, medya ve diğer aktörler bir araya gelerek, girişimcilerin taleplerini sorgulayalım. Akla ve mantığa, hesaba ve kitaba dayanan, ülkenin geleceğine “değer kattığına” inandığımız hususları yedi maddeyi geçmeyecek olan çözüm önerilerine odaklayalım… Bir “izleme” komitesi ile bir “iletişim birimi” oluşturalım…En geç 3 ay içinde bu ülkenin girişimcisi, iş insanı, siyasetçisi, bürokratı ve medya mensupları olarak “sorun çözme kapasitemizi” test edelim…
Bir sorunu analiz ederken “olması gerekeni” saptamak kadar “olmazları” saptamak da maddi ve kültürel zenginlik yaratmanın çok önemli araçlarıdır. Erbaa’da yükselen yatırım heyecanının ateşininin sönmemesi için eteklerimizdeki taşları dökelim… Var mısınız böylesine bir “ yüzleşme özgüveni” sergilemeye?