Enflasyonun saymakla bitmeyen zararları

Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası

Geçen hafta TÜİK enflasyon rakamlarını açıklandı ve Kasım ayı enflasyonu %2.30’ken, yıllık enflasyon %14.03 oldu. Gerçekten de dünyada enflasyonun olmadığı böyle bir dönemde istikrarlı bir şekilde enflasyon yaratabiliyor olmamız incelenmesi gereken bir durum. Enflasyonun sebepleri nelerdir, hangi hataları yaparak buralara geldik, enflasyon nasıl hesaplanır gibi konuların bir kısmına daha önce değinmiştim. Bu yazıda enflasyonun ekonomiye ve vatandaşlara olan zararlarından bahsetmek istiyorum.

Reel gelir azalır

Enflasyonun temel zararlarından bir tanesi; düşük gelirli ya da geliri olmayan geniş halk kitlelerinin yaşam kalitelerini düşürmesi. Eğer bir çalışanın geliri her yıl enflasyon oranında artmıyorsa reel olarak fakirleşiyor demektir. Bunun yanında geliri olmayan ve tasarruflarını tüketen birinin de tasarrufları enflasyona karşı günden güne erir. Burada kritik unsurlardan biri de; düşük gelirli vatandaşların enflasyon sepetindeki malların ağırlıklarıyla, resmi enflasyon ölçülürken dikkate alınan sepetteki malların ağırlıklarının farklı olmasıdır. Örneğin düşük gelirli kişilerin sepetlerinde gıdanın payı yüksek gelirli kişilerin sepetlerindeki gıdanın payından daha yüksektir. Son açıklanan enflasyon verisine göre yıllık manşet enflasyon %14.03’ken, gıda ve alkolsüz içeceklere ilişkin yıllık enflasyon %21.08 seviyesindeydi. Sizin maaşınıza resmi enflasyon olan %14.03 kadar bir zam geldiğini düşünelim ve harcamalarınızın büyük çoğunluğunu da gıda oluştursun. Sizin aldığınız maaş gıdadaki daha yüksek fiyat artışına karşı doğal olarak alım gücünü koruyamayacak. Kısacası kendinizi daha fakir hissedeceksiniz. Açıklanan enflasyonla hissedilen enflasyonun farklı olmasının en temel sebeplerinden biri herkesin enflasyon sepetinin farklı olmasıdır.

Tasarruflar düşer

Vatandaş üzerindeki enflasyonun bir diğer etkisi de tasarrufların azalması ve tüketimin artmasıdır. Eğer fiyatlar sürekli artıyorsa, bugün almadığınız bir ürünü önümüzdeki yıl alamayacak duruma gelebilirsiniz. Bunun için de tüketimi hemen gerçekleştirme eğilimi oluşabilir. Bu da tasarrufların azalmasına neden olabilir. Bizim gibi tasarrufların düşük olduğu ülkelerde de bu durum problem yaratabilir.

Faizler yükselir, ev sahibi olamazsınız

Enflasyonun diğer zararlarından biri de yüksek faizlerdir. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yüksek faizin en temel sebebi yüksek enflasyondur. Çünkü tasarruf sahibi, yatırımlarına en az enflasyon kadar faiz isteyecek ve doğal olrak enflasyon arttıkça faiz de artacaktır. Bunun sonucu olarak da en basitinden Türkiye’de yaşayan vatandaşların düşük faizle uzun vadeli konut kredisi kullanmaları ve kendi evlerine sahip olmaları mümkün olmamaktadır. Hanehalkı borçluluk oranının Türkiye’de düşük olmasının nedeni vatandaşın paraya ihtiyacı olmaması değil, faizlerin yüksekliğinden dolayı kredi kullanamamasıdır.

Faizler yükselir, yatırım yapamazsınız

Enflasyonun diğer çok önemli bir sonucu da reel sektörün TL cinsinden uzun vadeli yatırım yapmasının imkansız hale gelmesidir. Yatırım yapılırken bir fizibilite çalışması yapılır ve bunun yanında da projenin değerlemesi gerçekleştirilir. Bu değerleme yapılırken de bugün proje için ne kadar maliyete katlanacağınız ve ilerleyen yıllarda bu projenin her yıl ne kadar gelir yaratacağını hesaplamanız gerekir. Bu hesabı yapmak için de ilgili para biriminin istikrarlı olması gerekir. Diyelim ki; siz bugün hesap yaparken ülkede enflasyon %10 ve faizler de %15 olsun. Doğal olarak siz de ileriki yıllarda elde edilecek gelirleri bugüne bahsettiğim %15 faiz oranını kullanarak indirgeyeceksiniz. Ama 2-3 yıl içinde eflasyonun %15’e faizlerin de %20’ye çıktığını düşünelim. Başta yaptığınız hesap boşa düşmüş olacak. Kaldı ki bu kadar yüksek enflasyon ve faiz ortamında o projeyi TL cinsinden kredilendirecek kreditör bulmanız da çok zor. Enflasyonun sadece yüksek olması değil, sürekli dalgalanması da problem oluşturuyor gördüğünüz gibi.

Enflasyon, enflasyon yaratır

Son olarak, enflasyon probleminin uzun yıllar çözülememesi toplum içinde bir yılgınlık ve güvensizlik ortamına sebep oluyor. Ekonomik aktörler fiyatlama davranışlarını alıştıkları şekilde devam ettiriyorlar. Bu da mesela üreticilerin her yıl mallarına zam yapmasına neden oluyor. Bu döngünün kırılması için samimi bir çaba gerekiyor. Türkiye’de bu çabanın görüldüğü dönem çok azdır. Enflasyon biraz yavaşlayacak gibi olsa arkasından gelen rehavetle büyümeyi önceleyen politikalar başlar ve enflasyon tekrar yükseliş trendine girer. Ekonomi tarihimizde yine “enflasyonla mücadele etmek için kararlı adımlar atıyoruz” evresine girdik. Bu sefer ne kadar süreyle bu uygulamalara devam edilecek hep birlikte göreceğiz.

Tüm yazılarını göster