Merkez Bankası her ay üç kesimin; piyasa katılımcılarının, reel sektörün ve hanehalkının bir yıl sonrasına ilişkin enflasyon tahmininin ne olduğunu açıklıyor. Piyasa katılımcılarının tahmini zaten yıllardır ilan ediliyordu da, reel sektörün ve özellikle hanehalkının tahmini de önemliydi ve bu veriler hazirandan itibaren açıklanmaya başlandı. Üstelik söz konusu veriler geriye doğru da açıklandı.
Son olarak geçen ay yapılan ve gelecek yılın kasım ayında hangi düzeyde enflasyon beklendiğini ortaya koyan verileri hatırlayalım. Piyasa katılımcıları Kasım 2025 itibarıyla yüzde 27.20, reel kesim yüzde 47.80, hanehalkı ise yüzde 64.05 enflasyon bekliyor.
Peki bu kesimler enflasyon tahminlerini dile getirirken neleri göz önünde bulunduruyor, neleri dikkate alıyor?
Merkez Bankası’nın bu konuda yaptığı bir çalışma, tahmin edilenden çok farklı bir tablo ortaya koymuyor ama yine de bu çalışmaya detaylı olarak bakmakta yarar var.
Merkez Bankası’nın çalışmasında, enflasyon beklentilerinin ekonomik birimlerin gelecekteki fiyat artışlarına ilişkin tahminlerini yansıtarak karar alma süreçlerinde kritik bir rol oynadığı hatırlatılarak öncelikle şöyle deniliyor:
“Firmalar, enflasyon beklentileri doğrultusunda fiyatlama, ücret belirleme, stok tutma ve yatırım stratejilerini oluştururlar. Bu çerçevede fiyat belirleme gücüne de sahip olmaları nedeniyle firmaların enflasyon beklentileri, enflasyonun gelecekteki seyri açısından büyük önem arz etmektedir."
Bu değerlendirme çok dikkat çekici. Merkez Bankası reel sektörün enflasyon beklentisinin, fiyat belirleme gücüne de sahip olmaları nedeniyle büyük önem arz ettiğini dile getiriyor. Zaten reel sektör tahminde de neredeyse tam isabet kaydediyor. (Ekonomi 27 Kasım 2024.) Ama diğer yandan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek reel sektörün enflasyon tahmininin gerçekçi olmadığını dile getiriyor. Şimdi; Merkez Bankası mı, Mehmet Şimşek mi? Hepsi bir yana reel sektörün tahmini zaten tutuyor. İster iyi tahmin yaptıkları için olsun, ister fiyatları büyük ölçüde kendileri belirledikleri için olsun; ama tutuyor. Şu durumda reel sektörün tahminini önemsememek olur mu?
Devam edelim Merkez Bankası'nın değerlendirmesine:
"Para politikası için önem arz eden bir diğer beklenti ise tüketicilerin enflasyon beklentileridir. İşgücüne katılım, portföy tercihleri ve tüketim-tasarruf kararları üzerinde önemli olan tüketici beklentileri de yakından takip edilmektedir. Örneğin, tüketicilerin enflasyon beklentilerinin yüksek olması talebin öne çekilmesi yoluyla ekonomideki toplam talep düzeyi üzerinden doğrudan enflasyonist bir etki yapabilmektedir.
Son olarak, piyasa katılımcılarının enflasyon beklentileri ise özellikle finans alanında karar alıcı uzmanların tahminlerini yansıttığı için finansal piyasalardaki fiyatlamalar üzerinde belirleyici olabilmektedir.”
“Kur artışı beklentileri bozdu”
Çalışmada, beklentilerin hangi dönemde ve hangi nedenle bozulduğuna ilişkin tahmin edilmesi pek de zor olmayan bir saptama var:
“2018 ve 2021 yıllarında yaşanan döviz kuru artışları ve sonrasında enflasyonda yaşanan yüksek seyir tüm sektörlerin beklentilerinde bozulmaya yol açmıştır.”
Çalışmada, 2023 haziranından itibaren başlayan parasal sıkılaştırma süreciyle birlikte enflasyondaki yükselişe rağmen beklentilerin kademeli bir şekilde gerileme eğilimine girdiği vurgulandı. Bu eğilimde para politikasındaki sıkı duruşun yanı sıra bu duruşun enflasyonda belirgin ve kalıcı düşüş sağlanana kadar sürdürüleceği yönündeki sözlü yönlendirmelerin de etkili olduğu ifade edildi.
“Üç kesim de mevcut enflasyona karşı hassas”
Merkez Bankası çalışması, enflasyon tahmininde bulunan üç kesimin de bir yıl sonrasına ilişkin beklentilerini oluştururken gerçekleşen enflasyona karşı hassas olduklarını ortaya koyuyor.
Sektörel karşılaştırmada ise farklı bir hassasiyet ortaya çıkıyor. Bu konuda şu görüşlere yer veriliyor:
“Sektörel olarak karşılaştırıldığında, aylık enflasyon gerçekleşmesine hassasiyetin en yüksek firmalarda, döviz kuruna olan hassasiyetin ise en yüksek tüketicilerde olduğu görülmektedir. Profesyonellerin her iki makroekonomik değişkene olan duyarlılığı ise diğer sektörlere kıyasla daha sınırlı kalmaktadır. Bu durum, tüketicilerin beklenti oluşumunda günlük olarak gözlemledikleri döviz kurunu karşı daha duyarlı olduklarını göstermektedir.”
Merkez Bankası “Tüketiciler döviz kuruna karşı hassas” diyor, bunu ön plana getiriyor. Ortada sanki bir çelişki ya da çok belirgin bir beklenti var.
Eğer tüketici döviz kurundaki artışı gözeterek enflasyon beklentisini dile getiriyor olsaydı kasım ayı itibarıyla hâlâ yüzde 64 enflasyon tahmininde bulunmazdı. Çünkü döviz çok uzun süredir adeta yerinde sayıyor.
Ama eğer tüketici geride kalan dönemin kur artışına değil de, gelecekte ortaya çıkacağını düşündüğü kur artışına göre bu tahminde bulunuyorsa demek ki kur artışı beklentisi çok yüksek.
“Geçmişe bakılmasa iyi olur”
Merkez Bankası çalışmasının sonuç bölümünde bir anlamda beklenti oluşturulurken “Geçmişe bakılmasa iyi olur” anlamına gelebilecek ifadeler yer alıyor:
“Tüm sektörlerde enflasyon beklentilerinin belirlenmesinde makroekonomik değişkenlerdeki gerçekleşmelere endeksleme davranışının etkili olduğu görülmektedir. Piyasa katılımcıları ve firmalarda bu davranış büyük oranda çekirdek enflasyon üzerinden gerçekleşirken, tüketicilerde ise daha çok gıda, enerji fiyatları ve döviz kuru gelişmeleri üzerinden oluşmaktadır. Beklenti oluşumunda geçmiş makroekonomik değişkenlere hassasiyetin azalıp ileriye dönük bir yaklaşımla Merkez Bankası tahminlerinin daha çok dikkate alınması dezenflasyon sürecinin maliyetleri üzerinde etkili olacaktır. Ayrıca, önümüzdeki dönemde yıllık enflasyondaki gerilemenin ve döviz kurunda görülen istikrarın tüm iktisadi birimlere ait enflasyon beklentilerini olumlu etkilemesi beklenmektedir. Yakından takip edilen enflasyon beklentilerinin seyri önümüzdeki dönemde para politikası görünümü açısından belirleyici olacaktır.”
Son cümleye dikkat!
Merkez Bankası’nın bir önceki cümlesi dikkat çekici. Ne deniliyor:
“Enflasyon beklentilerinin seyri, para politikası açısından belirleyici olacak.”
İyi güzel de hangi enflasyon beklentisi?
Gerçi Merkez Bankası “Enflasyon beklentilerinin seyri” diyor ama bu seyrin hangi tahmine göre gözetileceği de önemli.
Örneğin Kasım 2025 için elde üç oran var; yüzde 27.20, yüzde 47.80, yüzde 64.05.
Acaba Merkez Bankası bu oranların hangisini önemsiyor ve daha çok dikkate alıyor?
Ne diyelim; Merkez Bankası’na kolay gelsin!