İktidar kendi enkazıyla karşı karşıya…
Önce bir tespit ile başlayalım. “iktidar kendi enkazıyla karşı karşıya!...”. Oysa enkaz devri iddia ve söylemleri daha çok iktidar değişikliğinde ortaya çıkar ve önceki iktidarın enkaz devrettiği iddia edilir. Ama bu sefer iktidarın böyle bir şansı yok, çünkü iktidar değişikliği söz konusu değil.
Enkaz devri edebiyatı veya söylemi çok su kaldırır, yani kolay bir şey değildir. Şimdi iktidarın durumuna bir bakalım:
-
Eğer enkaz devredilmemişse niçin ekonomi yönetimine kurtarıcı(lar)(!) aranıyor? İngiltere’den, ABD’den birileri getiriliyor?
-
Eğer enkaz devredilmişse, yani geçmişten gelen yükler ya da kamburlar söz konusu ise bunun suçlusu kimdir? Önceki Hazine ve Maliye Nurettin Nebati ile TCMB ve BDDK Başkanı mı?
-
Yoksa “enflasyon ile faiz arasındaki neden sonuç ilişkisinin kurulamadığı veya karıştırıldığı” de facto duruma sebep olan kimse ya da kimseler mi?
- …
Aslında bu önemli sorunun cevabı verilmedikçe veya açık yüreklilikle öz eleştiri yapıp iktidar kendinde aramadıkça çözümlemeler zor olacak gibi görünüyor. Bu önemli bir husus!...
Şimşek’e “önden yüklemeli” ikramiyeler (!) enkazın yükünü artırıyor…
Yeni Hükümet, tecrübeli Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın başkanlığında, tamamı yeni çiçeği burnunda Bakanlar ile bir araya gelerek ilk toplantısını yaptı.
Bu ilk toplantıda Meclis’e sunulacak torba kanun teklifinin çerçevesi ele alındı. Torba kanun ile seçim öncesi verilen vaatler ve dönemsel düzenlemeler üzerinde duruldu.
gibi konuların ele alındığı biliniyor.
Dolayısıyla bunların hepsi birer “önden yüklemeli” ikramiye gibi yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e intikal ettiriliyor. Bu daha ilk dalga yükler veya sıkıntılar…
Kur korumalı mevduat, deprem bölgesinin imarı, EYT gibi ekonomik, finansal ve sosyal nitelikli sorunlar sırada… Elbette onların da ciddi yükleri olacak.
Enflasyonla mücadele görüntüsünü unutmak gerekecek.
Tecrübeli Eski Maliye Bakanı ve şimdi de gelişi heyecan yaratan ve biraz da sıkıntılı olan yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in devir teslim törenindeki konuşmasıyla örtüşmeyen bir durum söz konusu. Şimşek, ekonomide fabrika ayarlarına dönüleceğini ve ekonomi teorisine uymayan uygulamaların tümüyle terk edileceğini söylemişti.
Arkasından da birkaç gün sonra, kendi ağzından çıkmayan hiçbir söyleme ve medyada dönen haberlere itibar edilmemesi gerektiğini üst perdeden, kararlı ve çok “ben” merkezli olarak ifade etmişti. “Benim ağzımdan duymadığınıza itibar etmeyin” demişti.
Ancak bu söyleminin akşamında TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yeni BDDK Başkanlığına getirilmişti.
Bunun yorumu, eylemi, kararı elbette Mehmet Şimşek’e ait.
Şimdi bu noktada söylemek istediğimiz şu: Artık “Heterodoks ekonomi politikası” terk edilmiş ve dolayısıyla “Ortodoks ekonomi politikası” bunun yerini almış diyemeyiz.
Yani klasik yönteme göre frene basarak ekonomiyi soğutma yoluyla enflasyonu önleme politikasının pür olarak uygulanacağını iddia edemeyiz. Ak Parti’nin kuruluş felsefesiyle örtüşmeyen bu politikanın uygulama imkanı bulamayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu durumda Cumhurbaşkanının sözcülüğünü ve öncülüğünü yaptığı “Türkiye Ekonomi Modeli” çerçevesinde üretim, yatırım, istihdam, yatırım ve cari fazla yoluyla büyüme modeline devam edeceğimiz anlaşılıyor.
Galiba Mehmet Şimşek’e düşen görev de yeni Merkez Bankası Başkanı ile birlikte yurt dışından özellikle sıcak para şeklindeki kısa vadeli finansman sağlamak olacak.
Sonuçları ve muhtemel gelişmeleri görmemiz için de çok fazla zaman gerekmeyecek. 2024 yılına girmeden çok şey netleşmiş olacak. Elbette yanılmayı arzu ederiz.