Enflasyonu inkar eden dövizi bitirir

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

ABD’de ekonomi gündeminin baş sırasına oturan bir tartışma var. Joe Biden’ın devletin kapsamlı mali desteğiyle ve altyapı yatırımı hamlesiyle ekonomiyi canlandırma programının ani bir talep patlamasına yol açarak enflasyonist baskı yaratacağını ileri süren ekonomistler başlattı bu tartışmayı.

Bunlar arasında Bill Clinton döneminin hazine bakanı Larry Summers gibi Demokrat Parti’ye yakın ekonomistler de var. Larry Summers, ekonomiyi canlandırmak için para politikasının yanısıra maliye politikasının da kullanılmasına taraftar ama Biden’in açıkladığı mali desteklerin kapsamını ve boyutlarını sorgulayarak bunun ekonomide aşırı ısınmaya yol açabileceğini ve enflasyonu tetikleyebileceğini ileri sürüyor. Fed Başkanı Jerome Powell gibi, izlenmekte olan politikayı savunanlar ise enflasyonda meydana gelebilecek anlık bir kıpırdanmanın sorun yaratmayacağını belirtiyor.

Enflasyon ekonominin virüsü

Bu tartışmanın temel nedeni enflasyonun adeta virüs gibi bir ekonominin bünyesini zayıflatan ve sağlıklı büyümenin önünü tıkayan bir illet olduğunun çok iyi bilinmesi. Enflasyona göz yumarak sağlanan büyümenin kalıcı olamayacağı da bilinen bir olgu.

ABD’nin bu deneyimi 1980’lerde yaşadığı ve çift haneli rakamlara tırmanan enflasyonu bünyeden atmak için o dönemdeki Fed Başkanı Paul Volcker’in işsizliğin yükselmesini bile göze aldığı unutulmuş değil. Başkan Biden’ın ekonomiyi bir an önce canlandırarak ülkede bir atılım ortamı yaratmak için uygulamak istediği iddialı programın sorgulanması da bu nedenle gündeme gelebiliyor.

Öte yandan bugünün dünyasında enflasyonun özellikle gelişmiş ülkelerde bir sorun olmaktan çıktığı, hatta küresel finans krizinden bu yana, birçok ülkede hedeflenen enflasyonun bile altında kaldığı biliniyor. G-20 ülkeleri arasında yıllık enflasyonu çift haneli rakamlarla ifade edilen iki ülke var, Türkiye (%16,2) ve Arjantin (%42,6), 14 ülkede ise yıllık enflasyon %3’ün altında. The Economist dergisinin her hafta yayınladığı tabloda yer alan 42 ülkenin 32’sinde de yıllık enflasyon %3’ün altında.

Türkye’nin enflasyon karnesi

Şu anda önde gelen ekonomilerden tamamen ayrışmış görünen Türkiye’nin son yarım yüzyıldaki enflasyon karnesi de sabıkalarla dolu. 1970’lerde dünyada yükselen dalgayla birlikte Türkiye’de TÜFE ile ifade edilen yıllık enflasyon ilk kez 1971 yılında iki haneli rakamlara tırmanmış ve %16,5 olmuş. Enflasyonun şimdi de %16,2 olmasına bakarak 50 yıldır yerimizde saydığımızı sanmayın, 1970’lerde giderek tırmanan enflasyonumuz 1980’de %115,6’ya kadar tırmanmış, üç haneli enflasyon 12 Eylül askeri yönetimini getirmiş.

1983’de askeri yönetimden %37’lik bir enflasyon mirası devralan Turgut Özal’ın Anavatan Partisi döneminde enflasyon %70’lere yükselmiş. Daha sonra DYP-SHP iktidarının işbaşında olduğu 1994 yılında yaşanan Çiller kriziyle birlikte yeniden üç haneli rakamlara erişerek %125,5’e fırlamış. 2001 krizine %70’e yakın bir enflasyonla giren Türkiye, kriz sonrasında yapılan önemli reformlarla 2002’de enflasyonu %29,7’ye indirmeyi başarmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) bu ortamda iktidara gelmiş.

128 milyar nereye gitti?

AKP’nin ilk iktidar döneminde ekonomide devraldığı mirası iyi değerlendirerek enflasyonu 2003’de %18,4’e ve 2004’de 1970’den beri ilk kez tek haneli rakamlara (%9,3) indirmeyi başardığını görüyoruz. Bu başarı sayesinde 1 Ocak 2005’de, yılların yüksek enflasyon mirasının TL’ye yüklediği 6 sıfır atılmış ve TL için yeni bir döneme girilmişti. Türkiye 35 yıl sonra kronik ve yapısal enflasyon sorununu kökten çözme fırsatını ele geçirmişti. Bu fırsat ne yazık ki kullanılamadı.

2017’den itibaren ise ekonomi tamamen siyasetin bir aracı olarak kullanıldı, ekonomiyi yapay zorlamalarla canlı tutma çabası bizi yeniden çift haneli enflasyona ve Asaf Savaş Akat dostumun klasikleşmiş deyimiyle, “dandik para”ya mahkum etti.

Akıbeti merak edilen 128 milyar dolarlık döviz rezervinin ne olduğuna açıklık getiren en anlamlı değerlendirmeyi ise bir başka dostum, Mahfi Eğilmez yapmış, Kendime Yazılar blogunda şunları yazmış: “Rezervler faizi indirerek enflasyonu düşürme teorisi uğruna kullanılmış, hedeflenin tam tersine riskler de, kurlar da, faizler de yükselmiş bulunuyor. İşin bir başka olumsuz yanı da heba edilen rezervlerin yerine konmasının uzun yıllar alacak olması.”

Tüm yazılarını göster