Enflasyonla mücadeleye bir ay daha ara!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Ocak, şubat ve marttan sonra nisanda da politika faizinin sabit tutulması yüzde 14'ün şu koşullarda Türkiye için ideal düzey olarak görüldüğünün işareti mi?

✔ Yoksa bu oranda kalmak, daha önceki indirimlerle tüm dengeler bozulduğu için yeni indirime gidememe, faizi de artıramama çaresizliğinin bir sonucu mu?

Para Politikası Kurulu’nun ocak, şubat ve mart toplantısından sonra nisan toplantısında da faiz değiştirilmedi. Politika faizi aralıkta belirlenen yüzde 14 düzeyinde en az bir ay daha uygulanacak.

Artık hepimiz ezberledik; enflasyonla mücadele denilince aklımıza faiz indirimi geliyor. Dolayısıyla görünürde Merkez Bankası tarafından alınan faizi sabit tutma kararı “enflasyonla mücadeleye bir ay daha ara verilmesi” anlamına geliyor olsa gerek!

Geçen yıl 23 Eylül’de yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında başlatılan ve dört toplantıda 5 puana ulaşan faiz indirimine dört aydır niye ara verildiğini yorumlamak kolay değil.

Öyle anlaşılıyor ki faiz indiriminin enflasyonu düşürmediği, hatta tam tersine artırdığı nihayet görüldü. Zaten görülmemesi mümkün mü!

Enflasyonu indirmek için faizi düşürmek çare olmuyorsa, tersini yapıp faiz artırımına mı gitmek gerekir? Belki; ama o konuda da tren kaçtı. Faizi tutup enflasyona yakın bir düzeye çıkarma şansı artık yok. Makas müthiş açılmış durumda çünkü. Belki aşama aşama yapılabilecek olan şu; faizi üçer beşer puan artırmak. Bu yapılır mı; kim bilir, burası Türkiye her an her şey olabilir.

MERKEZ BANKASI’NIN İŞİ ZOR!

Zor iş, gerçekten zor! Merkez Bankası’nın işi de zor, Merkez Bankası’nı anlayabilmek de...

Spor yazarı meslektaşlar alınmasın, bir söz var ya “Spor yazarı değil, skor yazarı” diye...

Merkez Bankası da o durumda. Skor, yani faizin ne olacağı bildiriliyor ve Merkez Bankası da oturup o skora göre metni yazıyor, güya değerlendirme yapıyor.

“Efendim metni yüzde kaça göre yazacağız?”

“Sen üç alternatifli yaz; galiba yüzde 14 olacak ama bakarsın 13 ya da 15 de olur, hazırlıksız yakalanmayalım...”

NEREDEN NEREYE...

Politika faizi enflasyondan düşük olmayacak diyen de bu Merkez Bankası yönetimiydi.

Şimdi her seferinde orana kılıf uydurabilmek için değişik değişik metinler kaleme alan da bu Merkez Bankası yönetimi.

Sahi enflasyonun altına inmeyen politika faizi mi doğruydu, şimdiki mi doğru?

Yaşananlardan hangisinin doğru olduğu çok belli de, merak ediyor insan, acaba Merkez Bankası bu konuda ne düşünüyor diye...

BAZ ETKİSİ ORTADAN KALKINCA MI, DEVREYE GİRİNCE Mİ?

Para Politikası Kurulu toplantısına ilişkin açıklamadaki bir ifade kulağımızı tırmalıyor. Üstelik bu ifade son birkaç toplantı metninde aynen kullanılıyor.

“Enflasyonda baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağı öngörülmektedir.”

Enflasyonda gerileme süreci baz etkisi ortadan kalkınca mı başlar, yoksa baz etkisi sayesinde mi başlar?

Ne söylenmek istendiği belli de, sanki ifade tam tersi!

Enflasyonun aralık ayında düşeceği beklenirken geçen yılki baz etkisine bel bağlanmıyor mu? Yani baz etkisi ortadan kalktığı için değil, tam tersine baz etkisi sayesinde bir düşüş söz konusu olacak.

Neyse ki ne söylenmek istendiği anlaşılıyor.

CARİ AÇIK, AÇIK DEMEYİNCE YOK MU OLUYOR?

Para Politikası Kurulu açıklamalarında cari denge konusu da hep önemli bir yer tutar, öyle olması da doğaldır.

Dünkü açıklamada cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan risklerin devam ettiği vurgulanarak şu görüşe yer verildi:

“Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.”

Cari işlemler dengesinden söz ediliyorsa ve “sürdürülebilirlik” vurgusu varsa, herhalde cari fazlaya değil, cari açığa dikkat çekilmek isteniyordur. Cari fazlanın sürdürülebilirliği tartışılır mı?

Böyle denildiğine göre, demek ki cari fazlayı unutmuşuz! Nasıl unutmayalım, iki ayda 12 milyar dolar açık verilmiş, üç ay sonunda 18 milyara ulaşılacağı görülüyor, mart sonunda yıllık açık da 26 milyara dayanacak.

Daha önemlisi, herhalde “cari denge” kavramı kullanılarak, yani açık denilmeyerek gerçeğin saklanabileceği sanılıyor.

Merkez Bankası bu “cin”liğini keşke fiyat istikrarını sağlama görevini yerine getirirken kullanabilse...

Tüm yazılarını göster