İtiraf ediyorum, başlığı yazarken epeyce düşündüm. “Enflasyonla mücadele niye mi başarısız olacak” şeklindeki bu keskin ifadeyi kullanmak yerine acaba “Enflasyonla mücadelede başarı şansı nedir” ya da “Enflasyonla ne ölçüde mücadele edilebilecek” gibi esnek ifadelere mi yer verseydim düşüncesiyle karar vermekte zorlandım. Sonra lafı dolandırmanın hiç mi hiç anlamı olmadığına karar verdim.
Çünkü mevcut ekonomik politikalar (artık ne kadar politika denirse) uygulanmaya devam edildiği, mevcut siyasi tercihler değiştirilmediği sürece Türkiye’nin enflasyonla mücadelede başarılı olma şansı görünmüyor.
Aslında Türkiye’de enflasyonla gerçek anlamda mücadele edilmiyor ki!
Hemen belirteyim; yıllık oranda özellikle temmuz ve ağustos aylarında artık hepimizin bildiği baz etkisi sayesinde yaşanacak düşüşü tabii ki enflasyonun gerilemesi olarak görmüyorum. Kaldı ki o düşüşü gerçek bir başarı gibi nitelesek bile inilecek oran en iyi olasılıkla yıl sonunda yüzde 38 olacak. Dünyanın neresinde yüzde 38’lik oran başarı olarak görülüyor?
Düzeleceğine giderek bozuluyor
Hani “Neresinden tutsan elinde kalıyor” denir ya, Türkiye olarak durumumuz aynen öyle...
Enflasyonla mücadele ediliyormuş gibi bir görüntü var, hepsi o. Tam anlamışla bir “miş” gibi yapma durumu söz konusu.
Fiyatların zıplamasına yol açan en büyük etkenin ne olduğu belli. Yanlış ekonomik uygulamalar bu duruma gelinmesine yol açtı.
Yanlıştan dönülüp doğru politikaların uygulamaya konulması halinde ekonomi bir süre sonra düze çıkar, bu kapsamda tabii ki enflasyon da düşer. Ama o doğru politikalara dönülemiyor ki ya da dönülmek istenmiyor ki...
Bakın şimdi bir vergi düzenlemesi üstünde çalışılıyor değil mi... Dün de yazdım, toptancı bir yaklaşımla bu vergi paketine karşı çıkılıyor olmasını anlamak mümkün değil. Öngörülen düzenlemelerin bir kısmı çok yerinde (ya da yerindeydi) ve bu düzenlemeler çıkarılabilse ve uygulanabilseydi Türkiye’nin çok yararına olacaktı.
Ama öyle anlaşılıyor ki bu düzenleme kırpıla kırpıla adeta kuşa dönecek. Sonuçta bütçeye nefes aldıracak ölçüde bir hasılat elde edilmesi de pek söz konusu olmayacak. Ama ortaya şahane bir zam gerekçesi çıkacak.
Sanki herkesin vergisi çok artmış gibi yeni bir zam furyası başlayacak. Maliye de bununla başa çıkacak bir denetim mekanizması kuramayacak.
Maliye zamları kontrol edecek değil tabii ki ama bu zamların vergiye yansıyıp yansımadığı kontrol edilemeyecek.
Zaten kur artmıyorken, akaryakıt fiyatları adeta yatay seyrediyorken, ücretler değişmiyorken dahi fütursuzca zam yapanlar şimdi kendilerine hiç dokunmuyor olsa bile ellerini ovuşturmaya başlamıştır. En azından psikolojik bir koz var artık.
“Devlet yurt dışına çıkış harcını 10’a katlarken haklı da, biz sattığımız mal ve hizmetlere yüzde 20-30 zam yaparken haksız mıyız” deseler haksızlar mı?
Devlet kazanç üzerinden bir pay alır, vergidir adı. Yurt dışına çıkıştan para almak, hele hele bunu böylesine artırmak birilerine koz vermekten başka ne anlam taşır?
Bu harç düzenlemesi, vergi paketini hazırlayanların bu yönüyle çok dar bir bakış açısına sahip olduğunu gösterir.
Paketlerin içi hep boş!
Bütçede iyileşmeyi sağlamanın bilindik iki yolu var.
Ya harcamaları kısacaksınız ya gelirleri artıracaksınız ya da ikisini birden yapacaksınız.
Geçtiğimiz aylarda bir tasarruf tedbirleri paketi açıklandı. Sonuç ne? Bazı harcamalar tüm hızıyla devam ediyor. Zaten açıklandığında da kimse önemsememişti bu paketi, sonuç da ortada.
Şimdi vergi paketi. Daha Meclise gelmeden, daha üstünde müzakereler tam bitirilmeden o da sağından solundan çekiştirile çekiştirile önemli unsurlarından “ayıklandı”, adeta “temizlendi” ve işe yaramaz hale getirildi. Üstelik bu vergi paketi zam yapmak için tetikte bekleyenlere de malzeme oldu, olacak.
Daha faiz konusu var
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde faizle ilgili olarak ne dedi:
“Faizde atacağımız adımlarla enfl asyonu son çeyrekte çok daha olumlu bir konuma taşımış olacağız.”
Erdoğan faiz konusuna değindiğinde bundan bir artış anlayamayacağımıza göre bu açıklamadan eylül-ekim gibi bir faiz indirimine gidilmesinin düşünüldüğü sonucunu mu çıkarmamız gerekiyor? Galiba öyle...
Peki Türkiye bir faiz indirimine hazır mı?
Yurt dışından para getirenler o tarihe kadar kalır mı bilemeyiz de, diyelim kaldılar, bir faiz indiriminden sonra aniden gitmek isterlerse ne olacak?
Mevduata bu faiz düzeyiyle çaresiz kalıp sıcak bakanlar, oranlar aşağı gidince klasik döviz-altın geçişini yapmaya başlarsa ne olacak?
Kur ve akaryakıt fiyatları uzunca bir süre artmadığı halde yüzde 3’ün altına indirilemeyen aylık enflasyon, bir de bu artışlar yaşanmaya başlayınca ne yapılacak da daha düşük gerçekleşecek?
İşte bütün bunları alt alta topluyorum; enflasyon konusundaki umudumu yitiriyorum. Yalnızca bu yıl için söylemiyorum bunu, doğru dürüst bir vergi reformu yapmadan, ondan daha önce hukuk ve adalet alanında reformlar gerçekleştirmeden bu enfl asyon belasından daha uzun yıllar kurtulabileceğimizi ne yazık ki sanmıyorum.