Enflasyonla mücadele konulu Beyaz Saray toplantısı

Hasan ARDIÇ Dünyada Ekonomi

Salı günü Beyaz Saray’da Başkan Biden, Hazine Sekreteri Yellen ve FED Başkanı Powell ile bir toplantı yaptı.

Esasen Beyaz Saray’da, dolayısıyla ABD’de pek sık rastlanmayan bir toplantı idi.

Başkan, Hazine Sekreteri ve FED Başkanı…

Alışılan gelen bir toplantı değil. Toplantının üçlüsünün bir araya gelmesi de…

Burada artık ekonomide bir şeyler olduğu ve ekonomide riskli bir şeyler döndüğü öngörüsü yanlış değil.

Güçlü bir ABD Doları yaratma politikası uğruna, razı olunan enflasyon artışının kontrolden çıkması ve bu durumun devamı halindeki endişeler ve alınması olası önlemler…

Toplantının tek maddelik gündemi…

Şöyle de denilebilir; Başkan gidişatından memnun olmadığı ekonomiye ilişkin konuları finansın en tepesindeki iki yönetici ile münazara etmek istedi. Son derece olağan, bir o kadar da doğru ve olması gereken bir davranış.

Özet cümle şöyle;

“En önemli iktisadî öncelik, enflasyon ile mücadele…”

Son zamanlardaki yazılarımın hemen hemen tamamına yakın çoğunlukla, ısrarla belirttiğim konu; enflasyon artışının kendi iç dinamiklerinde ilerleyerek Stagnation’a, hattâ Stagflation’a dönüşmesine ilişkin beklentiler ve endişeler…

Bu arada şunu da eklemekte yarar var; Başkan Biden, FED Başkanı ve Hazine Sekreteriyle yaptığı toplantıda herhangi bir müdahalede bulunmayı hedeflememiş, isterlerse ülkenin mali yapısını oluşturan en tepedeki yöneticilerinin önünü açmaktan söz etmiştir. Özellikle FED çalışmalarına müdahale etmeyeceğini, tekraren söylemiştir.

WSJ daki makalelerde, Başkan Biden’ın enflasyonla mücadelenin en önemli ekonomi önceliği olduğunu belirten sözleri yazıldı. Bu noktada FED’e müdahale etmeden, Başkan Biden’ın talebi; enflasyonun düşürülmesi ve asla işin durgunluk aşamasına getirilmemesi oldu.

Bu arada; FED faiz oranlarını Mayıs ayının başlarında, yükselen tüketici fiyatlarına karşı mücadelede şimdiye kadarki en saldırgan artışı olan yüzde yarım puan artırdı. FED ‘in en son politika toplantısından yakın zamanda yayınlanan tutanakların, çoğu yetkilinin Haziran ve Temmuz aylarında yapılacak toplantılarda benzer %0,50 faiz artırımını desteklediğini göstermesiyle birlikte, merkez bankası on yıllardır en saldırgan faiz artırım döngüsüne adım atıyor.

Bu noktada bir hafıza tazelemesi yapmak yerinde olacak;

2020 yılı hazırlık çalışmalarında 2021 ve 2022 yıllarında ABD ekonomisinde, ABD Dolarının güçlü kılınması kararı alınırken, bu kararın uygulamasında bir dizi enflasyonist sonuçla da karşılaşılacağı öngörülmekte, bilinmekteydi…

Öyle de oldu, enflasyon artışı beklenenin üzerinde gerçekleşti, bu durumda işsizlikte de bir miktar azalma oldu. Ancak burada hedeflenen işsizliğin azaltılmasından öncelikli olarak güçlü bir ABD Doları oluşturmaktı. J. Yellen hafta içinde yaptığı açıklamalarında enflasyon tahmininde yanıldığını da son derece açık olarak belirtti.

ABD’de enflasyon oranı artış hızı son ay yavaşlamış olsa da, yaşanan enflasyon oranı, son 40 yılın en yüksek seviyesine çıktı. CPI (TÜFE) Mart ayında %1,2 oranından %0,3 artışla karşılaştı. 40 yıllık süredir ilk kez ABD’de yaşayanlar yiyecek, yakıt, barınma konuları başta olmak üzere ekonomik sorunlarla yüz yüze geldiler.

Ancak enflasyonun ABD Ekonomisinde zirve yapıp yapmadığını söylemek için henüz oldukça erken. Nisan'daki yıllık enflasyon oranı Mart'taki %8,5'ten %8,3'e düştü, ancak 1980'lerden beri görülmeyen bir seviyede kaldı. 

 Kırk yıl boyunca TÜFE'nin gıda endeksi, Nisan 1981'den bu yana en büyük 12 aylık artış olan %9,4 arttı. Değişken gıda ve enerji kategorilerini hariç tutan sözde çekirdek fiyat endeksi, Mart ayına göre %0,6 arttı. Bu dönemde hızla yeni önlemler alınması gerekiyordu. Nitekim FED aldığı bir kararla PF oranlarını artırdı ve bir söylemle de faiz artışlarının gereğinde sürdürüleceğini açıkladı; piyasalarda güven pekiştirildi. Tabii ABD ekonomisinin alışık olmadığı bu durumda, faiz artışlarının resesyonu tetikleyeceği endişesi borsalarda kendisini gösterdi. Ekranda takip ederken okların yönü Nasdaq, S&P 500, vd üst düzey finans platformlarda aynı anda tamamı kırmızı oldu.

Devam edegelen CoVid pandemisi, bilindiği gibi, talepte artışlar olmasına rağmen, maliyet yüksekliği etkisiyle oluşan bir arz enflasyonu ABD’de de yaşanır olmaya başladı. FED eski başkanlarından Prof. Dr. Randall Kroszner, Chicago Ün., enflasyondaki bu dikkat çekici ve radikal artışın FED’i endişelendireceğini belirtti; söylediklerini tek cümleyle özetlemek gerekirse; “Enflasyonun yerleştiğine dair kanıt aradığınız yer burası, genelde iyimserim ama bu zor.” dediğini yazmak gayet yeterli…

Salı günü Biden, yönetiminin enflasyonla mücadele için elinden geleni yaptığını söyledi. Beyaz Saray'dan yaptığı açıklamada, "Her Amerikalı ‘nın enflasyonu çok ciddiye aldığımı bilmesini istiyorum, bu benim iç önceliğim.” dedi.

Biden yönetimi fiyatları düşürmek için girişimlerde bulundu. Mart ayında Beyaz Saray, Ukrayna'daki savaşın alevlendirdiği yüksek benzin fiyatlarını azaltmak amacıyla stratejik rezervden günde 1 milyon varil petrol çıkarmayı planladığını duyurdu. Ancak bu uygulama umulan başarıyı gösteremedi. Cumhuriyetçiler, Demokratların ve en başta başkan Biden’ın itirazına konu olan yükselen fiyatlar için teşvik programlarını eleştirdiler.

Özetle konu, yüksek enflasyonla mücadele sadece ABD’nin değil, İngiltere’nin, Almanya’nın ve ECB’nin de başında var olan bir sorun. ECB Başkanı C. Lagarde yüksek enflasyonla mücadele konusunda verdiği birkaç demeçte, esasen somut bir şeyler söylemedi. Buradan anlaşılan ECB’nin de endişeli olduğu ve diğer unsurları tetiklemeden yüksek enflasyona karşı önlem alma zorunluluğu şeklinde…

Özetle; büyük ölçekli ekonomilerde yüksek enflasyonun yarattığı endişeli ortam, diğer ekonomilerin durumundan farklı oluyor. ABD enflasyonu ile örneğin Brezilya’daki enflasyon oranları ve artışları tabii ki farklı reaksiyonlara konu oluyor. Bizde eskilerin dediği gibi “Azı karar, çoğu zarar” babından bir konu enflasyon.

Burada önemli olanları ABD uygulamasından takip ediyorum;

                Enflasyonla mücadele edebilmek için, önce enflasyonun var olduğunu ve yükseldiğini kabul etmek,

                Etik davranarak dürüstçe varsa yapılan hataları kabullenmek ve gereği halinde açıklamak, özür dilemek,

                Enflasyonla mücadele bağlamında alınması gereken bilinen ekonomi önlemlerini hızla almak,

                Yeni keşiflerde bulunmaya çalışmak değil de var olan İktisat kurallarını yerinde ve doğru uygulamak,

Ülkenin, ekonominin en üst düzey yöneticileri ile bu konuyu değerlendirmek, kamuyu bilgilendirmek, serbest kur ve serbest piyasa kurallarının dışına çıkmadan ekonomiye ilişkin çalışmaları sürdürmek.

Bunca yılın, (esasen son iki yy’ın) kurumsallığında bu ideal çalışma biçiminin varlığı, ülke ekonomisinin de dünyada aldığı yer ile son derece net örtüşüyor.

Beştepe’de benzer bir toplantının yapıldığı, CB davetiyle toplantıya Sn. Dr. Nebati ve Sn. Prof. Kavcıoğlu’nun katıldığı TV kanallarında yer aldı. Toplantının uzun sürdüğü belirtildi. Ancak eğer ben kaçırmadıysam, net ve kapsamlı bir kamuoyu açıklaması yapılmadı.

Bu ay birçok ekonomi verisi açıklanacak, enflasyon raporu ve TCMB PPK Toplantı raporu gündemde olacak. Eğer yanılmıyor da doğru okuyabiliyorsam, Beştepe toplantısı akabinde PF artışı gibi bir önlem uygulamasıyla $ kurunun TL karşılığı olarak 16,5den 15’lere inişin stabilize edilmesi düşünülüyor olabilir mi? Bunu göreceğiz.

Bu konuda çok fazla iyimser öngörülerde bulunmanın bir anlam ifade etmediği gerçeğinden hareketle de olsa, beş aylık faiz sabitlemeden belki biraz PF artırımına geçilebilir gibi düşünüyorum. Cari açık artışı, Stagnation, Hyperinflation ve Stagflation süreçlerinin, kurlardaki sürekli artışların ve tabii enflasyonun kontrol altına alınması, zor ve uzun bir süreç de olsa, bir yerden başlamak önemli. İşte Beştepe’deki toplantının verdiği umut ışığı bu olmalı…

Tüm yazılarını göster