Zafer Özcivan
Ekonomist
Yıl içinde dört defa yılsonu enflasyon hedefi açıklanmış ve son olarak geçtiğimiz aylarda %58 olarak açıklanan hedef Orta Vadeli Plan’a (OVP) uyması için %65 e yükseltilmişti. TÜİK tarafından açıklanan aralık ayı yıllık enflasyon oranı ise %64,77 oldu. Bu durumda enflasyon hedefi tuttu gözüküyor.
Ancak bir de diğer enflasyon oranlarının yanında sokağın yaşadığı oranlara bakmak gerekir. İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı İstanbul enflasyonu %74,88, enflasyon araştırma grubu (ENAG) na göre ise yıllık enflasyon %127,27 olarak verildi. Peki, bunlardan hangisi doğru? Tabii ki vatandaşın yaşadığı enflasyonu baz almak gerekir. TÜİK devletimizin bir kurumudur ve güvenmemiz gerekir ama her ay açıklanan rakamlarda gerçekle ilgisi olmadığı da kesin bilgidir.
TÜİK tarafından açıklanan bilgiler memur ve emekli maaşlarında yapılacak zam oranı için baz alınacağına göre bu rakamları esas alacağız. Buna göre emeklilere yapılacak zam oranı (refah payı hariç) %37,57 olacaktır. Memur emeklileri, örgütlendiği için toplu sözleşme farkı %15 eklendiğinde %49,5 zam alacakları kesindir. Peki, SGK ve Bağ-Kur emeklilerinin suçu nedir? Onların toplu sözleşmesi olmadığı için %37,57 ile yetinmek zorundadırlar. Enflasyon, toplumda herkes için geçerlidir ve hepimiz aynı enflasyonu yaşamaktayız. Tabii ki yüksek gelir gruplarını asgari ücret ve emekliler kadar etkilemeyecektir. Özellikle SGK ve Bağ-Kur emeklileri, bugüne kadar her dönem enflasyonun altında ezilmişlerdir. Geçtiğimiz son seçimlere 15 gün kala Cumhurbaşkanımız, 5 bin 500 TL olan en düşük emekli maaşını 7 bin 500 TL ye yükselterek seçim için de olsa bir jest yapmıştı. Ve yaşadığımız enflasyon karşısında önemi kalmasa da yapılan memur zamlarının yanında önemini kaybederek sefilleri oynamaya devam ettiler ve bu günlere yılbaşında bir jest daha yapılabilir (seçim arifesinde) ümidiyle beklediler. Şimdi bu bekleme sonunda %37,57 ile sınırlı kalmaması, hatta seyyanen zam verilmesi, asgari ücrete göre eşitlenmesi gibi konular gündemde kalmaya devam ediyor ve sonucu hep birlikte göreceğiz.
Yılbaşının gelmesi ile birlikte gelen fiyat artışları ise ocak ayı enflasyonunun yüksek çıkmasına sebep olacaktır. Asgari ücrete zam gelir gelmez etiketlerin değiştiğini gözlemliyoruz. İşçilik giderleri, hizmet işletmelerinde enflasyona fazla etki yapabilir ama diğer işletmelerde yapılan hesaplara göre %3- 4 ü geçmez. Fakat gelen zamlar asgari ürete yapılan %49 zam baz alınarak işçilik maliyetinin toplam üretime etkisi oranında değil, %15-20 veya daha fazla oranda yapılmaktadır. Bunun bir denetim sisteminin olması gerekir. Tüm işletmeler belli merkezden dijital olarak denetlenmelidir. Hükümet, geçtiğimiz günlerde denetim mekanizmasına verdiği önemi arttırarak fahiş fiyat uygulayan işletmelere ceza yağmuru başlatmıştı ve günümüzde de devam ediyor.
Hepimizin bildiği gibi enflasyon oranları, ülkemizde döviz kurları ile paralel seyretmektedir. Birkaç ay önce açıklanan orta vadeli planda 2024 yılı sonu döviz kuru 38,95 TL, enflasyon oranı ise %38-42 arasında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Planda görülen en önemli faktör ise enflasyon oranının Mayıs 2024 de pik yapacağı, %74 olacağı (Doğalgaz ücretlerinin normale dönmesi nedeniyle), daha sonra düşme eğilimine girerek %38 ile yılı tamamlayacağı öngörüsüdür. Umarız bir sapma olmaz. Tahminlerde değişiklik olması bazı durumlarda doğal karşılanmalıdır. Yaşanabilecek doğal afetler, savaşlar, petrol krizi gibi olumsuzluklardan bahsetmek bile istemem ama 2023 yılını göz önünde bulundurursak ekonomi açısından olumsuzluklarla dolu bir yıl olarak tarihe geçmiştir.
Yurt içi üretici fiyat endeksi ise %42 dir. Birkaç aydan bu yana TÜFE ile ÜFE arasında ÜFE lehine fark izlemekteyiz. Üretim maliyetleri, tüketim fiyatlarından düşük seyrettiğine göre ürünlerin fiyatının da düşmesi beklenir. Ancak ülkemizde son yıllarda yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle oluşan fiyat algısı veya fiyatlandırma davranışları da enflasyonun yükselmesine sebep olmaktadır. Oluşan bu algının toplumda kaybolması ise enflasyon oranının düşme eğilimine geçmesi ile kırılabilir. Bu da ancak 2024 yılının ikinci yarısında (seçimlerden sonra) mümkün olabilir.
TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranları aşağıdaki gibidir.
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %64,77, aylık %2,93 arttı
TÜFE'deki (2003=100) değişim 2023 yılı aralık ayında bir önceki aya göre %2,93, bir önceki yılın aralık ayına göre %64,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %64,77 ve on iki aylık ortalamalara göre %53,86 olarak gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %40,39 ile konut oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %93,24 ile lokanta ve oteller oldu.
Ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı aralık ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup %-1,33 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2023 yılı aralık ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %5,30 ile eğlence ve kültür oldu.
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5'li Düzey) 2023 yılı aralık ayı itibarıyla, 20 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 11 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 112 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %68,02, aylık %2,39 oldu
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'deki değişim, 2023 yılı aralık ayında bir önceki aya göre %2,39, bir önceki yılın aralık ayına göre %68,02, bir önceki yılın aynı ayına göre %68,02 ve on iki aylık ortalamalara göre %58,58 olarak gerçekleşti.
Yukarıda ana harcama gruplarında yıllık değişim oranına bakıldığında halkın en çok kullandığı gruplar olarak
Eğitim=82,06, sağlık=79,59, ulaştırma=77,14 ve gıda 72,01 olduğu görülmektedir. Bunların ortalaması alındığında ise enflasyonun %77,70 olduğu aşikârdır. Bunlar sadece TÜİK verileridir ve dolayısıyla yaşanan enflasyon TÜİK verilerine göre %77,70 olarak gözükmektedir.
Kaynak: TÜİK