✔ Yıllık enflasyon hakkımızı çok çabuk tüketecek gibiyiz. Bu gidişle nisan ortasında yıllık hak biter.
✔ Gidişat çok fena! Her ne kadar yıllık oran geriliyor diye sevinilyorsa da, ocakta 240 ayın en yüksek dördüncü artışı yaşandı.
✔ Geçen yıl "Yanlış yorumlanıyor" gerekçesiyle madde fiyatlarını açıklamaktan vazgeçen TÜİK, bu yıl madde ağırlıkları yerine grup ağırlıkları açıklarken acaba yine "Yanlış yorumlanır" kaygısı mı yaşadı?
Döviz kurunun adeta bin takla atılarak dört aydır neredeyse hiç artmaması sağlandı; hatta altı aydır... Döviz artmayınca ve uluslararası piyasalardaki fiyatlar da dalgalı bir seyir izleyince genel fiyat düzeyi üstünde çok etkili olan motorindeki fiyat artışı görece düşük kaldı... Doğalgazda İstanbul için indirim yapıldı, doğalgaz ve elektrik sanayi için ucuzlatıldı...
Buna rağmen ocak ayında tahminlerin çok üstünde bir fiyat artışı ortaya çıktı. Ocaktaki yüzde 6.65, geçen yılın nisanındaki yüzde 7.25’ten sonraki en yüksek aylık oran.
Yüzde 6.65 çok yüksek olmakla birlikte son bir yılın hesabından geçen yılki yüzde 11.10’luk oran çıktığı için yıllık artışta tabii ki bir gerileme var. Haliyle bu baz etkili gerilemeyle övünenler de var!
Ne güzel değil mi; enflasyonu önce yüzde 85’lere çıkar, sonra yüzde 60’ın altına indirdim diye övün!
Oysa maharet bu inişi sağlamak değil, bu çıkışa yol açmamak!
Hakkımız nisan ortasında doluyor!
Bu yılın resmi enflasyon hedefi yüzde 25. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bir süre önce iddialı bir çıkışla 2023 için hesapların yüzde 20 enflasyona göre yapılması gerektiğini dile getirdi.
İddialı olmak güzel de, gerçekleşme bize ne söylüyor, o da önemli...
Ocak ayında öyle bir oran geldi ki, yıllık hedefler bir anda adeta çöpe gitti! Yüzde 25 ve yüzde 20’ye göre ne durumdayız, bir bakalım:
Ocaktaki yüzde 6.65 artıştan sonra yüzde 25 için yalnızca yüzde 17.2 kaldı. (1.25/1.0665=1.17-1) Dolayısıyla fiyatlar şubat-aralık döneminde, yani on bir ayda her ay yüzde 1.45 artarsa, bu düzeyde kalınabilirse, yüzde 25 gerçekleşir.
Yüzde 20’lik öngörü için kalan marj ise yalnızca yüzde 12.5. Bu da bundan sonraki aylarda yüzde 1.08’de kalınmasıyla mümkün.
Girişte belirttim; ocak ayında kur artışı yok, akaryakıt zammı çok yüksek değil; buna rağmen böylesine rekor sayılabilecek bir artış var.
Şimdi ocak ayındaki yüzde 6.65'ten sonra şubat ve martta da aynı oranlar gelse üç aylık artış yüzde 21.3'ü buluyor. Kalıyor yüzde 25 artışa yalnızca yüzde 3...
Yani biz bu gidişle 2023’ün tümü için öngörülen yıllık enflasyona nisan ayının ortasında ulaşırız. Ulaşmak dedimse, olumlu anlamda kullanmıyorum tabii ki bu kavramı, bunu “Hakkımızı tüketmek” olarak okumak daha doğru.
240 AYIN DÖRDÜNCÜ YÜKSEK ARTIŞI
Ocaktaki yüzde 6.65, geçen yılın altında kalındığı gerekçesiyle hiç de öyle küçümsenecek bir oran değil.
TÜFE, 2003 yılından bu yana tam yirmi yıldır, yani 240 aydır hesaplanıyor. İşte ocaktaki yüzde 6.65, bu 240 aydaki en yüksek dördüncü artışa işaret ediyor.
İlk sırada yüzde 13.58 ile 2021'in aralık ayı, ikinci sırada yüzde 11.10 ile geçen yılın ocak ayı, üçüncü sırada yüzde 7.25 ile geçen yılın nisan ayı var. Bu ocak da dördüncü sırayı aldı.
Ne tesadüf değil mi, bu 240 ayın rekor artışları nedense faizin düşük tutulduğu bu döneme rastladı.
Yine tesadüf olsa gerek; beşinci yüksek oran olan yüzde 6.30 artış da rahip krizinin yaşandığı ve faizin düşük tutulmak istendiği 2018’in eylül ayında ortaya çıkmıştı.
Faizle fiyat artışları arasında bir bağ var gibi görünüyor, değil mi... Olmaz mı, tabii ki var! Birkaç gün içinde bu bağın ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyan veriler sunacağız sizlere...
ÇOĞU ÜLKENİN YILLIK ORANI
Ölümü görünce sıtmaya razı olmaya meyilli bir kesim var. Geçen ocaktaki 11.10 artıştan sonra (gerçi o oran çoktan unutuldu ya) yüzde 6.65’e iyi diyenler çıkıyor. Yüzde 11.10 unutulduğu için bakılan da daha çok yıllık orandaki gerileme.
Bu başarı değil ama hadi diyelim öyle...
Peki bir aydaki yüzde 6.65’lik artışa ne diyeceğiz?
Bu oran, “Öldüler, bittiler, yerlerde sürünüyorlar, perişanlar” dediğimiz ülkelerin yıllık enflasyonu.
O ülkeler yıllık oran çift haneye doğru yol alınca adeta ekonomik seferberlik ilan ediyor, önlem üstüne önlem alıyor; biz ise onların bir yıldaki mesafesini bir ayda kat ettikten sonra bile davul zurna çalmaya hazırlanıyoruz.
TÜİK’İN YAPTIĞI VERİ KARARTMADIR!
TÜİK geçen yıl ortasında madde fiyatlarını açıklamaktan vazgeçmişti. TÜİK'e göre, fiyatların açıklanması yanlış yorumlar yapılmasına yol açıyordu. Gerekçe buydu. Bu yılla birlikte tüm maddelerin ağırlıklarının açıklanmasından da vazgeçildi. Hadi diyelim madde fiyatları yanlış yorum yapılmasına yol açıyordu. Madde ağırlıkları da mı yanlış yorumlanıyordu? Yoksa bu ağırlıklarda görülmesi istenmeyen düzenlemeler mi söz konusu oldu? Böyle bir düzenlemeye gidildiğini hiç sanmıyorum ama bu gizliliğin de bir izahı olmalı. TÜFE’de geçen yıl 409 kalem mal ve hizmet kapsanıyordu. Sayının bu yıl 404'e indirildiği belirtildi. Listeye eklenen de olmuştu, çıkarılanlar da... Bu gayet normal, tüketimdeki paya göre bu tür değişiklikler olabilir. Ama işte bu yıl o 404 kalemin ağırlığı artık yok; var da yok! Bu 404 kalem gruplandırılarak 143 başlık altında toplandı ve bunların ağırlıkları veriliyor. Böyle bir toplulaştırılmaya gidilince bakın ne oldu... TÜFE’de çok uzun zamandır en büyük ağırlığa sahip kalem benzinli otomobildi. Benzinli otomobil 2023 için yüzde 5,1058 ağırlıkla ikinci sıraya indi. İlk sırada yüzde 5,7152’lk ağırlıkla “yiyecek hizmetler” var. Lokanta ve oteller grubunun alt grubu olan yiyecek hizmetlerinin kapsamında ne var, meçhul! Peki kapsamdaki kalemler geçen yılla aynıysa bile bunların ağırlıkları ne, meçhul!
“Siz detayı bilmeseniz de olur!”
2022’de lokanta ve oteller grubunda yer alan ve her birinin ağırlığı ayrı verilen kalemler şunlardı:
“Çorba, hazır yemekler, kebaplar, pideler, çiğ köfte, döner, burgerler, pizzalar, pastane ürünleri, hamur tatlıları, servis edilen sıcak ve soğuk içecekler, ayran, alkollü içkiler, otel ücreti ve yurt ücreti.”
Bu yıl ise lokanta ve oteller grubunda dört alt grup var:
“Yiyecek hizmetleri, içecek hizmetleri, oteller, pansiyonlar ve diğerleri, diğer konaklama hizmetleri.”
İşte "yiyecek hizmetleri” TÜFE’nin ağırlığı en yüksek kalem oluvermiş. TÜİK galiba “Detayı bilip de ne yapacaksınız” diyor!