Anlaşılıyor ki, taşımacılık şirketlerinin Kızıldeniz'i güzergâhtan çıkarmaya başlaması navlun maliyetlerinin yükselmesine yol açacak. Konuyu hatırlamak gerekirse: Husilerin 19 Kasım'dan itibaren başlattığı saldırılara rağmen Kasım ve Aralık'ta 2000'den fazla gemi riski göze alıp Kızıldeniz'e girmiş ve sadece 55 gemi rotasını değiştirerek yolunu uzatmıştı. Ancak, bu durum Kızıldeniz'de ısrar edenlerin gemi sigortalarını seri şekilde yükseltmişti.
Meseleyi çözmek için ABD dahil 10 ülkenin Husilerin saldırılarına cevap vermesine rağmen, söz konusu saldırıların tamamen sona ereceğine dair kimsenin olumlu bir beklentisi yok. Zaten saldırılar devam ediyor.
İki yıl önce Evergreen'e ait bir geminin kanalı tıkamasından sonra yaşanan en büyük kriz yaşanıyor desem yanlış olmaz. Son olarak Maersk "ben artık risk alamam" dedi ve Kızıldeniz Rotasını devre dışı aldı. Ancak Ümit Burnundan dolanmak en az 2-3 hafta gecikme anlamına geliyor. Tabii yakıt ve operasyon maliyetleri de artıyor.
Bu meselede en büyük darbeyi Mısır almış gözüküyor. Çünkü gemilerden günde 25-30 milyon dolar arasında geçiş parası alıyor. Yıllık gelir 9,5 milyar dolar civarında. Çin'in de sıkıntıya girmesi muhtemel. Kızıldeniz ve Basra'dan yüklü miktarda mal kabul ediyor. Çin gibi ticaretinin % 80'ini deniz yoluyla gerçekleştiren bir ülke için güzergâhların uzaması büyük bir risk oluşturuyor.
Tüm bu gelişmeler 40'lık konteyner fiyatlarının 3000 Dolarlara yükselmesine sebep oldu. Bu aynı zamanda bir ay içinde % 122 artış anlamına geliyor. Mesele Kızıldeniz'de ama, 8 ana güzergahın tamamında fiyatlar yükselişte. Henüz küresel enflasyona etkisi olmadı ama pek yakında hissedeceğiz. Herkesin korkusu COVID-19 sürecinde yaşanan ve konteyner fiyatlarını 12 bin 500 dolara kadar yükselten sürecin bir kez daha yaşanması. Böyle bir ihtimali yok saymak mümkün değil.
Daha önce birçok yazımda belirttiğim gibi pandemi bizi tam olarak değiştiremedi. Sadece işleri daha fazla dijitallik ile çözmemiz konusunda ikna etti. Fakat dünyaya "reset" atılmış olduğuna söylemek pek mümkün değil. Dolayısıyla bir zamanlar fiyat içinde pek büyük yer tutmayan unsurların hızla öne çıktığını göreceğiz. İnsan kaynağının maliyeti, lojistik maliyeti, finansman maliyeti, siber güvenlik maliyeti vs…
Tüm bunlar malları üretip uzaklara göndermek yerine farklı çözümlere gidilmesine, insan kaynağını azaltarak daha fazla dijitalleşmeye, giderken "token"laşan faaliyetlere, firmaların organizasyon şemalarının değişmesine yol açacak. Açıkçası, "reset atmak" fabrika ayarlarına geri dönmek için kullanılır ama bundan sonra geriye dönüş imkânsız. Eğitimi de geleceğin şartların göre şimdiden kurgulamak en mantıklı davranış olacak gibi gözüküyor.