Enflasyonda en kötünün geride kalmasına az kaldı

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

3 Haziran Pazartesi günü açıklanacak Mayıs enflasyonu bu yılın en yüksek yıllık enflasyonu olacak. Sonraki aylarda belirgin bir düşüş gözleyeceğiz. Özellikle de Temmuz ve Ağustos aylarında. Bu olumlu gelişmenin ilk nedeni ‘teknik’: 2023’ün Haziran-Eylül aylarında, 2003-2022 döneminin aynı aylarında gerçekleşen ortalama aylık enflasyonlara kıyasla aylık enflasyonlar çok yüksek oldu. Grafikte var ama bir de değerleri vereyim. Her ay için ilk değer 2003-2023 döneminin ortalamasını yansıtmak üzere (%):

Haziran: 0,4 / 3,9;

Temmuz: 0,4 / 9,5;

Ağustos: 0,5 / 9,5

ve

Eylül: 1,2 / 4,8.

Elbette, 2003-2023 döneminde gerçekleşen aylık ortalama enflasyon değerleri sadece ‘mevsim normallerini’ değil aynı zamanda 2003-2020 dönemindeki görece düşük enflasyon sürecini de yansıtıyor. Ama yine de enflasyonu düşürücü başka unsurlar da devredeyseler, 2024’ün aynı aylarında 2023’e kıyasla enflasyonun çok düşük olacağını ima ediyorlar. Peki, öyle mi?

Evet öyle. Haziran’ın başında enflasyon açısından en kötü artık ‘teknik’ nedenler dışındaki gelişmeler nedeniyle de geride kalmış olacak. Bu nedenlerin başında, hiç şüphesiz, döviz kurundaki gelişmeler var. Uzun bir süredir döviz kurundaki artış enflasyonun altında seyrediyor. Son haftalarda ise döviz kuru artmıyor. Cari denge ve finansal istikrar açısından uzunca bir süre bu gelişmenin sürmesi istenilmez ama bir süre daha bizimle birlikte olacak bu olgu; enflasyonu düşürmek açısından olması da gerekiyor.

İkinci neden oldukça yüksek düzeyde olan kredi faizleri ve artık makul bir düzeye çıkmış olan Türk Lirası cinsinden mevduat faizleri. Bunların talebi düşürücü etkisi giderek artacaktır. Üçüncü neden ise beklenen enflasyon ile ilgili. Yukarıda vurgulanan gelişmeler, beklenen enflasyonu da düşürecektir. Bu gelişme, özellikle uzun dönemli sözleşmelerde geçerli olacak fiyat ve ücret artışları açısından, dolayısıyla da gelecek dönemin enflasyonu için önemli.

Bu olumlu gelişmelere karşın, bütçe açığının sevimsiz düzeylere çıkması olasılığı hala var. Son açıklanan önlemler henüz bu olasılığı azaltmadı. Kaldı ki alttan alta başka riskler de boy gösteriyor. Mesela yüksek Türk Lirası cinsinden kredi faizlerinin şirketleri, Türk Lirası cinsinden finansman ihtiyaçlarını ucuz döviz cinsinden kredi alarak (ve sonra tekrar Türk Lirası’na dönerek) gidermeye sevk etmesi. Temelde bu nedenle döviz cinsinden kredi arzında bir artış eğilimi gözleniyor.

Şüphesiz Türkiye’deki enflasyonu sadece yurtiçindeki gelişmeler belirlemiyor; dışarıda ne olup bittiği de önemli. Özellikle ham petrol fiyatları ile Fed faizinin artmaması bizim açımızdan gerekli. Her iki değişken için de olumsuz bir gelişme -şimdilik- beklenmiyor. Bütçe açığını kısmaya yönelik önlemlerin de devreye sokulmasıyla, 2024 sonunda enflasyonun Merkez Bankası’nın yüzde 38 olan tahminine yakın bir düzeyde gerçekleşmesi oldukça muhtemel.

Daha kapsamlı bir değerlendirme için TEPAV’ın bugün yayınlanan Para Politikası Değerlendirme Notunu okumanızı tavsiye ederim. O notun sonuç kısmında vurgulandığı üzere perşembe günü Merkez Bankası’nın politika faizini değiştirmesine bir gerek yok.   

    

Tüm yazılarını göster