Enflasyonda doğrular ve eksik söylenenler...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✓ Mehmet Şimşek'in enflasyon düşüşünün fiyatların düşüşü olmadığını ifade etmiş olması bilinen bu gerçeğin resmi ağızdan duyulması açısından önemlidir ama enflasyonun gerilemesi tek başına refah artışı sağlamaz.

✓ Yıllık enflasyon yüzde 5'e düşürülse bile eğer gelirler yüzde 4 artıyorsa refah yine de azalıyor demektir.

Resmi bir ağızdan nihayet duyduk! Enflasyondaki düşüşün fiyat düşüşü olmadığı nihayet dile getirildi. Böyle olduğu zaten biliniyordu bilinmeye de öyle bir hava veriliyordu ki, enflasyon düştü mü fiyatlar da sanki hop aşağı gidecekti!

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CNN Türk’te katıldığı bir programda vatandaşın enflasyon düştüğü halde fiyatların arttığından şikayet ettiğini belirttikten sonra vatandaşın bu serzenişinde haklı olduğunu, çünkü enflasyon düşüşünün fiyat düşüşü anlamına gelmediğini söyledi.

İşte Şimşek’in bu açıklaması, enflasyon-fiyat düşüşü karmaşasına en azından şimdilik bir son vermiş oldu. Şimdilik diyorum, çünkü bir de bakmışsınız başka birileri çıkmış ve enflasyon düşüşünü fiyat düşüşü gibi lanse etmeye başlamış. Olur mu olur!

Şimşek’in açıklaması tabii ki kesinlikle doğru; zaten enflasyon kavramı kullanıldığına göre bir fiyat artışından söz etmiş oluyoruz. Fiyatlarda süreklilik gösteren bir gerileme yaşanmaya başlansa artık enflasyon kavramı tümüyle rafa kalkar, bu kez deflasyon kullanılmaya başlanırdı.

Enflasyon düşünce refah nasıl artacak?

Mehmet Şimşek enflasyonun en kötü, en adaletsiz vergi olduğunu söylüyor, elbette öyle de zaten.

Şimşek enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu da vurguluyor ve şöyle devam ediyor:

“Dolayısıyla ne yapıp ne edip vatandaşımızın kalıcı alım gücünün artışı için, kalıcı refah artışı için bizim enflasyonu kontrol altına alıp aşağı indirmemiz lazım. Enflasyon önümüzdeki yılın başında, ilk çeyreğinde 30’lu rakamlara düşecek. Ortasında, haziran- temmuz gibi çok büyük ihtimalle 20’li rakamlara düşecek. Yılın sonunda da bizim hedefimiz yüzde 17.50. Yani gelecek senenin sonunda enflasyonu yüzde 20’nin altına indirebileceğimize samimi şekilde inanıyoruz.”

Mehmet Şimşek’in söylediği oranlar tabii ki gerçekleşebilir. Yıllık enflasyon 2025’in ilk çeyreğinde yüzde 30’lu, ortasında yüzde 20’li oranlara inebilir; yıl öngörüldüğü gibi yüzde 17.50 dolayında kapatılabilir. Pek kolay olmamakla birlikte bu oranlar gerçekleştirilebilir.

Peki enflasyon bu düzeylere inince kalıcı refah artışı nasıl sağlanacak? Asıl soru bu!

Fiyat düzeyi öyle bir yükseldi ki...

Fiyat treni kaçtı bir kere!

Fiyatlar füze gibi tırmandı bir kere!

Bakın yazımda benzerlerini daha önce yine bu köşede defalarca gördüğünüz bir grafik var.

2005 yılından bu yana TÜFE ne olmuş, yıllık TÜFE artışı ne olmuş.

Lacivert kutucuklar ve kırmızı düz çizgi 2005-2023 dönemindeki gerçekleşmeyi gösteriyor. Kutucuklar tüketici fiyat endeksinin düzeyine, çizgiler yıllık değişim oranına işaret ediyor.

Açık mavi bölümde bu yıla ait gerçekleşme tahminini ve OVP’ye göre 2025-2027 dönemi hedefini görüyoruz.

2028-2032 dönemini ise tümüyle hayali oranlardan ben oluşturdum. Hani Merkez Bankası’na göre orta vadede yıllık enflasyon hedefi yüzde 5 ya... 2028’den itibaren bu hedefin yakalandığını ve sapma göstermeden beş yıl boyunca yıllık yüzde 5 enflasyon yaşandığını varsaydım.

2028-2032 döneminde yıllık enflasyon oranını gösteren çizgi artık yatay.

Peki yıllık harcamayı gösteren TÜFE nerelere gidiyor?

Tabii ki Mehmet Şimşek’in dediği gibi fiyatlar artmaya devam ediyor, yani edecek. Üstelik artık fiyatlar çok yüksek bir platoya oturduğu için yüksek tutarlarda artış olacak.

Fiyat algısının nasıl değiştiğine gerçek sayılar üstünden tipik bir örnek vermek istiyorum.

Sıradan bir tarih seçtim. 2017’nin kasım ayında motorin fiyatları yüzde 5 artmış. Bu yüzde 5 artış ne kadar zamma denk geliyor biliyor musunuz; yalnızca 24 kuruşa.

Bu ay motorin fiyatları geçen aya göre yüzde 5 artmış olsa zammın tutarı 2.25 lira olurdu.

Aynı zam oranı; birinin karşılığı 24 kuruş, birinin karşılığı 2.25 lira. Yani 1’e 10!

Bu örnek son yıllarda Türkiye’de fiyatların nereden nereye geldiğine çok tipik bir örnek.

İbretlik grafik

Biraz önce sorduğum soruyu bir kez daha sorayım:

“Enflasyon düşünce halkın refahı nasıl artacak?”

Grafikteki TÜFE verileri hayali değil, gerçek.

2023 sonuna kadarkiler gerçekleşen oranlar. 2024 için yüzde 41.5’lik tahmine, 2025-2027 dönemi için OVP’de öngörülen hedeflere göre endeks hesapladım. 2028-2032 dönemi için de yıllık artışın yüzde 5’e indirilebildiği varsayımına dayalı olarak hesapladığım endeksi esas aldım.

Her yılın aralık ayındaki bu endeksleri hep söylediğim gibi bir harcamanız gibi düşünün.

Pembe alana dikkat! Yıllık enflasyon yüzde 5 ve TÜFE, yani harcamanız artmaya devam ediyor. Edecek de zaten.

Bu arada enflasyon ölçümünün de eksiksiz ve doğru olduğunu varsayıyorum.

Fiyatların artmaya devam ettiği bir süreçte vatandaşın refaha kavuşması gelirinin ancak ve ancak enflasyondan daha yüksek oranda artmasıyla mümkün olabilir. Önce mevcut durumdaki refah kaybı kapatılacak, sonra da üstüne refah artışı sağlayacak bir ek yapılacak ki vatandaş nefes alabilir duruma gelsin.

Oysa önümüzdeki dönemde, en azından önümüzdeki birkaç yıl içinde maaş ve ücret artışlarının enflasyondan düşük tutulması öngörülmüyor mu?

Böyle olursa enflasyon düşünce refah artışı nasıl sağlanacak?

Sihirli cümle enflasyonun düşmesi mi, yoksa gelirlerin enflasyondan daha yüksek artması mı?

Şu görüş ileri sürülebilir:

“Biz enflasyonu düşürdükten ve fiyatlama davranışlarını düzelttikten sonra çalışana ve emekliye enflasyonun üstünde zam yaparız.”

Zihinlerden geçen bu mudur, bilemem.

Ama bir karar verelim! Enflasyonun düşmesi tek başına refah artışı sağlamaz. Pek olacak gibi değil ya, hadi oldu diyelim; yıllık enflasyon yüzde 5’e bile inse eğer gelirler yüzde 4 artıyorsa vatandaş enflasyona yenilmeye devam ediyor demektir.

Tüm yazılarını göster