Mum kibrite dedi ki; “Ben senden korkuyorum. Sen benim katilimsin.” Kibrit dedi ki; “Benden korkma. Benim alevim taşa, duvara, mozaiğe, fayansa tutulduğunda onlara zarar vermiyorum. Sen kendi içindeki fitilden kork! O seni yakıp yok ediyor. İçindeki o olumsuz kıvılcımdan kork asıl…”
Mum ile kibritin öyküsü bu kadar. Bize söylediği nedir diye düşündüm ve kimden korktuğumu sandığımı düşündüm. Anladım ki asıl korkmam gereken, bende bu korkuyu var eden “o olumsuz kıvılcım” olmalıydı. Eğer içimdeki fitili bulursam, kibritten korkum kalmaz, onu içimden söker atarım.
İçimizde yanan fitil: “Yarın daha da artacak”
O halde kendime sorum şu: “Ben enflasyondan korkuyor muyum?” Eğer korkum buysa asıl korkmam gereken hayali enflasyon canavarı mı yoksa benim asıl katilim, “fiyatların daha da artacağı” kaygısı mı? Bu açıdan bakınca, içimizde enflasyonu besleyen, bizi mum gibi eritenin bu kaygı olduğu aşikâr…
Oysa bize, “korkma” diyor Merkez Bankası; “Her şey kontrol altında…” Koca Merkez yalan söyleyecek değil ya… Zaten enflasyonu çözmek onun işi değil miydi? OVP “korkma” diyor; “2026’da tek hane.” İyi de korkum neden geçmiyor? Geçmiyor çünkü içimde yanan fitil; “Yarın daha da artacak” diyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP / Enflasyon mumuna dair…
Yalancının mumu ne kadar yanar?
Bilgeler; “yatsıya kadar” diyor ama hayatın pratiği, yarım asırdır “enflasyon düşecek” yalanının sürdüğünü gösterdi bize. Orta Vadeli Program “tek hane yakında” dese de %4,5 büyüme hedefiyle çelişiyor. Verilen sözleri, sarf edilen yalanları çabuk unutan bir halkımız varken, çok yatsı görürüz biz.
Peki, o halde biz kime inanacağız?
Kendimize… Zaten şu anda herkes cebinde kendi TÜİK’iyle dolaşıyor. Sektörüne, üretimine ve sosyal konumuna göre kendi enflasyon tahmini ile yol alıyor. Belli ki hükümetin enflasyonu düşürmek gibi bir gayreti yok ve sadece “tek hane” söylemiyle yetiniyor. Bu yüzden içindeki TÜİK’e inan daha iyi…
not/ Ne kadar kötü olursa olsun gerçek veriyi paylaş
Kayseriliye sormuşlar; “2 kere 2 kaç eder?” diye… Cevap vermiş; “Alırken mi satarken mi?” TÜİK’e sormuşlar; “Enflasyon kaç?” diye. Cevabını hep birlikte öğrendik; “Vergi zammını hesaplarken mi, memur-emekli maaş zammını hesaplarken mi?” Peki ya Ajda Pekkan’ın yaşı? TÜİK, 29 diyor J
Bir paragrafa sığdırdığım şakaların gerçek yanı da var. Zira TÜİK; devletin gelir kalemlerini güncellerken ENAG’a yakın rakamlar kullanırken, kamu bütçesinden gidecek olanları ise kendi resmi fakat gayriciddi endekslerinden hesaplıyor. Üstelik endeksinde neler olup bittiğini bizden saklayarak…
Verileri bulanık bir ekonomide en önemli sorun, geleceğe dair öngörü geliştirememektir. Şu anda ülkede yaşanan budur ve kamunun “temennileri” bize veri olarak sunuluyor. Piyasa da ister istemez hükümet sözcülerinin beyanlarını doğru kabul edemiyor, kafalar karışıyor, hesap kitap yapılamıyor.
Ekonomi tıkırında algısı oluşturabilmek için tüm rakamları eğip bükmenin kime ne yararı var ki? Halk inanmıyorsa, onlara “enflasyon düşüyor, ülke uçuyor” demenin faydası yok. Kamu kesimi dahi kendi ürettiği verilere güvenmediğinden “dış güçlerin” raporlarını ve üniversite araştırmalarını kullanıyor.
Önerim şudur; gerçeği, yalnız gerçeği… Ne kadar kötü olursa olsun gerçek veriyi paylaşın. Ekonomi hasta, bunu siz de kabul ediyorsunuz. O halde neden her şey güllük gülistanlık algısı peşindesiniz?