Pek çok ülke şu anda 40 yılın en yüksek seviyesinde olan enflasyonun etkileriyle mücadele ediyor. Temel olarak, mal veya hizmetlerde kıtlık olduğunda ve/veya büyük bir talep olduğunda fiyatlar yükselir. Enflasyonu kısaca, sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesi olarak tarif edebiliriz. Enflasyonu kaynağına göre tasnif edersek, genellikle para arzının artmasının tüketimi artırması sonucu ortaya çıkan “talep enflasyonu” durumunda, ekonomideki toplam arzın toplam talebi karşılayamaması sonucu fiyatlar yükselir. Öte yandan enflasyonu sadece talep değil, aynı zamanda arz da etkiler. Üretimde kullanılan her türlü girdinin maliyetinin artması sonucunda fiyatların artışa geçmesi “maliyet enflasyonu” dediğimiz durumu yaratır. Enflasyona dair “beklentiler” de enflasyonu müspet veya menfi olarak etkileyen önemli bir unsurdur. Beklentiler enflasyonun artmayacağı yönünde ise talep ve maliyet enflasyonu artışı yavaşlar, aksine bir beklenti var ise tüketici davranışı buna göre etkilenir ve enflasyon artar. Enflasyon, farklı kalemleri içeren çeşitli göstergelere sahiptir. Para politikasının etkisinin sınırlı olduğu, kontrol dışı olarak tanımlanan gıda ve enerji gibi kalemlerin dışarıda bırakıldığı mal ve hizmetlerdeki fiyat artış hızına da çekirdek enflasyon adı verilir.
Uzun yıllar kronik enflasyon ile mücadele etmiş ve bir dönem bu başarıdan galip ayrılmışken covid pandemisi ve dünyanın genel gidişatındaki gelişmeler küresel bir enflasyonist ortam yarattı. Doğal olarak biz de bundan nasibimizi aldık. Hem girişimcinin hem de hane halkının öncelikli gündemlerinden birisi enflasyon. Bu konuda dikkatimi çeken üç kavramı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Bunlar, yazımın başlığını da oluşturan “shrinkflation” “greedflation” ve “skimpflation”.
İngilizce’de shirnk kelimesi, küçültmek, büzmek, daraltmak gibi anlamlar taşıyor. Tarihçi Brian Domitroviç tarafından yüksek enflasyondan mustaripken aynı zamanda küçülen bir ekonomiye atıfta bulunmak için kullanılan “shrinkflasyon” teriminin bugünkü anlamı ile ilk kullanımı ekonomist Pippa Malmgren’e atfediliyor. “Shrinkflasyon”, fiyat aynı kalırken bir ürünün miktarında veya kalitesinde bir azalma anlamına geliyor. Bu tür bir uygulamaya artan üretim maliyetleri ve yoğun rekabetin sebep olduğunu söyleyebiliriz. Shrinkflasyonu somut olarak örnekleyecek olursak, faraza bir gofretin veya içeceğin fiyatı ve ambalajı değişmiyor, içindeki ürünün ağırlığı veya hacmi azaltılıyor. Buna, ürünün arz ediliş şekli marifetiyle fiyatları fiilen yükseltmeden zımni olarak yükseltmek de diyebiliriz. Bu şekilde tüketicide fiyatın değişmediği algısı yaratılırken aslında zamlı bir ürün satın alınmış oluyor. Değişmeyen bir fiyat algısı yaratmak tüketicilerin daha yüksek birim fiyat konusunda uyarılmadığı durumda tüketicilerin bilinçli satın alma seçimleri yapma hakkını elinden alıyor. Araştırmalar tüketicilerin paket boyutlarındaki azalmadan çok fiyatlardaki artışlardan dolayı bir ürünü satın almak veya almamak konusunda tercih yaptıklarını ortaya koyuyor. Bu noktada tedarikçi ve perakendecilerin tüketici hakları açısından açık bir iletişim yapması bekleniyor.
“Greed” kelimesi, İngilizcede “açgözlülük, hırs” gibi anlamlarda kullanılıyor. “Greedflation” terimi ise, şirketlerin enflasyonist ortamdan yararlanarak üretim maliyetlerinin fiyat artışlarını haklı gösterecek seviyede artmadığı bir durumda kar marjlarını artırmak için uyguladıkları fiyat artışını ifade ediyor. Bu tarz bir yaklaşım, girişimcileri kârlarını artırmaya motive eden fırsatçılık/açgözlülük ile ekonomik zayıflık zamanlarını fırsat bilerek fiyatları artırmaya yöneltiyor.
Bu konuların konuşulduğu mahfillerde geçen başka kavram da "skimpflasyon" kelimesi. Kelime, "kısmak, eksik vermek" ve "enflasyon" olmak üzere iki İngilizce terimin birleşimi. Skimpflation, şirketlerin maliyetleri düşürmek için ürünlerinin kalitesini kasıtlı olarak düşürdüğü bir durumu tanımlıyor. Temel olarak, skimpflasyon, ilgili ürünün bileşenlerinin daha düşük kaliteli olanlarla değiştirildiği veya kalite kontrollerinin azaltıldığı durumlarda gerçekleşiyor. Bu durumda ürün fiyatları genellikle aynı kalıyor ve hatta artabiliyor ama kalitesi azalıyor. Bir başka deyişle skimpflation, şirketlerin ürün veya hizmet kalitesinde "eksiklik" yaşaması. Skimpflation, ekonomideki artan fiyatlar ve maliyetlerin tüketiciler için daha düşük yaşam standartlarına yol açması nedeniyle enflasyonla ilişkilendiriliyor. Fiyatlar doğrudan artmasa da daha önce aldığınız hizmetin aynısını almak için fiilen daha fazla harcama yapmanızın gerekmesi enflasyonist bir etki yaratıyor.
Neticede enflasyon rakamları, ekonomiyi değerlendirmek için aylık olarak toplanan ve yayınlanan ekonomik göstergeler. Ancak enflasyon rakamlardan daha fazlasını ifade ediyor zira tüketiciler ve işletmeler enflasyon gerçeğiyle uğraşırken ciddi kararlarla karşı karşıya kalıyorlar. Tüketiciler temel ihtiyaçları için daha fazla, temel olmayanlar için daha az harcamayı tercih etmek zorunda kalabilir. İşletmeler, artan maliyetleri karşılamak ve kârlı kalabilmek için shrinkflation veya skimpflation stratejilerini kullanabilir. Shrinkflation ve skimpflasyon belki enflasyonun getirdiği bir reaksiyon, bir strateji olarak değerlendirilebilir ancak greedflation kesinlikle meşru bir yöntem değildir.