Enflasyona da zam geldi

Zafer ÖZCİVAN - Ekonomist-Yazar 

T.C. Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan yaptığı basın toplantısında çok doğru bir açıklama yaptı. %24 olan yılsonu hedefini %58 olarak açıkladı. Bu açıklamanın en büyük özelliği şimdiye kadar yapılan açıklamalardan farklı olarak bundan sonra enflasyonun artacağını, kemer sıkma politikasının devam edeceğini ifade etmesiydi. Yılsonu enflasyon hedefi %24 den %58’e çıkması hayat pahalılığının yaklaşık üç katına çıkacağı, alım gücünün üçte bire düşeceği, geçim sıkıntısının iyice artacağı gibi ekonomik sıkıntıların devam edeceği anlamına gelmektedir.

Zam zam zam. Akşam zam, sabah zam. Benzine zam, mazota zam, ekmeğe zam, vergi ve harçlara zam. Zaten akaryakıta zam geldiğinde tüm sanayi ürünlerine zam olacak demektir. Yeter artık bıktık bu zamlardan. Dayanma gücümüz kalmadı.

Merkez Bankası’nın enflasyon tahmini tabii ki TÜİK verilerine dayanmaktadır. Ancak TÜİK verileri halk tarafından inandırıcılığını kaybetmiş durumdadır. Vatandaşın yaşadığı enflasyon oranı en az TÜİK rakamlarının iki katıdır. Nitekim haziran ayında TÜİK tarafından %39,2 olan yıllık enflasyon oranı ENAG a göre %108 olarak açıklanmıştı. Dolayısıyla %58 olan yılsonu enflasyon tahmini gerçekleşirse başarı anlamına gelecektir.

Toplantıda Başkan Erkan’dan satırbaşlarına göz atalım;

● Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek için parasal sıkılaştırma sürecine başladık.

● Enflasyon kısa vadede geçici bir yükseliş gösterecek.

● Seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almaya devam edeceğiz.

Yukarıdaki cümlelerden anlıyoruz ki; enflasyonu düşürmek için parasal sıkılaştırma devam edecek ve ödün verilmeyecek. Parasal sıkılaştırma, piyasadan parayı çekerek veya kontrollü şekilde kullanımına izin vererek talep enflasyonunu düşürmek anlamındadır. Yani ürüne olan talep azalınca arz ve talep kanununa göre fiyat düşecektir. Başka bir ifade ile zaten kısıtlı ve zor olan kredi kullanımı daha da kısıtlanacak, sanayi üretimi zorlaşacak, üretim zorlaşınca mala olan talep azalacak ve enflasyon düşecek. Burada en önemli konu kredilerin iyice kısıtlanması ile birlikte sanayi üretimin azalacağı endişesidir. Üretim odaklı büyüme her zaman geçerli olduğuna göre kaynakların eksilmesi enflasyonun yüksek seyredeceği tezini doğrulamaktadır. Yapılan tahminde 2023 enflasyonunun %58, 2024 enflasyonunun %33, 2025 enflasyonunun ise %25 olacağı yönündedir. Önümüzdeki üç yıllık süreçte yüksek enflasyonla yaşamaya devam edeceğiz, tabii ki dayanacak halimiz kalırsa.

Kredi kullanım oranlarının ve kullanım kurallarının seçici ve miktarsal sıkılaştırmadan bahsediliyor. Yani isteyene istediği kredi verilmeyecek, kaynakların doğru kullanımı, amacına uygun kullanımı denetim altına alınarak bir takım yanlış uygulamalara izin verilmeyecek. Son derece doğru ve geç kalınmış bir karardır. Çünkü yüksek enflasyona girdiğimiz ve döviz kurlarının yüksek seyrettiği yaklaşık üç yıldan bu yana TL kredisi alıp dövize çevirerek haksız kazanç sağlayanların önüne geçilmiş olacak. Ümit ederim ki bu süreçte ithal ikame ürünler için kredi muslukları açılır ve yurt dışına paramız gitmez, üretim maliyetlerinin yükselmesini önleyerek enflasyonun artmasının da engellemiş oluruz.

Toplantıda bahsi geçen konularla devam edelim;

● Enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmeyi 2024'ün ikinci çeyreğinde hissedeceğiz.

● 2025 yılı sonrasını ise istikrar döneminin başlangıcı olarak görüyoruz. Bu dönemde enflasyondaki gerileme hızlanırken, öngörülebilirlik artacaktır.

● Kalıcı olarak gerileyen enflasyona, yatırımlar ve nitelikli büyüme eşlik edecektir.

● Enflasyondaki gerilemede döviz kurundaki istikrar ve gerileyen küresel emtia fiyatları etkili olmuştur. Geniş kapsamlı gösterge seti haziran ayında enflasyonun ana eğiliminde güçlenmeye işaret etmiştir.

● Göstergeler tüketimde ivmelenmeye işaret etmiştir. Toplam arz ise daha ılımlı seyretmektedir.

● Toplam talep koşulları enflasyonist düzeyde seyretmektedir. Talebin arzdan daha hızlı gelişmesi enflasyon üzerinde risk oluşturmaktadır. Çıktı açığının kapanması dezenflasyonun önemli bir süreci olacak.

● Seçici kredi adımlarımızın iç talebi dengeleyeceğini öngörüyoruz.

● Yılın ikinci yarısında cari işlemler dengesinde belirgin bir iyileşmeyi öngörmekteyiz.

Enflasyonda iyileşme emarelerini en az 2024 ün ikinci çeyreğinde görmeye başlayacağız. Fiyat istikrarı, enflasyonda durağanlaşma 2025 yılını bulacak gibi gözüküyor. Bu dönemde yatırımlara öncelik verileceği için üretim artışı sağlanacak, işsizlik azalacak, ihracat çoğalacak, ülkeye döviz girdisi sağlanacaktır. Anlaşılıyor ki döviz kurlarının yükselmesi konusunda bir önlem alınması söz konusu değil ve kurlar kendi dengesinde gidecek gibi gözüküyor. Zaten enflasyonun TÜİK’e göre %40 olduğu bir ortamda politika faizlerinin %17,5 olması dövize olan talebi düşürmeyeceği için tasarruf sahipleri ve yatırımcılar enflasyondan korunabilmek için dövize yöneleceklerdir. Günümüzde reel faiz-%22,5 tur, yani TL de kalan tasarrufçu %22,5 zarar edecektir. Dolayısıyla politika faizi enflasyon oranının üzerine çıkmalıdır ki tasarruflar TL de değerlendirilsin. Aksi halde dolarizasyonu önlemek mümkün değildir.

Enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda ürüne olan talep fazlalığı nedeniyle fiyatlar doğal olarak artacaktır. Diğer taraftan döviz kurlarının yükselmesi de enflasyona olumsuz etki yaratmaktadır. Bu maliyetlere ücret artışlarını da eklediğimizde enflasyonun yüksek seyredeceği kesindir.

Önümüzdeki en az üç yıllık süreçte zor bir dönem olacağı kesindir. Bu süreç zarfında en az oranda zam yapılan emekliler ne yapacak, yükselen fiyatlar karşısında nasıl geçinecek koca bir soru işareti olacaktır. Memur maaşı en düşük 22 bin TL asgari ücretin 11 bin 402 TL olduğu bir dönemde en az emekli maaşının 7 bin 500 TL olması hesap ve mantığa uygun değildir ve acilen düzeltilmesi gerekir. 8 bin 700 TL memurlara yapılan seyyanen zammın emeklilere de uygulanması ve her ay TÜİK in verdiği enflasyon oranları baz alınarak güncellenmesi gerekir. Aksi halde emekliler geçim sıkıntısından kurtulamaz, alım gücü sürekli düşer, hayat pahalılığı artmaya devam eder. Enflasyon özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşların hepsi için geçerli olduğu bir gerçek olduğuna göre en düşük zam neden emeklilere yapılır anlamak mümkün değildir. Sadece bu dönem değil her dönem böyle olmuştur ve emeklilere sanki başka ülkenin vatandaşıymış gibi işlem yapılmaktadır. Bu süreç böyle devam etmemelidir.

Bugüne kadar merkez bankası enflasyon tahminleri çoğunlukla tutmamıştır ve umarız bu defa hedefe ulaşılır. Aşağıda son 20 yılın merkez bankası enflasyon tahminlerini ve gerçekleşen enflasyonu görebilirsiniz.

Tüm yazılarını göster