Enflasyona bakın enflasyona!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Enflasyonda ağaçlara bakmaktan ormanı göremiyoruz. Geçmişi çok çabuk unutuyor ve yalnızca son yıla, bilemediniz son iki yıla odaklanıyoruz. Böyle olması siyasetçinin işine geliyor tabii ki...

“Ne kadar enflasyon bekliyorduk, bakın o oranın da altında kaldık, bundan iyisi can sağlığı” diyor ve işin içinden sıyrılıyoruz.

2019 bu konuda çok tipik bir örnek. Başlangıçta yılı yüzde 15.9 ile kapatacağımızı tahmin ettik, (hedef değil tahmin) sonra bu tahmini yüzde 12’ye çektik, gerçekleşme yüzde 11.84’te kalınca da tabii ki çok mutlu olduk. Oysa Türkiye’nin enflasyon hedefi yüzde 5’tir, bunu zaten çoktan unuttuk.

Enflasyonun herhangi bir yıl tahmin edilenden düşük gerçekleşmesi vatandaşın refaha kavuştuğunu göstermiyor. Kaldı ki yıllık enflasyonu aydan aya olan hesaplamayla değil, yıllık ortalama hesaplamayla ölçmek gerektiğini de hep vurguluyoruz. Bu açıdan bakınca 2019’un enflasyonu zaten yüzde 15.18.

On yıla bakınca...

Enflasyonda yalnızca 2019’a bakmakla yetinmeyelim istedik bugün. Daha geniş bir açıdan son on yılın gerçekleşmesine kuşbakışı bakmayı tercih ettik.

Ayrıca, bazı mal ve hizmetlerin fiyatındaki on yıllık artışları da örnek olarak verdik. Tüm mal ve hizmetlerde böylesine uzun dönemler için fiyat karşılaştırması yapılamadığını da belirtelim. Tanım değişikliğine gidilmesi bu tür karşılaştırmaları mümkün olmaktan çıkarıyor. Örneğin cep telefonu görüşme ücretinde bir dönem dakika dikkate alınarak fiyat derleniyorken daha sonra paket üstünden fiyat toplanmaya başlanmışsa bu veriler karşılaştırılamıyor.

Ağaca bakmakla yetiniyoruz

Yani içinde bulunduğumuz döneme... Girişte de belirttik ya, geçmişi çabuk unutuyoruz, pek hesap da yapmıyoruz.

Bir yıla bakıyoruz; çalışanlar olarak maaş ve ücretlerin enflasyon kadar ya da ona yakın düzeyde artırıldığını görüp “Hiç yoktan iyidir” diyoruz.

Esnaf, sanatkar, KOBİ olarak fiyatları enflasyon kadar artırdığımızda işlerimizi yürüteceğimizi ve sorun yaşamayacağımızı varsayıyoruz.

★ ★ ★

Son on yılın verilerini çıkardık.

Zamlara bakın zamlara, ne oranlar söz konusu olmuş!

Masa fiyatı yüzde 1.001, sandalye fiyatı yüzde 758 artmış, cep telefonuna yüzde 818 zam gelmiş; köprüden geçmek on yıl öncesine, yani aralık 2009’a göre tam yüzde 687 daha pahalı artık...

Sağlık harcamalarındaki artışlara ne demeli... Ultrasona yüzde 633, röntgene yüzde 511, normal doğuma yüzde 503, diş dolgusuna yüzde 493, laboratuvar tahliline yüzde 492, diş çekimine yüzde 428, MR için de yüzde 414 daha fazla ödeme yapıyoruz.

Bütün bunlardan dolayı efkarlanıp rakı içmek isteseniz, o ayrı bir efkar kaynağı olmuş, yüzde 430 zam gelmiş. Rakıya bu kadar zam yapınca, zamdan beter bir durum çıkmış karşımıza... Merdiven altı kaçak üretim, kör olan, yaşamını yitiren insanlar...

Gıda maddelerindeki on yıllık enflasyon yüzde 167

2009 yılının ortalama endeksiyle 2019’un ortalama endeksini kıyaslamak suretiyle fiyatların on yılda gruplar bazında nasıl değişim gösterdiğine de bakalım istedik. İki grubun, gıda ve alkolsüz içecekler ile alkollü içecekler ve tütünün detayına indik, diğer grupları özet olarak aktardık.

Bu on yıllık dönemde TÜFE’deki genel artış yüzde 134 düzeyinde. Vatandaşın açıklanan bu oranı niye inandırıcı bulmadığının yanıtı da tabloda...

Genel artışın yüzde 134 olduğu son on yılda gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 164, bu grubun alt kalemi olan gıdada ise yüzde 167 artış gerçekleşti. Zorunlu tercihtir; gelir düştükçe gıdaya daha çok pay ayırmak gerekir. Bu da doğal olarak yüzde 134’e olan inandırıcılığı azaltan bir etken.

Vatandaş, sorulsa değil on yılda, son bir yılda bile yüzde 100 enflasyon yaşadığını söyleyecektir. Bir-iki ürünü dikkate alarak böyle bir genellemeye gitmek elbette doğru değildir.

Alkollü içeceklerdeki on yıllık artış yüzde 315’i bulmuş durumda. Diğer bölümde rakı fiyatında on yılda ortaya çıkan artışı aktarmıştık. Birada da yüzde 305’lik bir fiyat artışı dikkati çekiyor.

TÜFE’yi oluşturan diğer gruplar içinde en yüksek artışlar yüzde 172 ile otel ve lokantalarda ve yüzde 188 ile çeşitli mal ve hizmetler grubunda görüldü.

En düşük artışın ise yüzde 33 ile haberleşmede yaşandığı dikkati çekiyor.

Tüm yazılarını göster