Sorunun ve çözümün farkında olan Merkez Bankası’nın 2.5 puanlık artış kararı doğru yönde atılmış bir adımdır ancak yeterince güçlü değildir. Görünen o ki, yönetim katında da bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamayı kabullenmişiz.
Çok yakında şirketlerimiz 2024 bütçe ve iş planlarını yapmaya başlayacaklar. Ve bu planlara şekil verecek temel varsayımlardan biri enflasyonun yüksek kalmaya devam edeceği olacak. Oysa bu sürece enflasyonist bekleyişler kırılmaya başlamış ve enflasyonun düşeceği beklentisi güçlenmiş olarak girilebilirdi. Fakat görünen o ki; Türkiye bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamaya devam edecek; hesaplar buna göre yapılacak.
Merkez Bankası Temmuz ayı Piyasa Katılımcıları Anketi'nde bir önceki ankette yüzde 38.5 olan 2023 tüketici enflasyonu beklentisi yüzde 43,82 oldu. 12 ay sonrası için beklenti ise yüzde 33.21.
Enflasyona ilişkin olumsuz beklenti sadece içeride değil dışarıda da güçleniyor. Mesela geçen hafta S&P Global Kıdemli Direktörü Frank Gill Bloomberg HT’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’de enflasyonda kısa vadede aşağı yönlü hareket beklemediklerini söylemiş. Gill’e göre 2023’te enflasyon yüzde 40 civarında kalacak, dezenflasyon süreci ise ancak 2024-2025’te başlayacak.
Merkez Bankasının resmettiği enflasyon görünümü de çok parlak değil. Beklentiler bozuluyor, enflasyon hedefin çok üzerinde seyrediyor, enflasyonun ana eğiliminde yükseliş sürüyor. Bir süre daha yüksek enflasyonla yaşayacağımızı düşündüren ana neden de bu olumsuz tablo ve bu tabloya verilen zayıf yanıt.
Merkez Bankası’nın geçen hafta perşembe günü yaptığı bir sayfalık açıklamada sorun ortaya konulmuş; enflasyona yol açan nedenler sıralanmış; olumlu etki yapacak faktörler belirtilmiş ve ne yapılacağı söylenmiş.
SORUN: Türkiye’de enflasyonun ana eğiliminde yükseliş sürüyor.
ENFLASYONA YOL AÇAN NEDENLER: Yurtiçi talepteki güçlü seyir, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile hizmet enflasyonundaki katılık bu gelişmede belirleyici oluyor. Bunlara ek olarak vergi düzenlemeleri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmada ilave olumsuz etki yapacak.
ENFLASYONA OLUMU ETKİ YAPACAK FAKTÖR: Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde artış ve turizm etkisiyle cari açığın daralacak olması fiyat istikrarına güçlü katkı yapacak.
NE YAPILACAK?: Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadeli yüzde 5 hedefine yaklaştıracak koşulları sağlayacak şekilde belirlenecek. Görünüm iyileşinceye kadar parasal sıkılaşma sürecek. Gerektiği zamanda ve ölçüde güçlendirilecek.
Bunlar doğru tespitler. Tedavi için ne yapılması gerektiği de ortaya doğru bir şekilde konulmuş. teşhisler. Yani teşhis doğru, tedavi planı doğru. Ama yazılan reçetede sorun var.
Para Politikası Kurulu açıklamasında küresel enflasyonun halen hem hedeflerin hem de uzun dönemli ortalamaların üzerinde seyrettiğine dikkat çekilerek bu nedenle birçok ülkede parasal sıkılaştırma sürecinin devam ettiğine dikkat çekiliyor.
Türkiye de başından beri bu ülkelerle aynı sepetteydi. Bizde de enflasyon hem hedeflerin hem de uzun dönemli ortalamaların çok üzerindeydi. Hatta diğer ülkelerden çok daha kötü durumdaydık. Ama onlar parasal sıkılaştırmaya başladıklarında biz hala gevşeme aşamasındaydık. Şimdi onlar bir yıldan uzun bir zaman önce başladıkları sıkılaştırmayı sürdürürken biz daha yeni başladık. Yani diğer ekonomilerden enflasyonun hem düzeyi hem de verilen reaksiyonda olumsuz ayrıştık ve koptuk. Ne ihracat yaparken fiyat tutturabiliyoruz ne de maliyetleri kontrol edebiliyoruz. Geç kalmanın faturasını ödüyoruz. Bu nedenle bizim “sıkılaştırmayı sürdüren diğer ülkelere” göre daha sert reaksiyon göstermemiz gerekirdi ama “çok ölçülü” gidiyoruz.
Özetle; sorunun ve çözümün farkında olan Merkez Bankası’nın 2.5 puanlık artış kararı doğru yönde atılmış bir adımdır ancak yeterince güçlü değildir. Görünen o ki, yönetim katında da bir süre daha yüksek enflasyonla yaşamayı kabullenmişiz.