Selçuk Turgay AZAK
Vergi Müfettişi – Ekonomist
Enflasyon, belirli bir mal ya da hizmet grubunun ortalama fiyat seviyesindeki artışı ölçen bir makro ekonomik endekstir. Enflasyonun olduğu bir ekonomide belli bir parayla alınan mal ve hizmet miktarı giderek azalır. Böyle bir ekonomik konjonktürde toplumdaki kesimler enflasyon karşısında kendilerini koruma altına almak isterler.
Makro ekonomide kavramlar ve değişkenler arasında onlarca nedensellik ilişkileri kurulur. Ancak somut bir değişken olmayıp, ekonomide süreci ve davranışları etkileyen en önemli unsurların başında güven ve istikrar kavramları gelmektedir. Şu anda küresel ekonominin en önemli gündemi olan enflasyon, küresel ekonomiye olan güveni azaltmakta ve küresel piyasaların istikrarı üzerinde bir tehdit oluşturmaktadır.
Enflasyonun yüksek olduğu ve süreklilik kazandığı ekonomilerde üreticiler ve tüketiciler hiç enflasyonun düşmeyeceğini düşünmek suretiyle iktisadi davranışlarını ona göre belirler. Bu davranışlar maalesef enflasyonun canlı kalmasına sebep olur ki bu durum iktisadi davranışları daha da bozabilir. Bu yazımızda enflasyonist dönemlerde üretici ve davranışları üzerinde durup, enflasyon üzerine etkileri hususuna değineceğiz.
Tüketiciler sabit gelirleri ile harcama planlaması yaparken tercihlerini belli bir sıraya koyarlar ve tüketim harcamalarını bu şekilde gerçekleştirip harcanabilir gelirlerinin bir kısmını tasarruf etmeye çalışırlar. Ancak enflasyonist dönemlerde bireyler biraz sonra ifade edeceğimiz şekilde davranmak suretiyle hem talebi ısındırıp daha fazla enflasyona sebep olurlar, hem de tasarruflarını azaltarak ekonominin kaynak birikiminin yavaşlamasına neden olurlar.
Enflasyonist dönemlerde tüketiciler;
1-) Alacakları üründen ihtiyaçlarından daha fazla miktarda alırlar. Örneğin evdeki TV uzaktan kumandası için pil almak için mağazaya giren kişi, nasıl olsa ihtiyaç olur düşüncesi ile iki kalem pil yerine altı tane kalem pil alabilir.
2-) Gelecekte almayı düşündüğü mal ve hizmetleri ihtiyacı olmadan alabilirler. Örneğin evdeki çamaşır makinesini gelecek yıl değiştirmeyi düşünen kişi, satın alma işlemini bugünden yapmaya çalışır.
Yukarıdaki hususlar göz önünde bulundurulduğunda kişilerin kendilerini kısa süreli de olsa fiyat artışlarından koruma amacı taşıyan söz konusu adımlar tüketici davranışlarının bozulmasına sebep olur. Mevzubahis davranışlar ise talebin aşırı artması suretiyle talebin ısınmasına yol açar.
Üretici tarafına gelecek olursak… Üreticiler sahip oldukları kaynaklar ile üretim ve kar maksimizasyonunu sağlamaya çalışırlar. Bu minvalde enflasyonist dönemlerde maliyet konusunda panik yapan üreticiler kazanç kaygısı ile sattıkları mallar için ardı ardına fiyat artışları kararı alabilirler. Örneğin döviz kuru ve asgari ücret yani maliyet değişmemesine rağmen üreticiler sattıkları malın yerine yenisini aynı alış bedeliyle koyamama düşüncesi ile fiyat artışlarına gidebilir. Bu durumda da üretici davranışları bozulmuş olur.
Sonuç olarak bu yazımızda enflasyonun canlı kalmasının makro ekonomik performansa bağlı olmayan kısmı üzerinde durmaya çalıştık. Nihayetinde iktisat sayısal olduğu kadar sosyal bir disiplindir de. Çünkü konusu insandır ve insanın davranışlarını yönlendiren unsurlar da duygu ve düşünceleridir. Dolayısıyla makro ekonomi ve makro ekonominin temsil ettiği kavramları analiz edip yorumlarken iktisadın sosyal tarafını da göz önünde bulundurmak gerekir.