Hafta başında temmuz ayı enflasyon verileri açıklandı. Temmuz ayında devreye giren zamlar nedeniyle bu ay enflasyonun yüksek çıkması bekleniyordu, nitekim de öyle oldu. Beklentiler yüzde 3,45 civarındayken, gerçekleşme bunun biraz altında, yüzde 3,23 geldi. MB Fiyat Gelişmeleri Raporu’na göre aylık fiyat artışında maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının etkisi belirgin olmuş. Özellikle enerji grubu fiyat artışlarının mesken elektrik tarifelerinde yapılan artış ile akaryakıt ve tüp gazdaki otomatik vergi düzenlemeleri nedeniyle yüksek çıkmış olduğuna vurgu yapılmış. Nitekim, bu ay bu gruptaki artış yüzde 10 gibi çok yüksek bir oranda gerçekleşmiş bulunuyor.
Altta yatan enflasyon dinamiklerine baktığımızda bu ay çekirdek enflasyon göstergelerinden “B” ve “C” endekslerinin sırasıyla yüzde 2,47 ve yüzde 2,45 ile TÜFE artışının altında kaldığı görülüyor. Ancak bu endekslere enerji fiyatları dahil edilmediği için çıkan sonuç normal. Yoksa bu değerlere kendi içinde bakıldığı zaman çok düşük olduklarını ve enflasyonla savaşımda çok pozitif bir yöne işaret ettiklerini şimdilik söyleyemeyiz. Genel gidişata baktığımızda da, sene sonunda yüzde 44’ün altında bir enflasyon değerine ulaşılması çok zor gözüküyor. Bugün yayınlanacak olan senenin 3. Enflasyon Raporu’nda bununla ilgili nasıl bir revizyon yapılacak göreceğiz. (Önceki raporda sene sonu için 34-42 aralığı öngörülmüştü.)
TÜİK rakamlarının hesaplanmasına ilişkin görüşler yayınlanan rakamların güvenilirliğini de ister istemez sorgulattırmakta. Bu nedenle dün TÜİK bir açıklama yapmak durumunda kaldı. Açıklamada “bu tür manipülasyonlara mahal verilmemesi adına dünyanın önde gelen ülkelerinin hiçbirinde madde düzeyinde tüm fiyatlar hesaplanmamakta ve yayımlanmamaktadır” denilmekte. İyi de dünyanın önde gelen ülkelerinde bu kadar yüksek enflasyon yok, ve rakamlar da bu ölçüde sorgulanmıyor ki. Ayrıca tam da “bu tür manipülasyonlara mahal vermemek adına bunların yayınlanması” gerekmez mi?
Şahsen Haziran 2023 sonrasında TÜİK’in enflasyon hesaplamalarında çok fazla bir yanlışlık veya çarpıklık olduğunu düşünmüyorum. Ancak 2022 Nisan – 2023 Mayıs arasındaki dönem ile ilgili aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Eğer TÜİK rakamlar konusunda güvenilirliğini artırmak istiyorsa, kendi içinde bu konuyla ilgili bir soruşturma açmalı ve gerekiyorsa (ki gerekiyor) fiyat ve enflasyon verilerini güncellemelidir. (Pek çok kişi “geçmiş zaman önemli değil, bundan sonrasına bakalım” diyebilir ancak kazın ayağı pek öyle değil. Başta Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi olmak üzere pek çok verinin sağlıklı üretilebilmesi için geçmişe dönük gerçek rakamlara ihtiyaç var.)
Benim pek çok kişi gibi TÜİK rakamları ile kıyaslama yaptığım veri İTO İstanbul Geçinme Endeksi. Bu endeks ile TÜFE arasındaki aylık fiyat artış farklarının ortalaması 2016 başından 2022 yılının mart ayına kadar sadece yüzde 0,02 olmuş. Diğer bir ifadeyle (beklendiği gibi) iki endeks neredeyse tam bir paralellik sergilemiş. Ancak bu fark 2022 Nisan – 2023 Mayıs ayları arasında yüzde 1,32’ye çıkmış (tabii ki İTO lehine). Ay bazında 2 endeks arasında farklılıklar görülmesi normal. Bu bazen piyasadan fiyatların alım tarihindeki farklılıklardan da kaynaklanmakta. Nitekim TÜFE-İTO endeksleri arasında bir ay biri yüksek çıkınca, diğer ay diğerinin yüksek çıkması rastlanılan bir olgu. Ancak bu farkın 14 ay boyunca sürmesi istatistiki olarak imkansız.
Peki Mayıs 2023’den sonra 2 endeks arasındaki ilişki nasıl bir gelişme gösteriyor? Burası da ilginç. Haziran 2023 – Mart 2024 arasında aradaki fark (gene İTO’nun lehine olmak üzere) yüzde 0,20’ye kadar gerilemiş. Son 4 ayda ise fark gene yüzde 1,17’e kadar çıkmış durumda! Ancak 4 aylık bir gözlem periyotunun çok kısa olduğunu ve bundan bir sonuç çıkarmanın doğru olmadığını da ilave etmeliyim.
“Bu ayki enflasyon sonucu MB politikasını nasıl etkiler?” diye sorduğumuzda ise söyleyebileceğimiz “henüz fiyat artışlarında beklenen durulmanın kesinlikle görülmediği ve sıkı duruşun en erken Aralık ayına kadar sürdürülmesi gerektiği” olur.