Dert bir değil ki… Bir yanda tırmanan enflasyon diğer yanda onu zirvede bekleyen faiz… Üstelik kredi genişlemesiyle başlayan büyüme, işsizliğe çare olmaz ve enflasyon ile maliyetler artarken… Faizin düşmesini hepimiz isteriz de dolarizasyon tehdidi, ensemizde boza pişiriyor.
Peki; iddia edildiği gibi Ağustos’tan itibaren düşer mi? Aslında bu müjdeler (!) o kadar kullanıldı ve öylesine çok hayal kırıklığı yaşadık ki buna inanma imkânı kalmadı. Zira daha önce Nisan’da zirve yapar dendi; olmadı. Sonra Haziran şimdi de Ağustos…
Piyasanın beklentisi, Ekim ve Kasım aylarında gerilemenin başlaması… Bu beklentinin mantığı da var üstelik; baz etkisiyle gerileme yaşanabilecek. Merkez Bankası bu fırsatı değerlendirip faizi indirmeyi deneyebilir. Zaten Cumhurbaşkanı’nın talimatı da var.
Fakat sorun şu ki enflasyon ile faiz başa baş düzeyde iken para dövize kayabilir. Daha önce de bunu yaşamış, vaktinde önce faiz indirimi yüzünden önce 6’lar sonra 7’ler ve daha sonra da 8’ler aşılmış, dolar 9’a merdiven dayamıştı. Çarşıya pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım yine…
BÜYÜME TAHMİNLERİ NE DURUMDA?
IMF, Türkiye ekonomisi için 2021’de %5,8 büyüme bekliyor. Morgan Stanley 2021’in tamamı için büyümenin %4,8 olmasını bekliyor. Goldman Sachs’ın beklentisi; %3,5. Amerikalı yatırım bankası JP Morgan; %6,8 diyor. Kısacası her kurum büyümemiz için ayrı telden çalıyor…
İKİ SORU İKİ CEVAP
Türkiye’nin büyüme oranlarına ilişkin rakamlar arasında neden farklılıklar var?
Çünkü baz senaryolar farklı. Kullanılan veri setleri farklı. TÜİK’in rakamlarına bakış farklı. Tahmin ile temenniyi karıştırmıyorlar. Ekonomik parametreleri etkileyen çok fazla değişkenler var. Bizim büyüme tahminlerimiz ise daha fazla dalgalı… Muhalefet küçümsemekten iktidar abartmaktan yana olunca herkesin büyüme tahmin rakamı değişiveriyor.
Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 7’nin üzerinde bir büyümeyi nasıl yakalar?
Daha önce bu büyümeyi kredi genişlemesi ile sağladık. Ekonominin açılmasıyla birlikte büyümenin ivmesi devam edebilir. Özellikle sanayi kesiminde müthiş bir dinamizm var. Makine sektörü gibi alanlarda ivmelenmeye tanık oluyoruz. Ancak hızın bir maliyeti var ve buna enflasyon diyoruz.
YÜKSEK BÜYÜMEYİ SÜRDÜREBİLİR MİYİZ?
Kredi genişlemesiyle başlayan, ekonominin açılmasıyla ivmelenen büyüme, %7’leri aşabilir. Hatta çift haneli büyüme dahi görebiliriz. Burada sorun, yüksek büyümenin ne kadar devam edeceğidir.
İki sorun var; 1-Yüksek büyüme enflasyona ne kadar ilave yük getirecek? 2-Acaba kaç çeyrek sürecek? Biliyoruz ki zaten enflasyon ithal eden ülkemiz, büyüme hızından da ilave alabilir. Kaldı ki en az 5-6 çeyrek sürmeli ki istihdama yansısın ve işsizlik gerilemeye başlasın.
Büyümek; yükselmektir. Ekonomideki üretimin çoğalması, refahın artması, işsizliğin azalması, enflasyonun düşmesi, gelişmişlik kulvarında ilerlemek, paramızın değerinin diğer ülkeler nazarında yükselmesidir. Bunlar gerçekleşmiyorsa büyümeden bahsedilemez, rakamlar üzerinden şişme ile sınırlı kalır.