Ali Çiçekli
Deloitte Türkiye Denetim Hizmetleri Lideri
Enflasyon, fiyatların zaman içinde artması anlamına gelir. Fiyat seviyeleri ne kadar hızlı artıyorsa enflasyon oranı da o kadar yüksektir. Enflasyon oranının çok yüksek olduğu dönemlerde şirketlerin finansal tabloları karşılaştırılabilir olmaktan çıkar, finansal performansı ölçmek zorlaşır.
Türkiye Muhasebe Standardı TMS 29; “Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama” standardı enflasyonun finansal tablolar üzerindeki etkisinden arındırmayı hedefliyor. TMS 29, üç yıllık kümülatif enflasyon oranının yüzde 100’ün üzerinde olduğu bir ekonomide finansal tabloların enflasyona göre düzeltilmesini öngörüyor. Bir ekonominin yüksek enflasyonlu olarak tanımlanması için; nüfusun çoğunluğunun parasal tutarları yerel para biriminden değil, nispeten istikrarlı bir döviz cinsinden dikkate alması, fiyatların söz konusu para birimleri bazında belirlenmesi, kredili satış ve satın almalardaki fiyatların; kısa süreli bile olsa, kredi süresi boyunca satın alma gücünde beklenen zararları karşılayacak şekilde belirlenmesi gibi sübjektif kriterlere bakılır. Bu kriterler uyarınca da Türkiye’nin yüksek enflasyonlu olduğu söylenebilir.
Halka açık şirketler finansal tablolarını hazırlarken zorlanıyor
Sermaye Piyasası Kurulu'nun halka açık şirketlere, enflasyon muhasebesi standardının 2005 yılından sonra ilk kez uygulanacak olması nedeniyle tanıdığı on haftalık ek süreye rağmen birçok firma finansal tabloları hazırlarken zorlanıyor. Süreci zorlaştıran temel unsurlar ise dört ana başlık altında değerlendirilebilir:
- Yetişmiş insan gücü
TMS 29 uzun bir süredir enflasyon oranlarının göreceli olarak düşük olması ve standartta bahsedilen enflasyon muhasebesi eşiklerini aşmaması nedeniyle uygulanmıyordu. Dolayısı ile gerek şirketlerin, gerekse denetim firmalarının bünyesinde bu standardın ne şekilde uygulanacağını bilen yetişmiş insan kaynağı yeterli değil. TMS 29 standardı dünyada Arjantin, Brezilya gibi sadece birkaç ülkede uygulandığı için de içeriği diğer yaygın standartlara kıyasla oldukça eski kalıyor. Kompleks finansal araçlar ve finansal tablo unsurları nedeniyle birçok noktada TMS 29'un yoruma açık taraflarını muhakeme edebilecek tecrübeli kadro sayısı az. Kamu Gözetimi Kurumu tarafından yayınlanan uygulama rehberleri, enflasyon muhasebesi uygulamasında yardımcı olsa da muğlak kalan birçok alanda, uzmanların yorumlarına fazlasıyla ihtiyaç duyuluyor.
- Geçmişe dönük tutarlı veri
Enflasyon muhasebesi, bilanço unsurlarının parasal ve parasal olmayan kalemler olarak ayrılması ve parasal olmayan kalemlerin tarihi maliyetleriyle endekslenmesi yoluyla hesaplandığı bir muhasebe tekniğidir. Parasal kalemlere nakit, ticari alacaklar, ticari borçlar ve krediler örnek olarak verilebilir. Parasal olmayan kalemler ise sabit kıymetler, sermaye, maddi olmayan duran varlıklar gibi unsurları içerir. Bunlar yıllar içinde birikerek bilançolarda yer alır ve bilanço tarihi itibarıyla o tarihte paranın satın alma gücüyle endekslenirler. Örneğin köklü bir sanayi kuruluşunda sabit kıymetler, sermaye gibi bilanço kalemlerinin geçmiş yıllarda aktife giriş tarihleri ve tutarlarını bulmak hem zordur, hem de çok zaman alabilir. Enflasyon muhasebesi çalışmasını planlarken geçmiş yıllara ilişkin sağlıklı veri bulunmuyorsa çalışmaların gerekli verinin büyüklüğünü göz önünde bulundurarak ve beklenenden uzun süreceğini öngörerek planlamak gerekir.
- Sistem altyapısı yetersizlikleri
Enflasyon muhasebesi, büyük datanın endekslenmesini gerektiriyor. Excel bazlı çözümler ise bilgi güvenliği ve manuel müdahaleleri önleme açısından yetersiz kalabiliyor. İnsan hatasının minimize edilmesi ve muhasebe politikalarının dönemden döneme tutarlı bir biçimde uygulanabilmesi için sistem altyapısın yeterli olması ve gerekli hesaplamaların sistemde tanımlı olması gerekiyor. Gerekli altyapının olmadığı durumlarda bu yatırım ek zaman ve maliyet gerektirebiliyor. Bu noktada birçok firmanın enflasyon muhasebesi uygulaması konusunda sistem altyapısı yatırımına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
- Finansal okuryazarlık
Enflasyon muhasebesi, finansal tabloların yapısını olduğu gibi değiştiriyor. Enflasyonsuz döneme göre bilançoların bütün rasyoları değişiyor. Örneğin, stok devir hızı düşük olan bir firmanın brüt kar marjı düşerken, sabit kıymetleri yoğun bir firmanın ise öz kaynakları olumlu yönde etkilenir. Türk bankalarının öz kaynakları yüksek olduğu için enflasyon muhasebesi nedeniyle parasal zarara katlanması öngörülebilir. Farklı endüstrilerde faaliyet gösteren firmaların finansal tabloları farklı şekillerde enflasyondan etkilendiği için geçtiğimiz dönemlere göre enflasyon muhasebesinin ilk uygulandığı yılda finansal tabloları ve şirket performanslarını yorumlayabilmek için belli ölçüde finansal okuryazarlık gerekiyor.
- Şirket değerleri üzerinde etki
Firma değerlemelerinde kullanılan projeksiyonların enflasyon etkisini göz önüne alarak yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Gelecek dönemlerde oluşacak enflasyonu ve iskonto oranlarını tahmin etmek ise bu tablolardaki varsayım miktarını artırarak bir belirsizlik unsurunu, yani tahminlerin sapma riskini ortaya çıkarıyor. Firma değerlemelerinde enflasyon muhasebesi sonucunda meydana gelen önemli değişiklikleri yatırımcılara aktarmak başlı başına bir iş haline geliyor.
İşte tam da bu nedenlerle enflasyon muhasebesi uygulamasını, bir proje disiplini içerisinde ciddiyetle ele almak gerekiyor, çünkü bu sanıldığı kadar kolay bir muhasebe tekniği değil.