Enflasyon, enflamasyona benzer

Mustafa Servet DALTABAN
Kelkit Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı

Enflasyon, enflamasyona benzer. Vücudu yer bitirir. Eğer enflasyon düşmez ise hayati tehlike devam ediyor demektir.

Merkez Bankası enflasyona ilaç olsun diye faizleri 200 baz düşürme yoluna gitti. Bu düşüşün yılsonuna kadar devam etmesini, en azından faizlerin yılsonu için %15 veya altına inmesini bekliyoruz. Bunun yanında enflasyon oranı %20 üzerinde kalacağı tahmin ediliyor.

Biz iş dünyası için son dönemde en önemli sıkıntılardan birisi finansmana erişimdir. İş dünyası, KOBİ, tacir, girişimci; yatırım için uygun şartları beklemektedir. Herkes biliyor ki yüksek faiz yatırımların önündeki en büyük engeldir. Ama bu ekonomi işi matruşka bebek gibidir. Açarsın içini döviz kuru, açarsın enflasyon, açarsın yabancı sermaye çıkar. Bu sarmal devam eder, hepsi birbiriyle iç içedir.

Ekonomi ciddi bir iştir. Evet dengeler vardır. Bir politikaya inanmak ve ona sebat edip istikrar göstermek gerekir. Bu futbol oyununa benzemez, sürekli oyuncu değiştirip, sistemle oynayıp, teknik direktöre müdahale edip maçı kazanamazsınız. Sisteme sadık kalarak, inanarak oyunu kuralına göre oynamak ve sabırlı olmak gerekiyor.

Enflasyonu düşürmenin yollarını bu işle uğraşanlar, akademi çok iyi bilir. Bizim gibi gelişmekte olan ekonomilerde; hedeflenen enflasyon, sıkı para politikası, yapısal reformlar, Merkez Bankası özerkliği gibi ana parametreler ve politikalar var. Eğer bunlara inanıyorsak ve uygulayacaksak, bu işi uyguluyor gibi yapamayız. Disiplin, istikrar, sürdürülebilirlik, öngörülebilirlik, şeffaflık gibi bazı süslü kelimeleri de sadece akademik konuşayım diye cümleleri etkileyici kılmak için kullanmamalıyız.

Ekonomide rayları peş peşe sırayla dizerseniz bu lokomotif yürür. Eksik bırakılan her parça bir kazanın habercisi olabilir. Temelleri iyi atmak lazım, bu yüzden yapısal reformlar çok önemlidir. Eğitim reformu, hukuk reformu, özgürlükler bu işin başlangıç noktası.

Aslında ekonomik kalkınma kolay da, asıl soru kiminle? Kalkınmayı sağlayabilecek siyasetçi, bürokrat, akademisyen, sanayici ve girişimciye sahip miyiz? Dünya ölçeğinde enleri yetiştiremiyorsak zaten bunu sorgulamak lazım. Yani ilk önce eğitimden başlamak gerekiyor. Liyakatli insanı yetiştirmeden kalkınma da olmuyor.

Peki, adalete ne kadar inanıyor ve güveniyoruz?

Türki Cumhuriyetler’den birinde bir iş formuna katılmıştım. Kabuğunu yeni kırıyor, dış yatırım ve yabancı sermaye kovalıyorlardı. Akşam Türkiyeli iş insanları ile yapılan toplantıda bu ülkede yatırım yapmış bir iş insanı feryat figan ediyordu. Parasını alamadığını, rüşvet döndüğünü, adamı olanın iş yaptırdığı, adaletin zayıf olduğu gibi olumsuz serzenişlerde bulunmuştu. Türkiye’ye dönmeye çalışıyordu. Bunun üzerine yatırım düşünen, iş yapmak isteyenlerin birçoğu, orada vazgeçmişti. Para kazanmaktan daha önemli şeyler bunlar.

Aynı durumu kendi ülkemize uyarlarsak; dışarıdan gelen sermaye, yatırımcı da bizim ülkemize bu çerçeveden bakıyor. Güvenli, şeffaf, adil, özgürlükçü ve sistemsel olarak güçlü bir bürokrasi, yatırımcı için birinci öncelik oluyor. Hani güvenli liman tabiri vardır. Dalgalı sulara kim demir atar ki!

Sonuç olarak enflasyonu düşürmek, ekonomiyi iyileştirmek çok zor işler değil. Doğru ilacı, doğru zaman, doğru saat aralıklarında düzenli kullanmak lazım. Bizim ülke olarak vücudumuz genç, sağlıklı bir anatomiye sahip. Hastalıklardan uzak durup, doğru yönlendirmeler ve antrenmanlar yapılırsa, bu beden çok iş başarır, iyi koşar, arayı da kapatır, öne de geçer.

Tüm yazılarını göster