İş dünyası genel olarak sıkıntı içerisinde. Özellikle de küçük ve orta ölçekli işletmeler zorda. Zira bunlar ekonomi politikalarının ağırlığını üzerinde hisseden kesim.
Son günlerde TÜRMOB başta olmak üzere, bazı meslek örgütleri de bu soruna dikkat çekiyor. O da enflasyon düzeltmesiyle ilgili yasal düzenlemeler.
ATO, İTO gibi ticaret odaları konunun ve sorunun üzerinde duruyorlar. Anlaşılan Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan ve Bakandan bir çözüm bulamıyorlar, başka kapılara gidiyorlar. Örneğin Cumhurbaşkanı Yardımcımızın kapısını çalıyorlar.
EKONOMİ gazetemiz de sorunu bir süredir manşetlere taşıyor, gündemde tutuyor.
Sorun, işletmelerin enflasyon muhasebesine uygun olarak Maliyenin yaptığı duyuru çerçevesinde 27 Ağustos 2024 tarihine kadar, enflasyon düzeltmesini uygulamaktan şimdilik vazgeçip vazgeçmemeleri sorunu.
Enflasyon düzeltmesi gerekli miydi?..
Kısa ve net: cevabımız “evet”…
Enflasyon muhasebesi bir gereklilik. Firmaların enflasyondan kaynaklı fiktif kazançlarının önüne geçilmesi için getirilmiş bir düzenleme. Vergi Usul Kanunumuza göre Üretici Fiyat Endeksi’nin (ÜFE) cari yıl içinde yüzde 10 ve üst üste 3 yılda da yüzde 100’ü aşması halinde ticari kazanç sahibi gelir vergisi mükellefleri ile tüm kurumlar vergisi mükellefleri için enflasyon düzeltmesi yapılması gerekiyor.
Aslında konunun geçmişi 20 yıl öncesine kadar uzanıyor. Enflasyon muhasebesi, mevzuat gereği 2003 ve 2004 yıllarında uygulandı. Yeni şartlar da 2021 yılında oluşmuş olmasına rağmen 2022 ve 2023 yıllarında uygulama ertelendi.
Dolayısıyla 2024 yılının başında enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçilmiş oldu. 2023 yılı için şirketler iki bilanço hazırlayarak vergi dairesine verdi.
Artık 2024 yılının birinci geçici vergi dönemi (Ocak-Mart 2024) için enflasyon düzeltmesi yapılması gerekiyordu. Ancak muhasebeci ve mali müşavirlerin de talebi ile birinci geçici vergi dönemi ertelendi. Sonunda birinci dönemini de içine alan ikinci geçici vergi dönemi geldi çattı. Beyannamenin 17 Ağustos 2024 tarihine kadar verilmesi süresi bu sefer 27 Ağustos 2024 tarihine kadar uzatıldı. Yani bu yazının yayımlandığı tarih itibariyle 6 gün kaldı.
Ancak sorun ortadan kalkmadı, aynen yerinde duruyor.
Şimdi ne yapılmalı?...
Enflasyon düzeltmesinden mi vazgeçilmeli? Kesinlikle ve elbette “hayır”.
Enflasyon muhasebesi bir gereklilik ve vazgeçilmez bir ihtiyaç. Kaldı ki büyük firmalar ilk adımı da atmış durumda. Hatta bazı firmalar ikinci döneme ait geçici vergi beyannamelerini vermiş bile.
Peki o zaman ne yapılmalı ve niye yapılmalı?...
Yapılması gereken şey, geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamasını terk edip yılın sonunu beklemek. Yani 2024 yılının kapanmasıyla 2025 beyanname döneminde beyanname vermek. Ortaya çıkacak gelir ve kurumlar vergisini de ödemek.
Niye yapılmalı sorusunun da birkaç çok önemli gerekçesi var.
Birincisi; geçici vergi dönemlerinin, şirketlerin veya firmaların gerçek durumunu ortaya koyamamasıdır. Gerçekten de geçici vergi dönemlerinde; bankalardan hesap mutabakatları tam alınamaz, borç veya mevduat faizleri tam olarak hesaplanamaz, yapılmakta olan yatırımların amortismanları hemen başlamaz, satış iade ve indirimleri hesaplanamaz, alış komisyonları ve indirimleri belirlenemez, geçmiş yıl zararları mahsup edilemez… sonuçta sağlıklı sonuçlar elde edilemez.
İkinci önemli neden; özellikle küçük ve orta boy işletmelerin içinde bulunduğu ağır borçluluk durumudur. Öz varlıkları güçlü olmayan şirketlerde yabancı kaynağın büyüklüğüne bağlı olarak fiktif karlar ortaya çıkar; bu da haksız ve ilave vergi ödenmesi sonucunu doğurur.
Üçüncü bir neden de ekonomik koşullardaki olumsuzluktur. Gerçekten iş dünyasında işler hiç iyiye gidiyor değil. Bunu ekonomi yönetiminin çok iyi algılaması gerekir, kümesteki kazlar nazarıyla bakmaması gerekir.
Son bir gerekçe de mali müşavir ve muhasebeci kesimin içine girdiği çok ağır çalışma koşullarıdır. Süre kısıtı içerisinde muhasebeci ve müşavirlerin işleri yetiştirmesi imkânsız hale gelir ve hatalı iş yapma ihtimali çok fazlalaşır.
Bütçe kısıtları nedeniyle maliye bürokrasisinin ve özellikle Hazine ve Maliye Bakanı’nın buradan gelecek kaynağa adeta göz koyması akılcı bir yaklaşım değildir. İş hayatında yaşanan yarım yüzyıl deneyimi şunu göstermiştir. Mükellef kesimi, ek motorlu taşıtlar vergisi veya ek gelir vergisi gibi zorunlu vergiler dışında ilave vergi vermez; gözünden çıkardığı toplam vergiyi kendince yükümlülükleri arasında paylaştırır.
Kaldı ki; farklı hesaplamalara göre 18,5 milyar lira 40 milyar lira arasında beklenen ilave verginin toplam vergi gelirlerinin binde yarımını bile bulmadığını unutmamak gerekir.