Geçen seneki çok yüksek baz etkisi nedeniyle 12 aylık manşet enflasyonun haziran, temmuz ve ağustos aylarında hızlı bir düşüş göstereceğini biliyorduk. Ancak dün açıklanan Haziran enflasyonu yüzde 2,22 olan aylık enflasyon beklentilerinin oldukça altında, yüzde 1,67 olarak gerçekleşti.
Bu dezenflasyonist sürecin işlemeye başladığını gösteren iyi bir gelişme. Öte yandan, unutmayalım ki, Türkiye’nin normale yakın bir enflasyon oranına sahip olduğu 2005-2020 yılları arasında haziran ayı enflasyonu ortalamada yüzde 0.10 olmuştu. (Haziran mevsimsel olarak fiyat artışlarının en düşük olduğu aydır.) Böyle bakıldığında enflasyonu normal seviyelere çekebilmek için daha gidecek çok yolumuz olduğu da açık.
Geçen haftaki PPK toplantısı metninde “aylık enflasyonun ana eğilimindeki zayıflama mayıs ayında geçici bir kesintiye uğramıştır” ifadesi yer almaktaydı. Bu ayki enflasyon rakamı bir anlamda bu geçiciliği de teyit eder nitelikte oldu. Aynı zamanda, 2023 Mart’ından beri TÜFE’nin üzerinde seyreden çekirdek enflasyon göstergelerinden “B” ve “C” endekslerinin son aylarda aylık TÜFE’ye çok yaklaştığını ve önümüzdeki aylarda gerisinde kalmaları ihtimalinin arttığını söyleyebiliriz.
Kaç zamandır tartışılan bir konu Merkez Bankası’nın takip ettiği enflasyon endikatörünün değerinin ne olduğu. Sn. Karahan son Enflasyon Raporu sunumundaki “mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1,5’in bir miktar altına gerileyeceğini öngörüyoruz” cümlesiyle MB’nın en yakından takip ettiği endikatörün bu olduğunu bir kez daha teyit olmuş oldu. Ancak problem şu ki, biz bu sayıların ne olduğunu bilmiyoruz, çünkü yayınlanmıyorlar! Yayınlanan diğer enflasyon verilerinden bu sayıları hesaplamak da imkansıza yakın. İstatistikte “mevsimsellikten arındırma” işlemi için değişik filtreleme yöntemleri kullanılır. MB’nın nasıl bir filtreleme yöntemi kullandığı ise bilinmiyor. Piyasa şeffaflığı ve para politikasının işleyişi noktasında bu verilerin ve hesaplama metodojilerinin kamuya açıklanması şart. (“Rasyonel” bir ekonomi yönetimi anlayışına geçtiğimiz 13 aydan beri neden bazı verilerin hâlâ açıklanmadığını anlamakta zorlanıyorum. Bu durumun piyasanın yönetime olan güvenini sarstığı görülmüyor mu?)
Elimizde MB verileri olmasa da, diğer özel kapsamlı TÜFE göstergelerine bakarak enflasyonun “doğru” yolda olup olmadığına ilişkin gene de bazı çıkarımlar yapabiliriz. Örneğin elimizde mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyon rakamları yok ama mevsimlik ürünlerin dışarıda bırakıldığı “A” göstergesi var. (Benzer ama aynı seri değil. Mevsimlik ürün olmayıp mevsimsellik gösteren ürünler de var.) MB ocak hariç senenin ilk yarısında ortalama yüzde 3’lük bir artışı hedefliyordu. Bu ayki 1.59 rakamıyla “A” endeksinin Şubat-Haziran artış ortalaması ise yüzde 3.16 oldu. MB’nın öngörüsünün sınırında diyebiliriz.
Halihazırda enflasyonun istenenden biraz daha yavaş olsa da düşme eğilimi içerisinde olduğu söylenebilir. Ancak bugüne kadar bunu sağlayan neredeyse tek bir faktör var, o da TL’ye reel faiz vererek döviz dengesini sağlamak, ve bu sayede de kurları stabilize ederek kur geçişkenliği dolayısıyla oluşan enflasyonu bertaraf etmek. Ancak programın diğer ayağı olan iç talebi soğutarak son dönemde yaşanan ve özellikle Hizmetler sektörü kanalıyla ortaya çıkan içsel enflasyonist baskıları engellemenin şu ana kadar istenen seviyede gerçekleştiğini söylemek zor. Bu bağlamda öncelikle gelen sıcak para dolayısıyla artan TL arzını sterilize etmek gerekiyor. Eş güdümlü olarak kredilerin artış hızını düşürmek. Nitekim, TL kredilerin 3 aylık ivmelenmesinin senelik artışının yüzde 20’lere kadar gerilediği görülüyor. Döviz kredilerinde ise bankalara aylık yüzde 2 artış sınırı getirilmiş bulunuyor.
Her zaman söylediğim gibi dezenflasyon programının 2 kritik verisi bütçe dengesi ve cari hesap. Bütçe açığının (biraz da ekonomik aktivitenin beklenenden daha yüksek olması nedeniyle) şu an için beklenenden daha düşük seyrettiği söylenebilir. Cari hesap ise turizm gelirleri ve ithalattaki düşüş nedeniyle iyi gidiyor. Bu şartlarda 2024 sonu için 42-44 bandının üstünde bir enflasyon beklemem. Öte yandan 2025 enflasyonu ayrı bir konu ve ayrıca değerlendirmek lazım.