Yeni ekonomi yönetimi bir buçuk yılı aşkın süredir işbaşında ve bu sürede enflasyonu düşürmek için birbirini besleyen iki temel tercihe bel bağladı, bunların işe yaramasını bekledi, umdu.
■ Birincisi; maliyetler üstündeki baskıyı kırmak için döviz kuru artışı düşük tutulacaktı.
■ İkincisi; ilkiyle bağlantılı olmak üzere talep kısılacaktı. Bu amaçla Türk parasının getirisi yüksek olacak, bu sayede de vatandaş ne dövize gidecek, ne eline geçen parayı harcayacak, böylece hem talep kısılacak, hem kur artmayacaktı.
Bu iki etkenle birlikte enflasyon da düşecekti; böyle olacağı varsayıldı.
Oldu mu peki; olmadığı ortada.
Sonuçta yeni ekonomi yönetiminin işbaşında olduğu bir buçuk yıla, hatta 2023’ten bu yana olan döneme bakınca enflasyonla mücadele adına bir şeyler yapıldı ama başarı gelmedi.
Bir kere toplum bu konuda gerçekten mücadele verildiği konusunda ikna edilemedi. Topluma güven verilemedi, hatta tam tersine var olan güven kırıntısı da giderek yok oldu.
Enflasyon konusundaki temel yanlışlardan birinin, tutacağına hiç kimsenin inanmadığı hedeflerle yola çıkmak olduğu bir türlü görülemedi.
Ama o hedefler hiç işe yaramıyor da değil! Bu oranlar özellikle ücret artışlarında “Bakın enflasyon bu olacak, artışı da o kadar veriyoruz” diyebilmenin gerekçesi olarak kullanıldı, halen de kullanılıyor.
Peki bu yıl?
Şimdi yeni yıla yine çok iddialı hedeflerle başlandı. İddialı dedimse, kağıt üstünde iddialı hedefler... Yoksa icraat yönünden farklı bir şey yapıldığı yok.
Girişte belirttiğim o iki hedefe dönersek...
■ Kur artışı bu yıl da düşük tutulacak gibi, gidişat o yönde. Bu yazdığımdan bir kur tahmini yaptığım sonucu tabii ki çıkmaz ama anlaşılan o temel politikadan vazgeçilmeyecek ve kur artışının çok yüksek olmasına izin verilmeyecek.
■ Talebi kısmaya dönük politikalar da devam edecek. Faiz her ne kadar yavaş yavaş inecekse de öyle geçmişteki gibi vatandaşı Türk parasından uzaklaştıracak boyuta çekilmeyecek. Ayrıca talebi kısacak şekilde ücret artışları da öylesine sınırlı tutuldu ki, vatandaşın elinde temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bile para kalmıyor. Mevcut para ancak barınma ve gıdaya yeter hale getirildi.
Şimdi şu durumda artık geçmişin kur artışından kaynaklanan maliyet artışı tortusundan da söz edilemeyeceğine göre kağıt üstünde her şey hazır!
Enflasyonun düşmesini engelleyecek bir şey kalmadı!
Demek ki bu yıl enflasyonun çok hızlı bir şekilde aşağı gittiğini göreceğiz!
Sahi görebilecek miyiz?
Bu soruya olumlu yanıt vermek öyle zor ki...
Bu ebeveyn kime benziyor?
İktidar, okulda yediği tostu çocuklarının gözüne sokan, “Yemesen olmaz mı, git suyu da musluktan iç” diyen ebeveyn gibi!
Ama o ebeveyn kendi harcamasından hiç kısmıyor.
Baba neredeyse her gün arkadaşlarıyla dışarıda yemekte; anne gün geçmiyor ki kendine yeni bir kıyafet almasın... Hele yurt dışı tatilleri, anne-babanın çocukları evde bırakıp bırakıp turlara gitmeleri hiç eksik olmuyor.
Giderken de çocuklara direktif üstüne direktif:
“Size şu kadar harçlık bırakabiliyoruz. Dışarıdan yemek söylemeyin, ablanız yapar. Kombiyi de çok açmayın. Biz gelene kadar bu parayla idare edin işte...”
Türkiye’deki durum da biraz böyle değil mi?
■ Kamudaki israfın bir türlü önene geçilememesi, daha kötüsü bu konuda hiçbir çaba gösterilmemesi...
■ Yapılmış kötü ötesi kamu özel işbirliği anlaşmaları ve verilen garantiler, öncelik sıralamasında çok gerilerde olması gereken yatırımlar...
■ Kısaca YYF diye adlandırılması gereken yönetilen-yönlendirilen fiyatlardaki artışın yüksek tutulması yüzünden vatandaşa kötü örnek olunması ve enflasyonla mücadele algısının tümüyle yok edilmesi...
Sonra da vatandaştan fedakarlık beklenmesi...
O ebeveynlerin tatile giderken çocuklarına “Kombiyi fazla açmayın” demeleri gibi...
Kur ve talebi kısmak yetmiyor
Tamam; kur artışı sınırlandı, talep de kısıldı.
Ama bunlar yapılarak şimdiye kadar enflasyon konusunda başarı sağlanamadı.
Peki ne olacak da aynı şey yapılarak farklı bir sonuç elde edilecek?
Edilmeyecek ki!
Öyleyse kur-talep ikilisi pek işe yaramıyor ya da yeterli olmuyor. Başka şeyler yapmak lazım.
Yapacak olan kim; siyasi irade.
Yapması gereken ne; kendi harcamasını kısmak.
Yani daha çok bekleriz...