Enflasyon beklentileri bu koşullarda nasıl düzelsin!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Enflasyonda hedeflenen oranların aşılmayacağı konusunda hiçbir kesim ikna edilemiyor. Resmi hedeflere en yakın beklentiye sahip piyasa katılımcılarının dile getirdikleri oranlar bile resmi oranın çok üstünde. Reel sektör ve hanehalkının beklentileriyle resmi hedefler arasında ise hâlâ büyük uçurum var.

Sahi niye böyle oluyor? Üstünde uzun uzadıya düşünülmesi gereken bir konu.

Beklentilerin iyileşmemesinin altında yatan en büyük etken hiç kuşku yok ki daha önce yapılan tahminlerin neredeyse hiçbirinin tutmamış olması. Hele hele bazı yıllarda başlangıçta öngörülen oranların kat be kat üstünde gerçekleşmeler yaşanması.

Şimdi de hedef karmaşası

Öngörülen artışların çok çok aşılmasına alışıldı, bu artık yadırganmaz oldu da, şimdi buna bir de farklı ekonomik birimlerin resmi tahmin ve hedeflerinin farklılığı eklendi. Gerçi bu da pek yeni bir durum sayılmaz ama artık olmaması gerekir diye düşünülen bu farklı oranlar ortaya koyma hali devam ediyor.

Daha şunun şurasında iki ay önce orta vadeli programda ilan edilen oranların tutmayacağı anlaşıldı. “Bu oranlar, yani orta vadeli programdaki oranlar aşılacak” diyen de ne bir araştırma kuruluşu, ne bir üniversitenin araştırma birimi, ne de medya. Bunu söyleyen Merkez Bankası.

Üstelik OVP’nin hazırlanmasında Merkez Bankası da görev üstleniyor; oranların belirlenmesinde söz söylüyor.

Tabii ki OVP’de dile getirilen ve kayda geçen oranların zaman içinde değişmesi söz konusu olabilir, oluyor da nitekim. Öyle ki Merkez Bankası da OVP’nin ilanından iki ay sonra açıkladığı enflasyon raporunda tahmin ve hedefleri revize etme gereği duyuyor. Ama iyi de bu kadar kısa sürede böylesine değişiklik normal mi?

Merkez Bankası tahmininin yüzde 38 olduğu bir dönemde yapılan OVP’de bu yılın gerçekleşme tahmini yüzde 41.5’e çıkarılıyor; bu tahmin ortada dururken bu sefer Merkez Bankası yeni enflasyon raporunda tahminini yüzde 44 olarak güncelliyor. Kaldı ki yüzde 44’ün tutturulmasının çok zor olacağı da biliniyor.

Sonra da 2025 için OVP yüzde 17.5 derken, ki bu oran Merkez Bankası'nın tahmini yüzde 14 düzeyindeyken ifade ediliyor, bu sefer Merkez Bankası 2025 tahminini yüzde 21’e çıkarıyor.

Ekonomi yönetimi tek haneli enflasyon için sürekli olarak 2026 sonuna işaret ederken bir de bakıyorsunuz Merkez Bankası “Hayır, 2026 sonunda tek hane yok, o yılki hedef yüzde 12’ye inmek” diyor.

En büyük sorun bu

Vatandaş açıklanan oranları zaten inandırıcı bulmuyor.

Şimdi de yetmezmiş gibi kurumlar farklı farklı oranlar dile getiriyor ve gerek sokaktaki vatandaşın, gerekse fiyat belirleme durumunda olan kesimlerin kafası karışıyor.

Herkes kendine bir marj belirlemeye çalışıyor:

“Enflasyon (örneğin) yüzde 20 öngörüldü, belli ki bu yukarıda gerçekleşecek ve (yine örneğin) yüzde 30 olacak, ben fiyatımı ona göre artırayım; ne olur, ne olmaz, sonra zarar etmeyeyim.”

Dedim ya vatandaş zaten açıklanan oranlara inanmıyor, bir de düşük bulduğu hedefler gördü mü, inancını tümden yitiriyor:

“Enflasyon yüzde 20 olacak diyorlar, bana o kadar zam veriyorlar; ama gerçekleşen çok daha fazla olacak o belli, üstelik açıkladıkları oran zaten gerçek düzeyi yansıtmıyor; elimde avucumda ne varsa en iyisi harcamak.”

Bunu yapabilenler tabii ki sınırlı bir kesim; ama böyle düşünen ve ona göre yaşayan da çok.

Anketler de bunu gösteriyor

Girişte de belirttim; enflasyonun öngörülen düzeye indirileceğine zaten kimse inanmıyor. OVP ve Merkez Bankası’nın bu yıla ilişkin gerçekleşme tahmini ve gelecek yıllara ilişkin hedefleriyle birlikte tabloda piyasa katılımcıları, reel sektör ve hanehalkının Ekim 2025 için tahmin ettikleri enflasyon gerçekleşmesi tahminlerine de yer veriyorum. Bu veriler yeni değil, daha önce açıklanmıştı. Yalnızca bir karşılaştırma yapılabilmesi açısından OVP, Merkez Bankası ve bu tahminleri bir araya getirmenin iyi olacağını düşündüm.

İşte görüyoruz. Bir kere Merkez Bankası’nın 2025 ve sonrasına ilişkin yeni öngörüsüyle birlikte OVP daha yıl bitmeden anlamını yitirdi.

Kaldı ki Merkez Bankası’nın ortaya koyduğu oranlar bile piyasada dile getirilen oranların çok altında. Piyasa katılımcılarının dile getirdiği oranların Merkez Bankası oranlarına yakın olması çok kayda değer bir gösterge değil, çünkü fiyat artışını belirleyen piyasa katılımcıları değil.

Fiyatların seyrini, fiyatları tayin etme gücünü elinde bulunduran reel sektör ve yarattıkları taleple hanehalkı belirliyor.

Çözülmesi gereken iki sorun

Türkiye’nin iki temel sorunu çözmeden enflasyon belasından uzun soluklu olarak kurtulması pek mümkün görünmüyor. Bunu, konunun arz-talep yönünü ayrı tutarak söylüyorum.

Enflasyonun psikolojik yönüyle baş edebilmek için önce gerçekçi hedefler belirleyip onların tuttuğuna vatandaşı inandırmak, bunu göstermek gerekiyor.

İkinci olarak da birkaç ay arayla OVP’de başka, Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda başka tahmin ve hedefler ortaya koymamak gerekiyor.

Tüm yazılarını göster