Enflasyon son derece yüksek ve mevcut para politikasının etkinliğini yitirdiği açık görünüyor. Aslında politika faizine göre ölçülen reel faizin de tahvil faizine göre ölçülen reel faizin de derin biçimde negatif seyrettiği ölçülebiliyor. Ölçmeye gerek yok zaten: TÜİK 2021 enflasyonunu yüzde 36,08 olarak açıkladı. Politika faizi yüzde 14. Diğer faizlere bakınca onlar da reel olarak negatif. ENAG enflasyonundan bahsetmiyorum bile. Öte yandan deflatörün kaç alınacağı kritik çünkü bu derece yüksek, oynak ve tam olarak ne kadar olduğu bilinmeyen bir enflasyonla reel GSYH’nin doğru ölçüldüğünü savunmak zorlaşıyor. Büyümeyi ölçerken baz etkilerinden arındırmak da önemli ancak ayrı bir konu olarak değerlendirilmeli.
Uzun vadeli görünüme bakarsak 1994 krizinde tepe noktasının o zamanki ölçüme göre Ocak 1995’te yüzde 125,89 olduğunu, 2001 krizindeyse tepe noktasının Ocak 2002’de yüzde 73,16 olduğunu görüyoruz. En yüksek nokta Mayıs 1980’deki 140,91 olarak görülüyor. Y-ÜFE’de yani toptan fiyatlarda TÜİK dün 12 aylık yüzde 79,89 açıkladı. TÜFE’nin bu kadar düşük olduğunun iddia edilmesi ve ancak Aralık ayında nihayet ‘gerçekçi’ bulunabilecek bir rakamın açıklanması TÜFE-ÜFE makasını açıklanamayacak kadar fazla açmış vaziyette. Bu makasın tümden TÜFE aleyhine kapanması söz konusu değil fakat iki enflasyonun birbirine yaklaşması söz konusu olacaktır. TÜFE biraz daha çıkacak ÜFE biraz düşecek, ortada buluşacaklar.
Kurdaki ortalama artışın 2018’e göre yüksek kalması ve pandemi-Omicron, arz yanlı sorunlar, enerji fiyatlarındaki artış gibi faktörlerle beraber TÜFE’nin yükselmeye devam edeceği öngörülebiliyor. Yaz aylarına gelirken tepe noktası görülebilir. 2022 ilk çeyrekte enflasyonun artmaya devam edeceği düşünülürse tepe noktası resmi olarak da daha yüksek bir noktaya ulaşacak. Örneğin Ocak 2021 TÜFE’si 1,68 Şubat ise 0,91. Yen, veriler gelince yıllık TÜFE yüzde 36,08’in hayli üzerine yükselecek. Son zamların ve asgari ücret artışının etkileri önümüzdeki aylara yayılacak; kur geçişiyse henüz tamamlanmadı.
‘Hissedilen enflasyon’ açısından durum 2001 krizine benzer bir seviyeye işaret ediyor. 2021’de kurdaki artış 2001’deki artıştan daha yüksek oranda ve 2018 ilkbaharından itibaren bakarsak önceki hiçbir dönemle kıyaslanabilecek bir artış değil; çok daha yüksek oranlı ve süreklileşen bir değer kaybı söz konusu. 2018 Ocak-2022 Ocak arası dört yılda (48 ay) yıllık bileşik değer kaybı yüzde 37,8 olmuş. Dört sene boyunca yılda yüzde 37,8 değer kaybıyla enflasyonun hızla yükselmesine hiç şaşırmamak gerekiyor. Para arzında da yüksek artış var. Bütçe harcamaları artar ve monetize edilirse enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etmek gerekecek. Gerçi şu anda bile nasıl bir tahmin yapılabileceğini kestiremiyorum.