"Dünya artık emek-yoğun, malzeme yoğun, enerji-yoğun değildir; bilgi yoğundur.”
Peter F. Drucker
‘Enerji Yüzyılı’ hayali, hiç şüphesiz ‘çalışan gücü’ olmaksızın olmaz!
Tüm toplumlar için güvenli ve sürdürülebilir bir enerji geleceğine geçiş, küresel enerji sektöründe benzeri görülmemiş değişimleri de beraberinde getirecek. Başarısı büyük ölçüde hükümetlerin, endüstrinin, çalışan temsilcilerinin ve eğitimcilerin, yarının enerji işgücünü hazırlamak için atacağı adımlara bağlı. Her şeyden önce, projeyi tasarlamakla başlayıp, inşa etmekten, işletmekten ve denetlemekten sorumlu yetenekli çalışanlara ihtiyacımız var.
Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı mevcut enerji krizi, ülkeleri ve şirketleri temiz enerji geçişlerini hızlandırmaya ve enerji tedarik zincirlerini acilen değiştirmeye ve güvenceye almaya teşvik ediyor. IEA (Uluslararası Enerji Ajansı) kaynaklarına göre, bu çabaların başarısı, enerji sektöründe istihdam edilen, 65 milyon çalışanın omuzlarına ve enerji sektörünün yeni çalışanları çekme ve eğitme kabiliyetlerine bağlı.
Bazı işler kaybedilecek olsa da, çok daha fazlasının yaratılacağı da muhakkak. Yeni işler her zaman işlerin kaybolduğu anlamına gelmiyor elbette; ancak küçülen endüstrilerdeki çalışanlara uygun fırsatların oluşacağı da kesin. Stratejik öngörü, adil ve insan merkezli geçişlere ulaşma kararlılığıyla, politika yapıcılar ve endüstri karar vericilerden, çalışanların düşüşte olan endüstrilerden geçiş yapmaları için ihtiyaç duydukları desteği acilen sağlamaları belirleyici.
Ülkemizde de inovasyonu teşvik etmek, yeni ve gelişmekte olan alanlarda fırsatları belirlemek ivedi gündemlerimiz arasında yer almalı. Enerji sektöründe işgücü ihtiyaçları ve bunların farklı senaryolar altında nasıl değişeceğine ilişkin incelemelerin derinleştirilmesi önemli önceliklerimiz arasında bulunmalı…
Küresel istihdamın yüzde 2’si enerjide
Ülkeler ve şirketler karbondan arındırma ve net sıfır emisyon taahhütlerini yerine getirme çabalarını hızlandırdıkça, enerji istihdamının da hızla değişmesi bekleniyor. IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ve uluslararası bilgi kaynaklarına göre, enerji sektöründe 2019'da 65 milyondan fazla kişi istihdam edilmiştir. Bu istihdam küresel istihdamın yaklaşık yüzde 2'sine eşdeğerdir… Bu işlerin; yakıt tedariği (21 milyon), enerji sektörü (20 milyon) ve enerji verimliliği ve araç üretimi gibi son kullanımlar (24 milyon) arasında kabaca eşit olarak dağıldığı gözleniyor.
Enerji çalışanlarının yüzde 50’si temiz enerjide
Temiz enerji hızla büyüyen bir alan; çevrimiçi hale gelen yeni projelerin önemli ölçüde ilerlemesiyle, toplam enerji çalışanlarının yüzde 50'den fazlasının bu alanda istihdam edildiklerini öğreniyoruz. Ortadoğu ve Rusya dikkate değer istisnalar olsalar da, çoğu bölge bu eşiği çoktan aşmış durumda. Birçok temiz enerji segmentinin geleneksel enerji segmentlerindeki işgücüyle rekabet ettiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Başta güneş ve rüzgâr olmak üzere, düşük karbonlu enerji üretimi, petrol arzıyla aynı düzeyde seyrediyor ve 7,8 milyon seviyesinde istihdam yaratıyor. Küresel olarak, 13,6 milyon olan araç üretimi istihdamı, işgücünün yüzde 10'unu elektrikli taşıtların, bileşenlerinin ve pillerin üretiminden kaynaklandığı görülüyor.
Enerji istihdamının yarısından fazlası da Asya Pasifik bölgesinde yoğunlaşıyor. Asya Pasifik'teki hızlı enerji altyapı genişlemesi diğer bölgeleri geride bırakıyor ve düşük maliyetli işgücü, özellikle güneş, elektrikli ve hibrit taşıtlar ile piller için dünya çapında projeler sağlayan önemli temiz enerji üretim merkezlerinin doğmasına yol açıyor.
Çin, tek başına belirleyici
Çin, tek başına küresel enerji iş gücünün neredeyse yüzde 30'unu oluşturuyor. Bununla birlikte, Kuzey Amerika ve Avrupa'da yerleşik enerji şirketleri, küresel pazar gücünü korumakta ve petrol ve gaz, rüzgâr ve araç mühendisliğinde olduğu gibi, yurtiçi ve yurtdışı projelerde çalışan büyük bir istihdam tabanına demir atıyorlar.
Bileşenlerinin imalatı da dâhil olmak üzere yeni projelerin inşası, değer zinciri boyunca enerji istihdamının en büyük itici gücünü oluşturuyor. İşgücünün yüzde 60'ından fazlası; enerji santralleri inşa etmek, petrol kuyularını devreye almak, boru hatları döşemek, araba üretmek, verimlilik iyileştirmeleri yapmak ve yüksek verimli elektrikli ısı pompaları kurmak dâhil olmak üzere, yeni projeler geliştirmek için istihdam ediliyorlar.
Enerji, yüksek nitelikli inovatif bir sektör olunca…
Gözlemlediğimiz bir diğer olgu ise enerji sektörünün, diğer sektörlere göre daha yüksek nitelikli çalışanlara ihtiyaç duyması... Bugün enerji çalışanlarının yaklaşık yüzde 45'i yüksek vasıflı mesleklerde çalışırken, bu oran ekonomi genelinde sadece dörtte bir...
Bu pay, birçoğu 2030'a kadar hızla büyüyecek olan daha inovatif enerji araştırma ve geliştirmedeki işler için daha da yükseliyor. Stratejik planlama ve ölçeklendirmenin nitelikli çalışan eksikliğinden etkilenmemesinin mümkün olabileceği de beklentiler arasında. Bu segmentlerde pazar gücü oluşturmak, yeni eğitim ve sertifikasyona dayanan; enerji, çalışma ve eğitim bakanlıkları ile sanayi için odak alanlar oluşturmak iyi bir fikir gibi görünüyor.
Enerji istihdamında fosil yakıttan temiz enerjiye transfer
Kömür ve diğer fosil yakıt endüstrilerindeki çalışanların, büyüyen temiz enerji sektörlerindeki pozisyonlarını garantilemek için gereken birçok beceriye sahip olması da memnuniyet verici. Fosil yakıtlar bugün dünya çapında yaklaşık 32 milyon istihdam sağlıyor. Bazı şirketler, yetenekleri elde tutmak için çalışanlarını dâhili olarak düşük karbonlu segmentlere aktarıyor ve ihtiyaçlar ortaya çıktıkça çalışanları farklı iş segmentleri arasında kaydırmak için esneklik alanları yaratıyor. Bununla birlikte, bu her zaman mümkün bir seçenek değil ve etkilenen çalışanlar için adil bir geçişin sağlanması, 2015'ten bu yana zaten istikrarlı düşüşler görmüş olan kömür başta olmak üzere birçok bölgede politika yapıcılar için artan bir odak noktası haline geliyor.
Ufukta karbondan arındırma öncelikli
Ufukta, öncelikle karbondan arındırmaya yönelik yeni yatırımların yönlendirdiği, enerji istihdamı için muazzam bir büyüme görünüyor.
Tüm enerji senaryolarında, enerji istihdamı artmaya ayarlı. Örneğin, IEA’nın ‘2050'ye Kadar Net Sıfır Emisyon Senaryosu’nda, 2030 yılına kadar 14 milyon yeni temiz enerji işi yaratılacağı ve 16 milyon çalışanın temiz enerjiyle ilgili yeni rollere geçeceği tahmin ediliyor. Bu yeni işlerin yaklaşık yüzde 60'ı bir dereceye kadar orta öğretim sonrası eğitim gerektiriyor.
İstihdamda büyümeyi insan merkezli yapmak, küresel enerji geçişlerinin anahtarı durumunda… İş kalitesini en üst düzeye çıkarmak, enerji sektörünün diğer segmentlerinden gelenler de dâhil olmak üzere, çalışanları çekmeye yardımcı oluyor.
Enerji sektörü ücretleri tipik olarak ekonomi genelindeki ortalama ücretlere göre, daha yüksek prim yapıyor, ancak bu prim yalnızca gelişmiş ekonomilerde ve yüzde 10 ila yüzde 50 arasında değişiyor. Nükleer, petrol ve gaz gibi yerleşik endüstriler tipik olarak en yüksek ücretleri sunuyor.
Güneş enerjisi gibi daha yeni segmentler, özellikle yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde, yerleşik fosil yakıt endüstrileri ile aynı çalışanı koruma ve sendika temsiline sahip değiller. Enerji iş gücündeki kadın iş gücünün yüzdesi de, üst düzey yönetim pozisyonlarında yüzde 15'ten az olan, ekonomi genelindeki ortalamalarla karşılaştırıldığında sürekli olarak düşme eğiliminde.
Enerji istihdamı kilit
Enerji istihdamı, küresel olarak temiz enerji geçişlerini hızlandırma çalışmalarının da merkezinde. Güvenli ve adil bir geçiş sağlamak için becerilere, çalışan demografisine ve en iyi uygulamalara daha fazla odaklanmak dâhil olmak üzere, ulusal enerji istihdamını analiz etmeye ve modellemeye odaklanılması son derece önemli.
Tüm ülkelerin enerji işgücü verilerinin iyileştirilmesinde rolü vardır. Daha iyi veriler, enerji politikası üzerine görüşmelere zemin hazırlamak ve yeni enerji ekonomisinin fırsatlarını yakalamaya hazırlanırken; çalışanları, hükümetleri, işçi sendikalarını ve şirketleri desteklemek için yaşamsal bir önem sergiliyor.
Enerji sektörü, dünyanın genişleyen enerji ihtiyaçlarını mümkün olduğunca verimli bir şekilde karşılamaya yönelik sermaye yoğun bir endüstridir.
Bunu göz önünde bulundurarak, işgücünün büyük bir kısmı yeni ve genişleyen projelere odaklandığını gözden kaçırmamalıyız. Enerji verimli enerji santraller inşa etmek, şebekeleri genişletmek ve yükseltmek, ek fosil yakıtlardan yararlanmak bu projelerden bazıları... Küresel enerji istihdamı ihtiyaçlarının bir tahmininin geliştirilmesi, büyük ölçüde önümüzdeki yıllarda planlanan enerji yatırımlarının yanı sıra mevcut ve yeni kapasite ile üretimine bağlı bulunuyor.
Küresel piyasalardaki türbülansa rağmen, piyasa yükseliyor
Enerji istihdamının tüm itici güçleri, 2022'de yükselişe hazırlanıyor; ancak küresel piyasalardaki türbülans, hangi bölgelerin yatırım gördüğünü ve artan ekonomik faaliyetin ne kadarının çalışanlara aktığını yeniden şekillendirecek. Enerji yatırımları hızlanacak. 2022'de yüzde 8 artarak 2,4 trilyon ABD dolarına ulaşması bekleniyor, ancak sermaye harcamalarındaki artışın neredeyse yarısı daha yüksek maliyetlerle bağlantılı. Toplam enerji talebi de 2021'de pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıktı ve artan üretim, çalışanlara daha fazla ihtiyaç duyulmasına neden oluyor.
Kadın istidamındaki artış dönüşüme adil geçiş sağlar
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile işbirliğinde düzenlenen, ABD'nin Pittsburgh kentindeki Küresel Temiz Enerji Eylem Forumu sırasında yayınlanan rapor da konu bağlamında ayrıca dikkatimi çekti.
IRENA Genel Direktörü Francesco La Camera şunları söylüyor: “Çok sayıda zorluk karşısında, yenilenebilir enerji işleri dirençli olmaya devam ediyor ve güvenilir bir iş yaratma motoru olduğu kanıtlandı. Dünyanın dört bir yanındaki hükümetlere tavsiyem, evde yenilenebilir enerji işlerinin genişletilmesini teşvik eden endüstriyel politikalar izlemeleridir. Yerel bir değer zincirini teşvik etmek, yalnızca insanlar ve yerel topluluklar için iş fırsatları ve yeni işler yaratmayacaktır. Aynı zamanda tedarik zinciri güvenilirliğini destekliyor ve genel olarak daha fazla enerji güvenliğine katkıda bulunuyor.”
ILO Genel Direktörü Guy Ryder ise “Rakamların ötesinde, insana yakışır ve üretken istihdamı sağlamak için yenilenebilir enerjilerdeki işlerin kalitesine ve çalışma koşullarına giderek daha fazla odaklanılıyor. Kadın istihdamının artan payı, adanmış politikaların ve eğitimin, kadınların yenilenebilir enerji mesleklerine katılımını ve nihayetinde herkes için adil bir geçişi önemli ölçüde artırabileceğini göstermektedir. Hükümetleri, işçi ve işveren kuruluşlarını, çalışmanın geleceği için vazgeçilmez olan sürdürülebilir bir enerji geçişine sıkı sıkıya bağlı kalmaya teşvik ediyorum.”
Biz tabii ki sorun yerine eldeki imkânlara odaklanmalıyız; Drucker’la başladık onunla bitirelim: “Sorun çözümü engeller, ama imkânları kullanmak sonuç üretir.”
Peter Drucker, 21. Yüzyıl İçin Yönetim Tartışmaları kitabında gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde, sorunlar, analizler ve sorunların çözümü için tartışmalar sürerken, kurumların bu sürecin gerisinde kaldığını iddia ediyordu. Drucker’ın altını çizdiği gibi, geleceğin liderleri olacak ve yarınlara hükmedecek kuruluşlar, bugünden bu sorunlarla mücadele etmeye başlayan ve kendilerini yeni mücadelelere hazırlayan yöneticilere sahip organizasyonlar olacaktır.
2000’lerin başından beri enerji istihdamının önemine dikkat çeken ve kamuoyuyla paylaşmış biri olarak, belirtmek isterim ki; 22 Aralık’ta Ruslar ‘Elektrik Mühendisleri Günü’nü kutluyorlar, 1966 yılından beri. Böyle bir çalışan gününün varlığını öncelikle paylaşalım.
Enerji Bakanlığı’mızın öncülüğünde, 2019 itibarıyla, ENERJİ ÇALIŞANLARI HAFTASI’nı ülkece kutlamaya başladık; bu da oldukça sevindirici. Kutlamalardan da öte bu vesileyle enerji istihdamının yaşamsal boyutlarına dikkat çekmek ve bu çerçevede fikir, proje ve strateji üretmek ve toplumla paylaşmak da çok önemli.
Türkiye’deki enerji endüstrisi çalışanlarımızı; sorumlu ve bilgili insan gücümüzün daha çok artması dileğiyle, yürekten tebrik ediyorum. Başarı, güç, refah ve ilham bizlerle olsun! Isı ve ışık dolu günler hepimize!