Yönetimdeki siyasi karar alıcıların seçim sonuçlarını etkilemeye yönelik adımları peş peşe gelmeye başladı.
En düşük maaşa sahip emeklilerin gelirleri Hazine desteğiyle 7500 TL’ye yükseltilecek. Pek çok kamu kurumu binlerce yeni eleman almak için sınavlar açtı, başvuruları kabul etmeye başladı. Geçtiğimiz aylarda nihai enerji fiyatlarını aşağı çekecek bazı kararlar da alınmıştı.
Uluslararası piyasalarda petrol, kömür ve doğalgaz fiyatları düşerken Türkiye’de enerji fiyatları neden düşmüyor soruları sıkça sorulmaya başlanmıştı ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğalgaz ve elektrik fiyatlarının düşürüleceğini açıkladı. Nisan ayından itibaren elektrik fiyatları tüm abone gruplarında Nisan yüzde 15, doğal gaz fiyatları da hem sanayici hem konut tüketicisi için yüzde 20 düşürülecek.
Tüketici için iyi haber. Ama sağlık cephesinde durum farklı. İlaç fiyatlarına yapılan zammın SGK tarafından üstlenilmeyip, tamamının katkı payı şeklinde vatandaşa yansıtılması söz konusu. Yani vatandaş eskiden sadece yüzde 20’lik kısmını ödediği ilaç faturasının bir anda yüzde 40-50’sini öder konuma düşürüldü. Ama olsun, nasıl olsa enerji fiyatları düşürülüyor ya, vatandaş da bu sayede ucuza ısınıp daha az hasta olur artık. Tabii kış bitti, ısınma ihtiyacı azalıyor o da başka.
Konut abonelerine uygulanan elektrik ve doğalgaz tarifelerinin düşürülmesi elbette özellikle dar gelirli yurttaşları rahatlatacaktır. Ancak Türkiye bu tür adımların sadece seçimler öncesinde atıldığı bir ülke olmaktan çıkması gerekiyor. Yani asıl mesele, enerjide ödenebilir fiyatları kalıcı kılmak. Bunun yolu da sağlıklı bir enerji ve ekonomi politikasından geçiyor. Peki nasıl?
Evet, enerjiyi düşük maliyetle elde edelim ama elimizdeki elektrik ve doğal gazı da verimli şekilde kullanalım. Üretim maliyetini gözetmeden elektriğin fiyatını düşürmek kalıcı bir çözüm değil. Siz vatandaşın satın alma gücünü yükseltin, daha adil bir gelir dağılımını sağlayın, vatandaş kendi bütçesini yönetebilir. Maliyeti bilinmeyen bir ürünün kıymeti de anlaşılmaz.
Şimdi Türkiye Karadeniz’de keşfettiği doğalgazı kullanıma sunmaya hazırlanıyor. Peki bu gazın maliyetini biliyor muyuz? Hayır. Hesaplanabilir mi? Evet. Ama önceliğimiz dışa bağımlılık olunca maliyet üzerinde pek durulmuyor. Ancak durmalıyız.
Son iki yılda uluslararası piyasalarda kömür, doğalgaz ve petrol fiyatları hızla yükseldiği için Karadeniz’de keşfedilen gazı üretip kullanıma sunmak üzere yapılacak yatırımlar çok karlı hale gelmişti. Ancak son 6-8 aydır emtia fiyatlarında yaşanan düşüşün Karadeniz’de gaz üretmeyi eskisinden daha az karlı (belki de zarar yazılır ama dışa bağımlılığa karşı buna da katlanılabilir) hale getireceği açık.
Yani sevgili okuyucu, işin ucu dönüp dolaşıp yine verimli üretime çıkıyor. Enerjiyi nereden nasıl tedarik ettiğinizden çok, onu kullanarak ne kadar değer ürettiğiniz önemli. O yüzden Şeker Bayramı arefesinde Zonguldak Filyos’ta törenle karşılanacak doğal gazın kıymetini bilelim. Kıymet bilmenin en iyi yolu ise onu iyi kıymetlendirmekten geçiyor.