Bu hafta sonu Avrupa’da saatler 1 saat geri alındı. Yaz saati uygulaması sona erdi. Biz ise “sürekli yaz saati”nde kalmaya devam ediyoruz. Yunanistan’la saat farkımız 1 saate, Almanya ve Fransa ile 2 saate, İngiltere ile 3 saate çıktı. Bir aya kalmaz, İstanbul’da günün ağarması saat 8.30’u bulacak. Çocuklar okula, çalışanlar da işe, karanlıkta ve ayazda gidecek.
Saat ayarını yaz saatinde sabit tutmamızın siyasi bir tercih olduğunu daha önce yazmıştım. Demiştim ki, “saat ayarı tercihi, batıda yaşayan çocuklar okula giderken güneş görsün mü yoksa doğuda yaşayan çocuklar okuldan sonra biraz dışarıda oynayabilsin mi tercihidir… Saat dilimi artık kendinizi dünyanın neresine yakın hissettiğinizin, sabah işe ya da okula gitmek zorunda olup olmadığınızın veya akşamları ne kadar dışarıda eğlenmek istediğinizin işareti.”
Geçen gün Amerika’daki sınıf arkadaşım Jasmina Chauvin’in tam da bu konuya yazdığı bir makaleye denk geldim. Jasmina, bizden sonra akademik eğitimine devam etti ve Harvard Business School’da doktora yaptı. Şimdi de Georgetown Üniversitesi’nde hoca. Makalesinde, 100 çokuluslu şirketten 12 bin çalışanın mesajlaşma ve konuşma verilerini kullanarak, zaman dilimlerinin beraber iş yapma üzerindeki etkilerini analiz etmiş. Bir şirkette yapılan işler temelde ikiye ayrılıyor: Birincisi, rutin işler. Bunları e-posta veya Slack ve WhatsApp gibi uygyulamalar sayesinde bir şekilde koordine edebiliyorsunuz. Dolayısıyla rutin işler için zaman farkının pek bir önemi yok. İkinci tip işlerse rutin olmayan, karşılıklı istişare ve müzakere gerektiren işler. Mesela, fiyat pazarlığı. Mesela “sizin ürünler standarda uymadığı için gümrükte takılmış, ne yapalım?” tartışması. Böyle işleri çözmek için bir şekilde zaman ayarlayıp görüşmek gerekiyor.
Kompleks konuları çözecek görüşmeleri ayarlamak için ise karşılıklı olarak iş saatlerinin örtüşmesi gerekiyor. Mesela İngiltere ile saat farkımız 3 saate çıkınca, yemek aralarını da dikkate alırsak saat 09.00-18.00 arasında iş saatlerinin örtüştüğü sadece 4 saatiniz kalıyor. Eğer görüşmenizi kısıtlı saatler içerisinde ayarlayamazsanız iki seçeneğiniz var: Birincisi hiç görüşmemek. İkincisi ise tahmin edebileceğiniz gibi görüşme ayarlayabilmek adına mesaiyi uzatmak. Jasmina’nın analizine göre, bizim gibi aniden saat ayarını değiştiren ülkelerle değiştirmeyen ülkeler arasındaki iletişim, bu değişiklikten sonra %11 azalıyormuş. Bu pek de yüksek bir oran değil. Öte yandan araştırma sonuçları gösteriyor ki ikinci seçenek daha fazla tercih ediliyor. Fakat bu durum mesai dışı çalışma süresinin uzamasına neden oluyor. İki ülke arasındaki bir saatlik zaman farkı için mesai dışı çalışma süresi %30 nispetinde uzuyor.
Bilin bakalım kimler mesaiyi uzatıyor? Eğer bir ülkenin iş kanunları ve kültürü mesai dışı çalışmaya yatkın değilse, esnekliği diğer ülkelerdeki çalışanların göstermesi normal. İlkinde esneme ortalaması %9, ikincideyse %32. Yani Avrupa ile iş yapan bir Türk şirketinin ihracat müdürüyseniz, gece yarılarına kadar çalışacak olan yine sizsiniz. Bu arada, uzayan mesailerin kadın çalışanları daha olumsuz etkilediğini ve işgücü dışına ittiğini de hatırlatalım.
Peki, çalıştığınız saatlerdeki verimliliğiniz, güneşin doğuş saatinden nasıl etkileniyor? Bu konuyu araştırmak için ABD iyi bir labaratuvar. Çünkü ülkede dört farklı saat dilimi var. Bazı şehirler yan yana oldukları halde, farklı eyalette oldukları için aralarında saat fark oluyor. Diyelim ki, komşu şehirlerden biri kendi saat diliminin en doğusunda, diğeri ise en batısında. Kışın ilkinde güneş saat 7.30’da, ikincide ise 8.30’da doğuyor. Yeni bir araştırmaya göre, ikincideki trafik kazalarında ölüm sayısı ortalama %22 daha yüksek. Bir başka araştırmaya göre, ilk şehirde çalışanların maaşları ortalama %3 daha yüksek. Maaşları iş gücü verimliliğinin göstergesi olarak kabul edersek bu, önemli bir fark. Demek ki gün ışığıyla uyanma saatlerimiz arasındaki ilişkinin kopması, sinirlerimizi bozuyor, yanlış işler yapma olasılığımızı artırıyor ve verimliliğimizi düşürüyor.
Hani saat ayarlarını “enerji tasarrufu” için yapıyorduk? O yaklaşım, milli gelirin ana belirleyicisinin rutin işler olduğu dönemin yaklaşımıydı. Oysa yukarıda anlattığım faktörlerin verimlilik, milli gelir ve toplumsal refah üzerindeki etkileri, muhtemel enerji tasarrufundan çok daha yüksek. Enerji tasarrufu için saat ayarı yapmak ilkelliktir. Saat ayarı, nasıl ve dünyanın neresine yakın bir toplum istediğinize dair karmaşık bir tercihtir.