Her dönemde bir ülke ekonomideki hikayesi ile öne çıkıyor. Son dönemin parlak hikayelerinden biri de Endonezya.
Geçenlerde CNBC-e’deki “4’te Ekonomi” programında Mahfi Eğilmez, Endonezya’dan başarılı bir örnek olarak bahsedince dönüp Dünya Bankası ve IMF raporlarına baktım, “başarı hikayesinin arkasında ne var? “ diye.Bizimle aynı yükselen piyasalar kategorisinde yer aldığı için sık sık Türkiye ve Endonezya karşılaştırılması yapılıyor ama gördüm ki; Endonezya’yı bizden ayıran bazı önemli farklılıklar var.
Altyapıya, dijitalleşmeye ve sürdürülebilirliğe odaklanan Endonezya, planlı bir ekonomi hamlesi ile gelişme ve yoksulluğu azaltma yönünde önemli adımlar atmış ve halen de atıyor.Küresel trend de Endonezya’ya yardımcı oluyor. Dünya temiz enerjiye yöneldikçe Endonezya ekonomisi büyüyor. Böyle giderse şu anda yaklaşık 1,5 trilyon dolarlık GSYH’sı ile dünya sıralamasında bizim iki sıra önümüzde olan Endonezya arayı açacak, bizden iyice uzaklaşacak. Küresel havuzdan bize göre daha fazla yabancı sermaye yatırımı çekecek, daha fazla fon bulacak ve daha fazla ihracat yapacak
.Endonezya nikel, boksit ve kalay üretiminde dünyanın önde gelenleri arasında yer alıyor. Nikelde en büyük, kalayda ikinci ve boksitte ise dördüncü sırada bulunuyor. Bu minerallerin hepsi de elektrikli araç üretiminin önemli girdileri arasında. Mesela hafifliği nedeniyle araçların çeliğe göre daha uzun süre yol almasına imkan tanıyan alüminyum, elektrikli araçlarda yoğun kullanılıyor. Boksit ise alüminyum üretimindeki ana kaynaklardan biri.
Aynı şekilde elektronik cihazların lehimlenmesinde kullanılan kalay da elektrikli araç üretiminde önemli bir girdi. Elektrikli araçlara güç verecek batarya paketlerinde de önemli bir bileşen olan nikel ise şu anda pek çok elektrikli araç bataryasında kullanılıyor. Bu madenler sadece elektrikli araç değil güneş panelleri gibi diğer bazı yeşil enerji ürünlerinin imalatında girdi olarak yer alıyorlar.
Kısacası Endonezya zengin maden yatakları ile yeşil ekonomide önemli bir oyuncu haline geliyor.Endonezya’nın parlak performansını sadece dünyanın kirleten enerjiden kaçıp temiz enerjiye yönelmesine bağlamak yanlış olur. Güneydoğu Asya’nın önde gelen ülkesi, küresel trendin kendisine sunduğu bu fırsatı attığı bazı yapısal adımlarla ve sürdürdüğü politik istikrarla da destekliyor.
Endonezya’nın son dönemde yaptığı bazı yasal ve idari düzenlemeler ülkede yatırım ve iş yapmak için var olan ortamı daha da iyileştirdi. İnsan sermayesini geliştirmeye çalıştı. Endonezya akıllı davranıyor, maden ve hammadde zengini olan birçok ülkenin düştüğü hataya düşmüyor. Sadece doğal zenginliğini topraktan çıkarıp bunları gelişmiş ülkelere hammadde olarak satan Afrika ülkelerinden kendilerini ayrıştırmış. Zengin yer altı kaynaklarının sadece hammadde olarak ihracatını sınırlandırmış. Böylece küresel markaları bu madenleri işlemek ve daha değerli bir ürüne çevirmek için Endonezya’da yatırım yapmaya zorlamışlar.
Sonuçta Endonezya ekonomisi bugün itibariyle yüzde 4-5 civarında büyüyen ve buna karşın enflasyonun yüzde 2 dolayında seyrettiği, işsizliğin yüzde 5’in ve kamu borcunun GSYH’a oranın yüzde 40’ın altın olduğu dengeli bir ekonomi. Üstelik dış ticarette fazla veriyor, ödemeler dengesi ise çok düşük cari işlemler açığı üretiyor. Bizimki gibi büyüme hızlandığında yüksek dış açık veren bir ekonomisi yok.
Endonezya’nın attığı reform hamlelerini ve yaptığı önemli düzenlemeleri gözden geçirmekte fayda var.