Atmosfer Bilimleri ve Coğrafya Profesörü Dr. Marshall Shepherd, “Birbiri ardına sistematik şekilde sıcaklık rekoru kırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Bu durum artık manşete giren bir haber niteliği taşımıyor ve insani bir krize işaret ediyor" diyor.
Yazının başlığı, 2006 tarihli Time Dergisi’nin kapağından alıntı. Time, 2006 yılında yayınladığı Küresel Isınma dosyasında, iklim değişikliğinin uzun vadeli bir sorun olmadığına ve alarm verici bir hızla dünyaya zarar verdiğine dikkat çekmişti.
Yıl 2021. İklim değişikliği, artık iklim krizine dönüştü. Dünyanın dört bir yanından orman yangınları, aşırı sıcaklar ve ani sağanakların yol açtığı sel haberleri geliyor. Bilim insanlarına göre, yaşanan bu olağanüstü hava olaylarının birçoğu insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliğiyle bağlantılı.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA)’nın 15. Maddesi’nin başlığı “Karasal Yaşam”. Bu başlık, insan yaşamının gıda ve geçim kaynakları bakımından okyanuslara olduğu kadar karaya da bağımlı olduğuna dikkat çekiyor ve “Bitkiler, insanların besin kaynaklarının yüzde 80’ini sağlar, önemli bir ekonomik kaynak ve kalkınma vasıtası olarak tarıma dayanırız. Ormanlar, Yerküre’nin yüzeyinin yüzde 30’nu kaplıyor; milyonlarca tür için hayati önem taşıyan yaşam alanları ve önemli temiz hava ve su kaynakları sağlıyor ve aynı zamanda iklim değişikliği ile mücadele açısından kritik önem taşıyor” diyor.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı- WWF verilerine göre, dünya genelinde her yıl 18.7 milyon dönüm ormanı kaybediyoruz. Bu, her bir dakikada 27 futbol sahası büyüklüğünde ormanı kaybettiğimiz anlamına geliyor. Ormanlar yok olduğu zaman, bu ormanlarda yaşayan çok sayıda canlının yaşam alanı da yok olmuş oluyor. 2020 Yaşayan Gezegen Endeksi, doğal yaşamın 1970’ten 2016’ya kadar ortalama yüzde 68 oranında azaldığını ortaya koyuyor.
İklim değişikliğinin neden olduğu aşırı sıcaklıklar, yaşanan yangınların artmasına neden olurken, kontrol altına alınmasını da çok daha zor hale getiriyor.
Avrupa Birliği'nin Yeryüzü İzleme Programı olan Kopernik İklim Değişikliği Servisi’ne göre, 2020 yılı bugüne kadar kaydedilen en sıcak yıl rekorunu elinde tutan 2016 ile aynı sıcaklık seviyesine ulaştı. Program, geçtiğimiz altı yılın, kaydedilen en sıcak altı yıl olduğunu ve endişe verici eğilimin devam ettiğini gösteriyor. Bilim insanları, gezegenin ısındıkça aşırı hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin arttığına dair mutabakata varmış durumda. 2020 yılında buna dair, Kuzey Kutbu'nda görülen rekor seviyedeki sıcaklıklar, Avustralya ve ABD'de yaşanan büyük ölçekli orman yangınları ve Asya’da bulunan birçok ülkede muson mevsiminde görülen ve sellerle sonuçlanan şiddetli sağanak yağışlar gibi birçok işaret bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doğanay Tolunay, son yıllarda orman yangını sayılarının sürekli artmasındaki temel nedenin “insan ve orman etkileşiminin artması” olduğunu söylüyor. Tolunay, “iklim krizinin yangın riskinin artmasına neden olduğunu ve çıkan yangınların hızla büyüyerek kontrol altına alınmasını zorlaştırdığını” vurguluyor.
Türkiye'de 28 Temmuz'da Antalya'nın Manavgat ilçesinde başlayan ve ardından 26 farklı ilde çıkan yangınlarda altı kişi yaşamını yitirirken, binlerce hayvan telef oldu, orman ve tarım arazileri ile bölgedeki sera alanları küle döndü. Yangınlar hala devam ediyor.
2019 sonu, 2020 başı Avustralya’da gerçekleşen orman yangınları milyonlarca dönümlük alanın tahrip olmasıyla ve milyarlarca hayvanın ölümüyle sonuçlandı. Yangın sonrasında yayınlanan bir ilişkilendirme çalışması, iklim değişikliğinin gerçekleşen yangınların riskini en az yüzde 30 artırdığı sonucunu ortaya koydu.
Kaliforniya’da 1,6 milyon hektarı aşkın alanın kaybedildiği yangınlar, bölgede sıcaklıkların yüksek seyretmesine yol açan ısı dalgasının gerçekleştiği sırada meydana geldi.
Birkaç ay önce yayınlanan “Counting the cost 2020: a year of climate breakdown isimli rapor, 2020 yılında dünya genelinde yaşanan aşırı hava olaylarının maliyetinin 150 milyar dolardan fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bu aşırı hava olayları arasında, küresel ısınmadan etkilendiği bilinen sıcak hava dalgaları, orman yangınları, seller ve tropikal siklonlar yer alıyor.
İklim uzmanı ve meteoroloji tarihçisi Maximiliano Herrera, 2021'de şimdiye kadar 26 ülkede 260'tan fazla sıcaklık rekoru kaydedildiğini söylüyor. Georgia Athletic Association’da görev yapan Atmosfer Bilimleri ve Coğrafya Profesörü Dr. Marshall Shepherd’ın sözleri ise dikkat çekici: "2020'nin sıcaklık rekoru kırıp kırmadığına yönelik tartışma büyük resmi görmemizi engelliyor. Birbiri ardına sistematik şekilde sıcaklık rekoru kırıldığı bir çağda yaşıyoruz. Bu durum artık manşete giren bir haber niteliği taşımıyor ve insani bir krize işaret ediyor."
Birleşmiş Milletler çatısı altındaki Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) tarafından hazırlanan rapora göre 1990 yılından bu yana 178 milyon hektarlık orman alan yok olmuş durumda.
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma şansına sahip olmak için, dünyanın 2030'a kadar kestiğinden daha fazla ağaç dikmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
BM verilerine göre; küresel ısınmanın 1,5 derece artması, Akdeniz’de orman yangınlarının yüzde 41 oranında artmasına neden oluyor. Isınmanın 2 derece üstüne çıkması yangın oranlarının yüzde 62; 3 derece üzerine çıkması ise yüzde 97 oranında artmasına neden oluyor.
Ormanlar, dünya üzerinde milyonlarca canlının gıda güvenliği ve yaşamları için vazgeçilmez öneme sahip. Gezegendeki biyolojik çeşitliliğin en büyük bölümünü ormanlar barındırıyor. Bununla birlikte, ormanlar iklim krizi ile mücadelede en büyük güç konumunda.
Bugün 300 milyon kişi ormanlarda yaşıyor ve 1 milyonun üzerinde insan yaşamak için ormanlara bağımlı. Gezegenimizin kara alanının üçte birini kaplayan ormanlarda karadaki türlerin yarısından fazlası barınıyor.
Türkiye yüzölçümünün yaklaşık yüzde 30’unda varlığını sürdüren ormanlar, sadece bir ağaç topluluğundan ibaret değil. Ağaçlarla birlikte, bitkiler, hayvanlar, mantarlar, toprak, su, iklim gibi canlı ve cansız varlıkların birlikte oluşturduğu bir ekosistem…
Bir Çin Atasözü’nün dediği gibi; “Fidan ekmek için en iyi zaman yirmi yıl önceydi. Sonraki en iyi zaman ise, şimdi.”
TEMA Vakfı, Türkiye'nin birçok yerinde çıkan orman yangınları nedeniyle zarar gören bölgelerin tekrar ağaçlandırılması amacıyla 'Yaşamı Yeniden Yeşerteceğiz' kampanyası başlattı. Adana, Osmaniye, Mersin, Kayseri, Aydın, Kilis, Muğla ve Antalya başta olmak üzere birçok yerde orman yangınları ile mücadele eden bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için fidan bağış kampanyası başlattı. ‘Yaşamı yeniden yeşerteceğiz’ sloganıyla başlatılan kampanyada bir fidan için 10 lira bağış alınıyor. Alınan bağışlar, Orman Bakanlığı tarafından tahsis edilen alanlara dikiliyor. TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, yanan ormanlık alanların kendilerini yeniden tamir etmeye başlamasının 20 yıl, ekosistemin eski haline gelebilmesi için ise en az 50-60 yıl gerektiğini söylüyor. Yanmış orman arazilerinin imara açılma korkusunun toplumda yaygın olduğunu, fakat yanan ormanların imara açılmasının Anayasa ile engellendiğini söyleyen Ataç, İzmir yangınından örnek vererek şu yorumları yapıyor: “İzmir yangınına kadar, Bakanlık yangında hasar görmüş alanları fidan bağışına açmıyordu. Kendi ağaçlandırıyordu. Anayasaya göre de ağaçlandırmanın bakanlık tarafından yapılması gerekiyor. Fakat kamuoyundan gelen baskı sonrasında, STK’lar Bakanlık ile görüştü ve yanmış ormanlar bağışına açıldı. Fakat normal şartlarda bu alanlarda dikim yapılabilmesi için en az bir sene beklemek gerekiyor.” Ataç’ın dikkat çektiği bir diğer konu da, işin fidan dikmekle bitmediği. Ataç, “Bir fidanın ağaç olabilmesi için 3 yıl yaşamasını sağlamak gerekiyor. Bu noktada kritik başarı yüzde 81. Dikilen her 100 ağaçtan yüzde 80’ini yaşatabiliyorsak, o ağaçlandırma başarılı olmuş demektir” diyor.
Uzmanlar iklim değişikliğinin en önemli faktörlerden biri olduğunu ancak fitili ateşleyenin; yani yangının tetiklenmesini sağlayanın genellikle insan faktörü olduğunu belirtiyor. Dünyanın dört bir yanında insanlar, temel hakları arasında yer alan yaşanabilir bir iklimi mümkün kılmaya yönelik yasal mücadeleler veriyor. Bazı çevre hukukçuları bir ekosistemin yok edilmesine sebep olan bu tahribata yol açanların tıpkı soykırım ve savaş suçluları gibi uluslararası suç kapsamında yargılanmasını talep ediyor. Hollanda merkezli Stop Ecocide Foundation, uluslararası hukuk kapsamında yargılanabilecek iklim davalarını “çevreye ciddi ve yaygın veya uzun vadeli zarar verme olasılığı olduğu bilindiği halde işlenen yasadışı eylemler” olarak tanımlıyor. Bu arada, 2021 yılı Şubat ayında Fransa’da gerçekleşen yüzyılın davasında iklim adına tarihi bir karar alındı ve Paris İdari Mahkemesi Fransa Devleti’ni iklim krizinden sorumlu tuttu. Mahkeme aynı zamanda, devletin sera gazı emisyonu azaltım taahhütlerini yerine getirmemesinin yasadışı olduğunu karara bağladı. Mahkeme, bunun yanı sıra devletin çevresel hasardan sorumlu olduğunu belirtti.