Yılsonu geldiğinde, “anlatma ve yazma sorumluluğu” konusundaki sorular zihin hiyerarşimde ön sıralara tırmanır: Yeni yılda hangi temel kavramlar üzerinde çalışırsam “anlamlı” olabilir?
Kavramlar, çok söylenen, yazılan, sorgulanan konu olduğu halde, analizlerini ilgiyle okuduğum Bayram Ali Eşiyok’un saptaması, yeni yıl kavramları üzerinde düşünmemi iyice alevlendirdi. Diyordu ki: “Birçok teknoloji insan emeğini neredeyse tümüyle ikame eden özellikler taşıyor. Emeği tamamıyla ikame etmesi nedeniyle sanayide kullanılan robot sayısına göz atalım. Küresel düzeyde 2010 yılında 1 milyon 59 bin olan endüstriyel robot sayısı, yüzde 57 artarak 2019 yılında 2 milyon 722 bine yükselmiş.”
Yaklaşık on yıldır sıkça yazdığımız “insanlık tarihinde ilk kez, teknolojik gelişmeler insanın performansını artırmanın ötesinde, yerini almak için hızla gelişiyor” varsayımını Eşiyok’un paylaştığı rakamlar da doğruluyordu. Gidişat karşısında, değer yaratma sisteminde doğru konumlanmamız için doğru kavramlar odaklanmanın hayati önemi sanırım hepimiz tarafından iyi biliniyor.
Sosyal devleti unutmayalım
Hep birlikte, geçmişten bugüne taşınan, sanayileşme sürecinden sonra güçlenen “sosyal devletin sorumluluklarını” içeren değerleri anımsayalım: Çağdaş devlet, herkese geçimini sağlayabileceği “iş”, barınabileceği “konut”, konutla iş yeri arasında düzenli, güvenli ve erişilebilirlik yaratan “iletişim” ve “ulaşım” sağlayandır.
Teknolojideki gelişmeler, küresel ölçekte de ülkeler özelinde de “işsizliği” artırıyor. Eşiyok’un yazısında paylaştığı gibi, 2000 yılındaki 160 milyon işsiz sayısı, 2020 yılında 190 milyon 300 bin kişiye yükseliyor.
İnsan doğası, toplumsal varlık olması, insan bilincinin içgüdüsel ayar ve beklenti yönetimine odaklanması; karşılaştığı sorunlar karşısında üç önemli tepki üzerinde inşa ediliyor: Çevremizdeki gelişmelerin neler olduğunu sürekli sorguluyoruz. Gelişmelere en uygun hangi tepkiyi vererek enerjimizi optimum kullanmış olabileceğimizi hesaplıyoruz. Zihnimizde bir model oluşturarak harekete geçerek bildiklerimizi hayata taşıyoruz.
Üç temel kavramı anlayalım
Çok büyük, insanlık yaşamını derinden etkileyecek bir değişim ve dönüşüm sürecinin tam da orta yerindeyiz. Adnan Bali’nin kamuoyuna yansıyan değerlendirmelerinde sürekli vurguladığı “piyasa üst göstergelerine ayırdığımız zaman kadar dip dalgalara da ayırmalıyız” ki, sorguladıklarımızı, alternatif tepki biçimlerimizi ve uygulamalarımızı “efradını cami ağyarını mani” kılalım.
Üç temel kavramın bileşenlerini ve bağlamlarını hızla netleştirerek, kitle haberleşme araçlarında tartışmalarımızı alabildiğine yaygınlaştırarak “toplumsal hafızanın” netleşmesini, “yaratıcı yüzleşme” özgüveninin artırılmasını sağlamalıyız. “Veri madenciliği ve iş zekası” gibi cazip kavramlara paçamızı kaptırarak analitik konusunu gölgelemekten uzak durmalıyız; “analitik yetkinlik” konusunun neden gerekli ve önemli olduğunu, bu kavramı zihinde netleştirmenin gelecek inşa etmedeki rolünü derinliğine düşünmeliyiz.
Yeni yılda, ülkemiz iş dünyasının maddi ve kültürel zenginlik üretmesine katkısını artırmasını isteyen herkesin, karmaşıklığın alabildiğine arttığı, veri üretiminin katlanarak büyüdüğünü, belirsizlik koşullarında adım atabilmek için “olasılık hesapları ” yapacak bilgi bazına sahip olması gerektiğini bilerek gerekli desteği vermelidir.
Olumlu etkileri kadar olumsuzlukları da olan “yapay zeka ve makine öğrenimi” konusunu açıklayan kavramların bileşenlerinin ve bağlamlarının ne olduğunu, bu alanda gelişmelere “uyum sağlamak” için ne yapmamız gerektiğini kendine sorun edenlerin “kritik büyüklüğe” erişmesinin hayati önemi kavranmalıdır.
Bu bir çağrıdır
Okuyucularımız tanıktır ki, 2013 yılından 2020’ye kadar “Endüstri 4.0”in slogan olmadığını, bir başka ülkenin propaganda malzemesi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini kararlılıkla gündemde tutmaya çalıştık. Endüsti 4.0’ın arkasından mobil iletişiminde “5G aşamasının” olası etkileri konusunda karınca kararınca bildiklerimizi paylaşmayı kararlılıkla sürdürüyoruz. Sözünü ettiğimiz iki temel kavramsal çerçeveye, yeni yılda “ analitik, olasılık ve yapay zeka” gibi kavramları ekleyeceğiz. On araştıracağız, bir yazacağız. Hedefimizde eksiklik görürseniz tamlayın, yanlışlık bulursanız düzeltin… Herkesten katılım, paylaşım ve kapsayıcılık bekliyoruz. Biz “ortak aklın gücüne” olan inancımızı hiçbir zaman yitirmedik…