Dün ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ idi. Bu vesileyle, gelin işgücü piyasasındaki bazı sevimsiz gerçeklere bakalım bugün. TÜİK verilerine göre çalışabilir yaşta 65.2 milyon kişi var Türkiye’de. Bunların önemli bir kısmı ya işgücünde değil ya da işsiz. Sadece yüzde 48.3’ünün bir işi var (31.5 milyon kişi). Geniş tanımlı işsizlik oranı ise yine TÜİK verilerine göre yüzde 23.4 (Şubat ayı atıl işgücü oranı). Çalışanların yüzde 26’sı sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değil. Sadece yüzde 14.3’ü sendikalı. Ortalama bir haftada çalışılan saat sayısı ise 44.4 saat.
Oldukça sevimsiz bu değerler. Ne yazık ki gelir düzeyi açısından bakılınca daha da sevimsiz bir tablo ortaya çıkıyor. Çalışanların yarısından fazlası asgari ücret alıyor. Asgari ücretten az alanlar da var. Öte yandan tüm çalışanların ortalama ücreti asgari ücrete çok yakın. Peki, asgari ücret yeterli bir düzey de mi?
TÜRK-İŞ’in hesaplamalarına göre dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamaları için Nisan 2023’te en az 10 135 liraya ihtiyaç vardı. Bu alt sınır, ‘açlık sınırı’ olarak tanımlanıyor. Oysa net asgari ücret 8 507 lira. Dört kişilik bir ailede sadece bir kişi çalışıyorsa, elde edilen gelir gerekli gıda harcamalarını bile karşılamıyor. Yine TÜRK-İŞ verilerine göre, Nisan ayında dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 33 014 liraydı. Bu durumda, ailede iki kişi çalışsa da, aile yoksulluk sınırının çok altında bir gelir düzeyi ile ‘yaşamak’ zorunda.
Asgari ücret artık yılda iki kez saptanmaya başlandı. Yüksek enflasyonun kaçınılmaz bir sonucu bu. TÜİK’in açıkladığı resmi gıda enflasyonu rakamlarını veri alarak, net asgari ücretin satın alma gücüne bakalım şimdi. Soru şu: Bir asgari ücretlinin kazandığı ücretin satın alma gücü, Ocak 2018’den bu yana nasıl değişmiş?
Yanıtı grafikte var. Grafik rahat anlaşılabilsin diye Ocak 2018 asgari ücretinin gıda enflasyonundan arındırılmış değerine ‘1’ dedim. Diğer bütün ayların asgari ücretlerini de ona göre ayarladım. Yatay eksende aylar yer alıyor. Asgari ücretlinin enflasyona nasıl yenik düştüğü çok net biçimde görülüyor. Mesela 2023’ü ele alın. Nisan ayı itibariyle asgari ücretli Ocak 2018’deki durumuna geri dönüyor. Mayıs ayında ise ondan da kötü durumda olacak (Nisan ve Mayıs gıda enflasyonları Mart ayında gerçekleşen kadar olacak varsayımıyla; daha da fazla olabilir). Üstelik 2018-2023 arasında ekonomi büyüdü. Yani, toplam gelir arttı. Ama artan toplam gelir; herkesin geliri artmıyor. Emeğin aleyhine bir gelişme var son yıllarda. Bırakın büyüyen ekonomiden pay almayı, enflasyon karşısında bile naçar durumda kalmış asgari ücretli.
Bu tablonun değişmesi şart. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun.