Elon Musk’ın Twitter’ı satın aldığı haberini duyunca gözümün önüne geçmişten iki an geldi. Biri Elon Musk’ın meşhur ülkemizi ziyaretinde çekilen fotolar. Diğeri bir medya patronumuzun “ben nerden bu işe girdim” diye gözyaşlarına boğulurken ses kaydı. Acaba Elon Musk neyin içine girdiğini biliyor mu?
Önce satın almanın finansal yapısını inceleyelim. Zira Twitter’ın ekonomik ve sosyal konumuna dair ipuçları burada. Elon Musk, Twitter hissedarlarına toplam 44 milyar dolar ödeyecek. Bunun 13 milyar dolarını şirkete borç olarak almış. Bu borç çok az. Zenginler aslında kendi parasıyla iş yapmaz, zengin oldukları için ucuza ve kolay borç alarak iş yapar. Kaldıraçlı satın alma (leveraged buy-out) işinden anlayanlara göre, böyle bir satın almada toplam miktarın yarısından üçte ikisine kadar borç kullanılır. Musk’ın aldığı miktar üçte birden az. Zira Twitter para kazanan bir şirket değil. O nedenle de hiçbir banka gidip olmayan kazanca karşılık yüklü miktarda borç vermek istememiş.
Musk kalan miktarın 12,5 milyar dolarını kendi Tesla hisselerini rehin göstererek aldığı borçla ödeyecek (kalanı da cebinden veya eşinden dostundan toplayacağı parayla ödeyecek). Tesla hisseleri, anlaşma açıklandığı günden beri %20 düştü. Esas işi elektrikli araç olan Tesla ile bununla hiç ilgisi olmayan Twitter’ın hisseleri korele hale geldi. Yarın Twitter’ın zaten kötü olan mali performansı daha da bozulursa, Elon Musk borcuna rehin gösterdiği Tesla hisselerini satmak zorunda kalacağından Tesla hisselerinin değeri daha da düşecek.
Ancak Twitter ile Musk’ın diğer işleri arasındaki korelasyon kaynakları burada bitmiyor. Tesla’nın şu andaki ana gelir kaynağı karbon kredileri satışı. Doğrudan kamusal düzenlemelere bağlı bir iş. Tesla’nın geleceği hangi ülkeye giderse gitsin, şarj altyapısı lisanslamasından bayilik sistemine kadar idari kararlara bağlı. Mesela ABD’de Tesla arabalar bayiye gitmeden online satılabilsin diye tarihin en büyük lobi kampanyalarından biri yapılmıştı.
Musk’ın diğer işi SpaceX uzaya roket atıyor ki ana müşterisi her yerde devlet. Bizim uyduları da SpaceX atmıştı, hatırlarsınız. Musk’ın üçüncü işi Starlink ise uydu ile internet bağlantısı hizmeti veriyor ki, bu işin stratejik önemini son savaşta Ukrayna’ya verdiği destekle görmüştük. Starlink’in şu anda dünya yörüngesinde 2000 uydusu var. Starlink, bu uydulardan internet erişimine en çok ihtiyaç olan Hindistan’da hala faaliyet izni alamadı. Geçen ay ülke genel müdürü de “bu iş olmuyor” deyip istifa etti. Bu arada Hindistan, Tesla’nın araçları Hindistan’da üretilmedikçe bu ülkede satış izni alamayacağını açıkladı.
Elon Musk bu şirketlerin iş yaptığı ülkelerin liderleriyle bir daha Zoom yaptığında sizce ilk konu ne olur? Bence araba ya da uydu değil, Twitter olur. Bakalım o zaman Musk satın alma gerekçesini açıklarken söylediği gibi “ifade hürriyeti”ni koruyabilecek mi? İlk tepki, daha satın alma sonuçlanmadan, Avrupa Komisyonu üyesi Thierry Breton’dan geldi. Breton, AB’de yakında çıkacak Dijital Piyasalar Kanunu’na konacaklar da dahil olmak üzere konulan moderasyon kurallarına uymazsa Twitter’ın işinin zor olduğunu söyledi. Yakında Türkiye’de sosyal medya kuralları sıkılaştırılacak. Muhtemelen artık Twitter temsilcisinin Türkiye’de mukim bir Türk vatandaşı olması gerektiği, bazı suçlarda kullanıcı bilgilerinin adli mercilere tesliminin zorunluğu olduğu bir dünyaya gireceğiz. Bakalım Elon Musk bu işe ne diyecek?
Tam bir yıl önce gazetenizde “Elon Musk’ın özelliği zamanın ruhundaki kritik teknolojileri ve en büyük para kaynağı olan kamunun nereye harcama yapacağını iyi görebilmesi” diye yazmıştım. Sanki Twitter’ı satın alarak girdiği durum normal bir insanın psikolojisinin kaldırabileceğinden çok cambazlık gerektiriyor. Söylememe gerek yok ki Elon Musk normal bir insan olduğunu düşünmüyor. Bakalım yine bizden iyi gördüğü bir şey var mı…