Tebligat, Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre “bildirim” demektir. Hukuk dünyasında tebligatı, hukuki sonuç doğurmaya yönelik bir durum veya işlemin belirlenmiş usullere göre muhatabına bildirilmesi olarak tanımlayabiliriz. Tebligatı düzenleyen bir de kanunumuz bulunmaktadır: 7201 sayılı Tebligat Kanunu.
Vergi hukukunda ise tebligata ilişkin hükümler Vergi Usul Kanunu (VUK)’nda düzenlenmiş olup söz konusu Kanunda tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi olarak tanımlanmış ve beş çeşit tebligat türü düzenlenmiştir: 1) Posta ile tebliğ, 2) Memur vasıtası ile tebliğ, 3) Dairede ya da komisyonda tebliğ, 4) İlan yolu ile tebliğ, ve 5) Elektronik ortamda tebliğ.
VUK ile kamu alacaklarının takibini düzenleyen 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan tebligatlar VUK’da düzenlenen tebligat usullerine tabidir. VUK’ta hüküm bulunmayan durumlarda ise genel kanun olan Tebligat Kanunu’na göre işlem yapılır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, 2010 yılında VUK’un 107/A maddesi ile düzenlenen elektronik ortamda yapılan tebligat (e-tebligat) oldukça yaygınlık kazanmış ve bazı mükellefler için zorunlu hale getirilmiştir. 456 ve 511 numaralı VUK Genel Tebliğlerinde de konuya ilişkin temel idari düzenlemeler yapılmıştır.
E-tebligat hem idarenin hem de mükelleflerin işini kolaylaştıran bir tebliğ yöntemi olmakla birlikte bazı sorunlara da yol açmaktadır ve bu sorunların bir kısmı yargıya da yansımıştır. Bu sorunlardan en önemlilerden birisi, İdarenin mükelleflerin e-tebligat adreslerine bir tebligat gönderdiği bilgisini e-posta veya SMS ile bildirmesinin gerekip gerekmediğidir. 2019 yılında 511 sıra numaralı VUK Genel Tebliği ile “Kendisine elektronik ortamda tebligat yapılacak muhatap tarafından elektronik tebligat sistemine başvuru sırasında veya daha sonra bildirilen mobil telefon numarasına ve/veya e-posta adresine, kendisine gönderilen tebligata ilişkin bilgilendirme mesajı gönderilebilir. Bilgilendirme mesajının herhangi bir nedenle muhataba ulaşmamış olması tebligat süresini ve geçerliliğini etkilemez.” yönünde düzenleme yapılmıştı. Düzenleme bir yandan bilgilendirme mesajının yapılabileceği (yapılır değil) yönünde bir ifade içerirken diğer taraftan bilgilendirme mesajının muhatabına ulaşmamasının (gönderilmemesinin değil) tebligatın geçerliliğini etkilemeyeceğini söylemektedir. Dolayısıyla düzenleme gramer olarak bilgilendirme mesajının gönderilmesinde İdarenin takdiri olduğu yönünde bir ifade içermekle birlikte, cümlenin devamı mükellefler nezdinde bilgilendirme mesajının gönderileceği yönünde haklı bir beklenti oluşturmaktadır. Ayrıca, e-tebligat sistemine dahil olan mükelleflerin doldurduğu ve genel tebliğ ekinde yer alan Elektronik Tebligat Talep Bildirim Formu’nda "Bilgilendirme Tercihleri" bölümünde yer alan "kısa mesaj servisi" ve "e-posta" tercihleri ile e-posta ve/veya kısa mesaj ile bilgilendirilmek isteyip istemedikleri sorulmaktadır. Dolayısıyla, bu formu doldurup bilgilendirme mesajı talebinde bulunan mükelleflerde bilgilendirme gönderileceği konusunda haklı bir beklenti oluşması doğaldır.
Vergi İdaresinin yaptığı e-tebligatlara ilişkin olarak bilgilendirme mesajı göndermemesi nedeniyle süre açısından hak kaybına uğrayan mükelleflerin açtığı davalarda Ankara ve Gaziantep Bölge İdare Mahkemelerinin farklı kararlar vermesi üzerine, içtihat farklılıklarının giderilmesi amacıyla konu Danıştay’a intikal etmiş ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK), 18 Kasım 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2021/2 E., 2021/4 K. sayılı kararıyla ayrık içtihatların, Vergi Usul Kanunu'nun 107/A maddesi uyarınca yapılan elektronik tebligata ilişkin olarak muhatabın elektronik tebligat sistemine başvuru sırasında veya daha sonra bildirilen telefon numarasına ve/veya e-posta adresine bilgilendirme mesajı gönderilmemesinin tebligatın süresini ve geçerliliğini etkilemeyeceği yönünde giderilmesine karar vermiştir.
Kurul söz konusu kararında, VUK’ta e-tebligata ilişkin bilgilendirme mesajı gönderilmesi gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığı, 511 sıra numaralı tebliğ ile Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 10. maddesindeki düzenlemeye paralellik sağlandığı, Elektronik Tebligat Bildirim Formunda SMS ve/veya e-posta yoluyla bilgilendirme seçeneğini işaretleyen mükellefler için haklı beklenti oluşacağı yönünde mahkeme kararları olsa da VUK’ta açık olmayan hallerde Tebligat Kanunu uygulanacağının ve bu kanuna ilişkin Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 10. maddesinde elektronik tebligat adresine yapılan tebligat hakkında bildirilen telefon numarasma ve/veya e-posta adresine bilgilendirme mesajı gönderilmemesinin tebligatın geçerliliğini etkilemeyeceğinin açıkça düzenlenmiş olması karşısında mükelleflerin haklı beklentisinden söz edilemeyeci gerekçelerine dayanmıştır.
Kurul ayrıca, VUK md. 107/A’da yer alan “Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmünün Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle açılan bir davada, Anayasa Mahkemesinin (AYM) 19/09/2019 tarihli ve E:2018/144, K:2019/72 sayılı kararına da gerekçesinde dayanak göstermiştir. Söz konusu kararda AYM, muhatabın elektronik ortamda tarafına iletilen tebligattan haberdar olabilmesinin internet vergi dairesi aracılığıyla kendi elektronik adresine erişim sağlamasına ve dolayısıyla elektronik adresini kontrol etmesine bağlı olduğu, bu bakımdan itiraz konusu kuralın, muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü yüklediği, anılan yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde hukuki yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybının olmayacağı yönünde içtihat etmiştir.
Özetle Danıştay VDDK, e-tebligata ilişkin bilgilendirme mesajı için VUK’ta açık bir hüküm olmadığı, Elektronik Tebligat Yönetmeliğine göre de bilgilendirme mesaj göndermemenin tebligatı geçersiz kılmayacağı, VUK’taki düzenlemenin mükelleflere belli aralıklarla (en azından 5 günde bir) e-tebligat adreslerini kontrol etmeleri yükümlülüğünü yüklediği gerekçelerine dayanmaktadır.
Danıştay VDDK’nın bu kararı mükelleflerin aleyhine olup eleştiriye de açıktır. Öncelikle, 511 numaralı VUK Genel Tebliği ile Elektronik Tebligat Yönetmeliğindeki düzenlemeler iddia edildiği gibi paralel değildir. Tebliğde bilgilendirme mesajının muhatabına ulaşmamasının tebligatı geçersiz kılmayacağı söylenirken, Yönetmelikte bilgilendirmemenin yapılmamasının tebligatı geçersiz kılmayacağı belirtilmektedir. Dolayısıyla, Tebliğde bir bildirimin yapıldığı ancak muhataba ulaşmada sorun yaşandığı duruma ilişkin bir düzenleme yapılmışken, Yönetmelikte bildirimin yapılmaması düzenlenmiştir. Bu iki durumun paralel olmadığı ortadadır. 511 numaralı Tebliğde düzenleme mevcutken Elektronik Tebligat Yönetmeliğine dayanılarak karar tesis edilmesi isabetli olmamıştır. Kararda atıf yapılan AYM’nin Kanunun mükelleflerin belli aralıklarla e-tebligat adreslerini kontrol etme yükümlülüğü getirdiği yönündeki yorumu ise kanaatimce haşin bir yorumdur. Zira ne Kanunun lafzında, ne de gerekçesinde bunu destekler bir ifade yer almamaktadır. 5 günlük sürenin sonunda tebligatın yapılmış sayılacak olması bilgilendirme mesajı gönderilmemesinin gerekçesi olmamalıdır. Mükellef haklarının daha da önem kazandığı günümüzde Danıştay’ın verdiği bu kararın mükelleflerin haklı beklentilerini korumaması nedeniyle eleştiriyi fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Peki, Danıştay VDDK’nın bu kararı bağlayıcı mı? Söz konusu karar içtihadı birleştirme kararı olmadığından bağlayıcı olmadığı iddia edilebilir. Bu konunun literatürde tartışmalı olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan, idare hukukunda mahkemelerin görev ve yetkilerini düzenleyen 2579 sayılı Kanun’da 2014 yılında yapılan değişiklikle (madde 3/C), bölge idare mahkemelerinin kesin kararları arasındaki aykırılık ve uyuşmazlıkların giderilmesi, Danıştay’da konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu tarafından yapılmakta olup, kurulların verdiği kararlar kesindir. Bu durumda, VDDK’nın bu kararı içtihadı birleştirme kararı gibi herkesi bağlayıcı nitelikte kabul edilmelidir. Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasının amacı da budur. Bu durumda, yasal bir değişiklik olmadığı sürece mükelleflerin vergi dairesinden bildirim mesajı beklemeden e-tebligat adreslerini sık sık kontrol etmelerinde fayda bulunmaktadır.
Sözün özü: Bildirim yaptığını bildirmezsen, bildirdiğini nereden bilirim?