Baştan söyleyelim, doğalgaz ve elektrik tarifelerine zam yapılması hiç de şaşırtıcı değil. Bir kere, ikide bir enerjide dışa bağımlı olduğumuzu söylüyorsak, kıt bulunan ve fiyatını belirleyemediğimiz bir varlıktan söz ediyoruz demektir.
Benzin, motorin, otogaz, elektrik ve doğalgaz kaynaklı ithalat faturamız sürekli büyürken, fiyatlarının yerinde sayması beklenemezdi herhalde.
İyi de zamlar neden bu kadar yüksek? Çünkü uzunca bir süredir, elektrik fiyat tarifeleri, maliyetlerdeki artışa rağmen ya hiç artırılmamış ya da maliyet artışının çok altında yükseltilmişti.
İyi de bugüne kadar düşük tutulabiliyorsa neden buna devam edilemiyor? Edilemezdi artık. Çünkü yapılmayan zammın maliyeti hükümet bütçesinden, dolayısıyla vatandaştan toplanan vergi gelirlerinden karşılanıyordu.
Yani doğalgaza zam yapmamak için BOTAŞ’ın aldığı fiyatın 4'te birine vatandaşa gaz satmaya devam etmesi, bir başka deyişle zararının büyümeye devam etmesi gerekiyordu. Hatta yılbaşından çok kısa bir süre önce BOTAŞ’ın vergi borçları ve faizleri silinmişti.
Aynı durum elektrik konusunda da geçerli. Konut elektriğinin fiyatını düşük tutmak adına, devletin elektrik şirketi EÜAŞ’ın bilançosundaki zarar hanesinin büyümesi kaçınılmazdı. İşte elektrik zammı da Elektrik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) zararını azaltacak ya da sıfırlayacaktır. Böylece Hazine ve Maliye Bakanlığı, EÜAŞ zarar ettiği için vergi alamamak bir yana, başka yerlerden alınan vergilerle kapattığı bir açıktan kurtulmuş olacak.
Tabii elektrik fiyatlarına yapılan zamlar EÜAŞ’ın dışında elektrik üretimi yapan özel sektör oyuncularının da rahatlamasını beraberinde getirdi. Özellikle maliyetleri çok yükselen kömür ve doğalgaz santrali işletmecileri bunların başında geliyor. Konu uzun, konuşulacak çok yönü var elbette ama şimdilik bu kadarla yetinelim.