Hemen herkesin dilinde aynı soru; “dolar ne olacak?” Bunun doğru cevabını, gelecekteki mutluluğunu bilme karşılığında ruhunu Mefisto’ya satan Faust bile alamamıştır. Ancak yine de genel trende dair tahminde bulunabiliriz. Misal tasarruf aracı olarak dolara bakınca, oradan lira nasıl görünüyor?
100 liralık mevduata banka %14,50 veriyor. Lira mevduatına güvenenin eline her 100 lirada net 13 lira 87 kuruş geçiyor. Oysa enflasyon %14.03. Bunun anlamı, lira diye yatırım yap ve enflasyona %1,4’ünü kaptır... Yani enflasyon güneşi altındaki buz kalıbı gibi erisin dursun lira mevduatın…
O halde? Ya faizi artıracak ki bunun sonu yok, her Merkez PPK toplantısında aynı terane… Ya da enflasyonu düşüreceksin. Her ikisine de gücün yetmiyorsa, yağmur duasına çıkar gibi doları düşürme temennasında bulunamazsın.
Kök soruna inmeden hangi çare kapsayıcı olmuştur ki… Kök sorun, enflasyonu besleyen dereler varlığıdır. Yatırımcı liradan reel getiri arıyor ama ara ki bulasın… Lira, kafasını enflasyon deresinin suyu üzerine çıkaramıyor, ha bire su yutuyor. Hal böyle olunca döviz tevdiatın 231 milyar $’a erişiyor.
Gıda komitesi, etiket dövmekten soğan deposu basmaktan başka işe yaramadı, gıda fiyatları tırmandı ve halkın ilan edilen oranlara güveni kalmadığı gibi enflasyonun ineceğine dair umudu yitiverdi. Zaten salgın sürecindeyiz ve ekonomi sahiden yerçekimini kaybediyor. Dolar neden düşsün ki?
GECİKEN REFORM OLANI DA DEFORME EDER
2020 nihayet gidiyor. Umutlar, gelen yıldadır diyorduk. Hatta reform lafı filan kulağımıza çalındı, bayağı umutlandık. Ancak ufukta reform filan görünmüyor. Hal böyle olunca yine aynı kısır döngüye giriverdik; dolar ne olur, faiz ne kadar artar, ekonomi düzelir mi?
Siz ekonomi yerinde olsaydınız, umutları eriten bu reformsuzluk ikliminde düzelir miydiniz?