Türk Lirası'nın 2020 yılında dünyada en çok değer kaybeden paralardan biri olması ve TCMB’nin bu gidişi değiştirecek adımları atmaktan çekinmesi Türkiye’yi çok tehlikeli bir noktaya getirdi. Uçuruma doğru gidişi durdurmak için uluslararası piyasalarda oluşmuş olan olumsuz algıyı değiştirmek gerekiyor.
ABD haritasını ve seçim sisteminin acayipliklerini ezberlemek üzereyken Joe Biden’ın seçimi kazandığı belli oldu da rahat bir nefes aldık. Bu hafta bu konuyu ele almaya ve Trump’a karşı kazanılan zaferin sarhoşluğuna kapılmamak gerektiğini yazmaya niyetliydim ama Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) başkanının bir gece ansızın değiştirilmesi ve bunu izleyen ilginç gelişmeler beni bu yazıyı yazmaya zorladı.
Ülkemizin her konuda tek seçicisi olan makamın tercihiyle TCMB başkanılığına getirilmiş olan Murat Uysal’ın bir gece ansızın bu görevden alınmasına ve yerine AKP’nin kurduğu 64. ve 65. TC hükümetlerinde maliye bakanlığı yapmış olan Naci Ağbal’ın getirilmesi üzerine ne düşündüğümü soran birkaç yakınıma, Maliye Bakanlığı’nda yetişen bir bürokrat olan Ağbal’ın son yıllarda TCMB başkanlığına getirilenlerden farklı bir ekole mensup olduğunu ve onun şimdi bu göreve getirilmesinin taşların yerinden oynamasına yol açabileceğini söyledim. Pazar akşamı Berat Albayrak’ın istifa ettiği haberini duyunca da fazla şaşırmadım. Nasıl oldu bilmiyorum ama birileri ekonominin tehlikeli bir çıkmaz sokağa girdiğini tek seçiciye anlatmış ve onu ikna etmişti her halde.
Berat Bey’in hazin istifası
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın her nedense Instagram üzerinden duyurulan istifası ve sonrasında yaşananlar 2020 Türkiye’sinin ibretlik halini anlatan bir filmin kareleriydi sanki. Berat Bey’in “At iziyle it izinin birbirine karıştığı” bir yola sürüklenen olumsuz bir Türkiye tablosu çizen istifa mektubunda yer alan ifadeler, üstlenmiş olduğu büyük misyonu sürdürmeye devam edememenin Sayın Albayrak’ta yaratmış olduğu derin düş kırıklığını yansıtıyordu.
İstifadan iki gün öncesine kadar Berat Albayrak’ın ekonomimizdeki parlak gelişmeleri ballandırarak anlatan demeçlerine geniş yer veren sözde “büyük” gazetede Sayın Bakan’ın istifa haberini bulmak mümkün değildi pazartesi sabahı. Bir zamanlar “Babıalinin amiral gemisi” olmakla övünen bu gazetenin ve diğer yandaş medyanın bugün sergilediği tablo da 2020 Türkiyesi filminin ibretle izlenen bir diğer karesini oluşturuyor.
Türkiye iflasa mı gidiyor?
Son gelişmeler üzerine sosyal medya üzerinden bir açıklama yapan DEVA Partisi Genel Başkanı ve ekonominin eski patronu Ali Babacan, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dün gece iflasını açıklamıştır. Başarısız ekonomi politikalarının iflasını canlı olarak izledik” demiş.
Şimdi gelinen noktada Berat Bey’in herkesle adeta alay ederek tekrarladığı “Dolar iner de, çıkar da, ben ona bakmıyorum” anlayışının yerini farklı bir anlayışa bırakacağı ve TCMB’nin yeni başkanı Ağbal’ın bu görevi kabul ederken ileri sürdüğü koşulların kendisini bu göreve getiren kişi tarafından kabul edildiği söyleniyor. Bu söylenti bile döviz fiyatlarının biraz gerilemesine yetti aslında.
Çıkış yolunu kim tıkıyor?
Türk Lirası'nın 2020 yılında dünyada en çok değer kaybeden paralardan biri olması ve TCMB’nin bu gidişi değiştirecek adımları atmaktan çekinmesi Türkiye’yi çok tehlikeli bir noktaya getirdi. Uçuruma doğru gidişi durdurmak için uluslararası piyasalarda oluşmuş olan olumsuz algıyı değiştirmek gerekiyor.
Yaşanan son gelişmeler üzerine Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan David Gauther Villars imzalı yazıda şöyle deniyor: “ TCMB’nin yeni başkanı Mr. Ağbal, 20152018 arasında maliye bakanı olarak görev yaparken işini iyi bilen bir teknokrat olarak tanınıyordu ama şimdi TCMB Başkanı olarak görev yaparken kendinden önce bu göreve gelenler gibi onun da Mr. Erdoğan’ın müdahaleleri nedeniyle düşündüklerini yapabileceğinden kuşku duyuluyor.”
Türkiye ekonomisinin uçurumun kenarına geldiği noktada çıkış yolunu bugüne kadar kimin tıkadığı aslında belli ama onu görevden alacak kimse yok.