Ekonomimizde masallar, gerçekler ve riskler

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Bu yazının başlığını daha önce de kullanmış mıydım bu köşede hatırlamıyorum doğrusu ama ekonominin gerçekleriyle yüzleşmek yerine masallarla avutulmaya alıştırılmış olan bir toplumda dönüp dolaşıp bu noktaya geri dönüyoruz.

Türkiye’de şu anda bir kez daha masallarla avutulma noktasına gelmiş bulunmaktayız. 2018’den itibaren beş yıl boyunca uydurma faiz teorileriyle ve çakma ekonomik model denemeleriyle avutulduktan ve dünyada alay konusu haline geldikten sonra “rasyonel” yani akılcı politikalara sığınmaktan başka çare bulamayan Recep Tayyip Erdoğan iktidarı bir kez daha parlak tablolar çizerek ve gücünü göstererek durumu kurtarmaya çalışıyor.

Rasyonele dönüş günü kurtardı ama..

Türkiye’ye dışardan bakanlar ve finans piyasaları, ekonomi dahil her konuda son sözü söyleyen Sayın Erdoğan’a önceleri pek güvenemedikleri halde yeni uygulamayı gördükten sonra Türkiye’nin sonunda aklın yolunu bulduğunu düşünerek bize karşıdaha olumlu davranmaya başladı.

Türkiye nihayet gerçekçi bir faiz politikası uygulamanın önemini kavrayarak davranınca karşılığını almış ve dış kaynak bulma sorununu bir ölçüde hafifletmişti. Son aylardaki gelişmeler de Türkiye’nin cari açığını kapatma yolunda küçük de olsa adımlar attığını ve Türk lirası üzerindeki baskının bir ölçüde hafilediğini gösteriyor.

Ancak Erdoğan yönetiminin büyük bir sorumsuzlukla körüklediği azgın enflasyonun temel sorun olmaya devam ettiği ortamda ekonomideki olumlu gidişatın devam edeceğine güvenmek hiç de kolay değil. Sayın Erdoğan’ın ekonomiyi siyasetin etkili bir aracı olarak kullanmayı çok sevdiğini ve Türkiye’nin önemli bir yerel seçime yaklaştığını hatırlayınca kuşkular daha da artıyor. Türkiye’de her şey Sayın Erdoğan’ın iki dudağı arasında olduğu için olumlu gidişatı olumsuz etkileyecek gelişmelerin her an gündeme gelebileceği belirtiliyor.

Reuters’in anketi ne diyor?

Reuters’in yeni açıkladığı bir anketin sonuçları da Türkiye’nin bu özel durumunun gözden kaçmadığını ve Erdoğan faktörünün dikkate alındığını gösteriyor. Reuters anketi, 2024 yılında Yükselen Pazar ülkelerinin çoğunda döviz kurunun baskı altında kalmasının beklenmediğini ancak iki ülkenin, Rusya’nın ve Türkiye’nin bu konuda istisna oluşturabileceğini vurguluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ortadoğu’daki acımasız savaşta belirleyici bir rol oynamaya hevesli görünmesinin de Türkiye’nin bölgedeki,  dünyadaki ve piyasalardaki imajını etkiyecek önemli bir faktör olabileceği anlaşılıyor. Sayın Erdoğan’ın büyüklük iddialarının Türkiye’nin ve Türkiye ekonomisinin yakın geleceğini nasıl etkileyeceği de merak konusu olmaya devam ediyor.

Dünyada ve bölgemizde halen yaşanmakta olanların, bizi insanlığın boyutlarını ve limitlerini yeniden düşünmeye zorladığı bir dönemde geleceğe umutlu bakmak hiç de kolay değil.         

Tüm yazılarını göster