Borsalardaki görüntü ile ekonomilerin içinde bulunduğu durum arasında inanılmaz bir tezat var. Şirketlerin ve halkın reel ekonomisinde rekor seviyelerdeki işsizlik oranları, şiddetle daralan ekonomiler, bıçakla kesilmiş gibi duran ticaret ve sosyal çatışmalar var. ABD’de halk meydanlara dökülmüş, yer yer yağmalar başlamış ve Irak’ta, Suriye’de Afganistan’da ya da Türkiye, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki üslerde görmeye alıştığımız Amerikan askerleri ABD topraklarında gösterileri bastırmaya çalışıyor. Bunca “alışılmamış” resmin bir araya geldiği bir dönem herhalde zor bulunur. Daha da önemlisi, devam eden bir pandemi var ve şu ana kadar 400.000’in üzerinde insan hayatını kaybetti.
Piyasalarda ise bambaşka bir hava var; ilk paragrafta aktarılan gerçeklikle hiçbir ilgisi yok. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan etmesiyle Mart ayında hızla gerileyen borsalarda Nisan’da başlayan yükseliş devam ediyor. Bunlardan birisi yanlış diyebilirsiniz ve doğal olarak da borsalardaki fiyatlamaların yanlış olduğunu düşünürsünüz ama değil. İkisi de vermesi gereken tepkiyi veriyor. Yani bir gariplik yok.
İlk paragraftaki durum tespitine çok önemli bir gelişmeyi eklemeden yapılacak her analiz yanlış olur, eksik olur. O da merkez bankaları ve hükümetler tarafından piyasalara enjekte edilen trilyonlarca dolar ve peşpeşe gelen faiz indirimleri. Önde gelen 17 gelişmiş ülke merkez bankasının 17’si de pandemi esnasında finansal piyasaları desteklemek için çeşitli önlemler aldılar. Yarısı varlık alım programı açıkladı. Yani bankalardan tahvil alıp karşılığında para vermeye başladılar. Mesela Fed Amerikan ekonomisine 6 trilyon dolar enjekte edecek. Avrupa Merkez Bankası geçen hafta tahvil alım programını 600 milyar Euro artırarak 1.35 trilyona çıkardığını açıkladı. Gelişmiş ekonomi merkez bankalarının bir kısmı swap anlaşmaları imzaladılar.
Faizleri ultra düşük seviyelere çektiler. Gelişmekte olan 81 ekonominin 55’inde de merkez bankaları benzer adımlar attılar. Düşük gelir grubundaki 49 ülkenin ise 31’inde merkez bankaları önlemlerle piyasayı desteklediler. Böylesi koordine olmasa bile simultane aksiyonun birarada görüldüğü bir dönem daha olmadı. Bu durumu dikkate almadan piyasalardaki sert toparlanmaları açıklamak zor. Her krizde varlık fiyatları önce düşer ama sonra ortaya dökülen likiditenin etkisiyle fiyatlar toparlamaya başlar.
Borsalardaki hareket gösteriyor ki, yatırımcılar teşviklerin de etkisiyle ekonomilerde V tipi bir toparlanma bekliyorlar. Yatırımcıların kutup yıldızı olan gurular da V tipi toparlanma beklediklerini dillendirmeye başladılar. Mesela Goldman’ın eski başekonomisti Jim O’Neill’a göre V tipi bir toparlanma mümkün. O’Neill, birçok ekonominin başlangıçta korkulandan daha iyi durumda olduğunu düşünüyor. Asimetrik de olsa yani V’nin çıkışı gösteren sağ bacağı daha uzun ve yataya yakın da olsa ben de V tip toparlanmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Bu tabloyu sadece ve sadece ikinci bir salgın değiştirir; ancak onda bile etki ilkindeki kadar sert olmaz. Çünkü hükümetler, sağlık kuruluşları ve ekonomilerdeki aktörler bu defa daha deneyimli ve ne yapacaklarını biliyor olacaklar. Bir de iyimserliği artıran aşı faktörü var.