Prof. Dr. Mehmet Pala
Ülkemizde yaşanan ekonomik kriz, özellikle gıda ürünlerinin fiyatlarının son bir yıl içinde aşırı yükselmesine neden olmuştur. Bu aşırı yükselmiş olan gıda fiyatları geniş halk kitlelerini önemli ölçüde olumsuz etkilemiştir. Gıda fiyatlarının artmasında öncelikle yetersiz üretimin olması, kur yükselmesine bağlı olarak tarımsal üretim girdilerinde 4-5 katı maliyet artışları, üretim – satış zinciri içerisinde ölçüsüz fiyat değişimleri önemli rol oynamıştır. Sonuçta savunmasız dar ve sabit gelirli insanları derinden etkilemiş, sağlıklı beslenmek için yeterli ve kaliteli gıdaya erişmeleri güçleşmiştir. İşte bu noktada yeterli ve dengeli beslenme imkanı bulamayan insanların sağlıkları riske girmekte ve bunun sonucu olarak da verimleri düşmekte ve hastalanma olasılıkları artmaktadır.
Böylece ülkemizde sağlık giderleri artacak ve işgücü kaybı da ortaya çıkacaktır. Bu nedenle yeterli ve sağlıklı gıdaya erişmenin çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Burada sadece karın doyurma değil, insanların sağlıklarını korunması önem kazanmaktadır.
Bu bağlamda hamile kadınların ve 0-3 yaş arası çocukların yeterli miktar ve kalitede gıdaya erişmelerini özellikle öne çıkarmak istiyorum. Hamile kadınların beslenmesi doğacak çocukların mental ve fiziksel gelişimi ile doğrudan ilişkilidir. Gerek hamilelikte iyi beslenemeyen ve gerekse doğumdan sonra ilk altı ayda yeterli anne sütü alamayan bu çocukların mental kapasitelerinin sınırlı olacağı ve hastalıklara yakalanma risklerinin de yüksek olacağı bilinen bir gerçektir. Bu da ülkenin geleceği için iyi bir durum değildir.
Durum böyle olunca kriz döneminde hamile ve çocukların beslenmesine ayrı bir önem vermek gerekmektedir. Özellikle hayvansal protein ihtiyacı, demir, folik asit, D ve B12 vitaminleri ihtiyaçlarının karşılanması için uygun gıdaların sağlanması gerekmektedir. Bu bireysel bir sorun değil, ülkenin geleceği için önemli bir sorun olarak görülmelidir. Bu nedenle devlet, belediyeler ve belki de STK’ların bu savunmasız kesime gerekli gıda desteği yapmalıdır.
Gündeme taşımak istediğim diğer bir konu da gıdalarda yapılan tağşiş ve taklit konusudur. Gıda fiyatlarının önemli ölçüde arttığı dönemlerde tağşiş ve taklit olayları daha da artmakta ve tüketici sağlığı tehlikeye atıldığı gibi parasal olarak da aldatılmaktadır. Basit olarak tanımlamak gerekirse; bir gıdanın doğal bileşimini veya kodekste tanımlanan özelliklerine aykırı bir şekilde daha ucuz başka bir ürün veya bileşenle değiştirilmesi tağşiş olarak kabul edilmektedir. Örneğin tereyağına bitkisel yağ katılması, bala şeker şurubu ilave edilmesi, peynire nişasta katılması, zeytinyağına daha ucuz bitkisel yağ karıştırılması meyve suyuna daha ucuz meyve suyu veya şeker şurubu katılması, sucukta sakatatların kullanılması gibi piyasada birçok gıda tağşişi yapılabilmektedir.
Tüketicileri bir diğer yanıltma yöntemi de gıdaların taklididir. Bir gıda maddesinin bileşiminde olmayan özelliklere sahipmiş gibi gösterilmesi taklit olarak kabul edilmektedir. Taklit edilen gıdaların başında bal, pekmez, tereyağı gelmektedir. Örneğin taklit bal, içinde arının yaptığı bal olmayan, sadece şeker, bal aroması, renk maddesi ve diğer bileşenlerle bala benzeyen ancak balla ilgisi olmayan ürün taklit baldır. Bu piyasada yaygındır. Bunu insanların duyusal testlerle ayırt etmeleri mümkün değildir. Tağşiş balların belirlenmesi için ileri laboratuvar analizi gerekmektedir.
Bu açıklamalardan da kolayca anlaşılacağı gibi gıdaların tağşiş ve taklit edilmesinin arkasında yatan neden, gerçek ürünlere göre çok daha ucuz ürünler üreterek haksız rekabet etmek ve haksız kazanç sağlamaktır.
Peki, tüketici bu durumda ne yapmalıdır? Öncelikle piyasaya göre önemli ölçüde düşük fiyatla satılan gıda ürünlerinde tağşiş ve taklit olma olasılığının çok yüksek olduğu bilinmelidir. Böyle bir şüphe duyulduğunda Tarım İl veya İlçe Müdürlükleri’ne haber verilmelidir. Ancak tüketicilerin bu düzeydeki fiyat artışlarında daha ucuz ürünlere yöneleceklerinin de farkındayım.
Gıdalarda tağşiş ve taklit yapmak 5996 sayı Gıda Kanununa göre yasaktır. Gıda kanunlarının iki temel amacı vardır: Halk sağlığını korumak ve haksız rekabeti önlemektir. Tam da bu noktada gıdalarda tağşiş ve taklidi önleme devletin sorumluluğu ve denetimindedir. Rafta satışa sunulan her gıda maddesi, o gıdanın kodeksine uygun özellikler taşımak ve tüketicinin sağlığına da zarar vermemek durumundadır. Tüketicinin sağlığını korumak ve yanıltılmasını engellemek devletin görevidir. Bunun için devletin öncelikle gıda enflasyonunu kontrol altına alma görevini hatırlatıyor ve piyasada tağşiş /taklit ürünlerini çok daha sıkı denetlemesi gerektiğini belirtiyorum.