Ekonomik kriz dış politikayı da vuruyor

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye'nin içinden çıkmaya çalıştığı ekonomik kriz sadece emekçiyi ve emekliyi değil, dış politikayı da vurmaya başladı.

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesiyle Türkiye'de esen "zafer" havası yavaş yavaş hayal kırıklığına dönüşmeye başladı bile. Oysa ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump bile Suriye'deki yeni HTŞ yönetimini Türkiye'ye "ihale eden" açıklamalar yapmıştı en başta.

13 yıl iç savaşı yaşayan, sadece mezhepsel ya da etnik çatışmalara değil, dış güçlerin bombardımanına da maruz kalan Suriye'nin en çok ihtiyaç duyduğu para, o da Türkiye'de yok. Dolayısıyla Suriye'de Türkiye'nin rejim değiştiğindeki yerini bugünlerde zengin Arap ülkelerinin doldurmaya başladığını söylemek mümkün.

Suriye'nin yeni Dışişleri Bakanı'nın ilk ziyaretlerini Suudi Arabistan gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkenin yeniden inşasını finanse edebilecek ülkelere yapması boşuna değil. Suriyeli Bakan, Türkiye'ye ise ancak Araplar'dan sonra ziyaret ederek, "reel politikanın" pek de Ankara'nın istediği gibi gelişmediğini de ortaya koymuş durumda.

YPG'nin akıbeti ne olacak?

Suriye'ye bu açıdan bakıldığında, Fırat'ın doğusundaki hakim güç olan, Ankara'nın PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olarak nitelendirdiği PYD-YPG'nin akıbetinin de farklı olamayabileceği ortaya çıkıyor. Geçiş dönemindeki ABD yönetiminden PYD-YPG konusunda birbiriyle çelişkili mesajlar gelmeye devam ediyor; Biden'ın döneminin ABD Dışişleri, görevi devretmeden önce PYD-YPG konusunda Ankara ile hiç olmadığı kadar yakın bir çizgiye gelmişti. Amerikan Dışişleri'nin üst düzey yetkilisi John Bass'ın sadece günler önce yaptığı açıklamalar Ankara'yı bu konuda rahatlatacak nitelikteydi. Nitekim Biden yönetimi gider ayak bir başka adım daha attı;

Türkiye'ye barış pınarı yaptırım kalktı ama...

Türkiye’nin 2019 yılında düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı sonrasında dönemin Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Türk hükümet yetkilisi ve kurumlarına yönelik yaptırımlar kaldırıldı. Ancak bunu F-35 yaptırımları ile karıştırmamak gerek; F-35 yaptırımları hala yürürlükte. Onların kalkması için ya Türkiye'nin S-400'lerden kurtulması, ya da ABD'nin CAATSA yasasını değiştirmesi gerek. Buna ilişkin herhangi bir ışık ise şu an için hiç yok.

ABD yönetimi bir yandan Türkiye'ye yönelik Suriye yaptırımlarını kaldırırken, diğer yandan ise PYD-YPG'yi "hoş tutmaktan" kaçınmıyor. ABD'de Başkan değişimine sadece saatler kala Amerikan ordusunun Ortadoğu'dan sorumlu dört yıldızlı generali, Centcom komutanı Erik Kurilla bizzat Kobani'ye giderek, PYD-YPG'nin elebaşı konumundaki Mazlum Abdi ile görüştü, birlikte fotoğraf verdi.

Trump yönetiminin de Mazlum Abdi'yi 20 Ocak'taki yemin törenine çağırdığını da buraya eklemek gerek. Abdi, Arap basınına verdiği demeçte Washington'daki törene katılmak istediğini, ancak pasaportu olmadığı için gidemediğini söyledi. PYD-YPG elebaşının aynı röportajdaki bir başka cümlesi de gidişatı göstermesi açısından kritik önemde; Mazlum Abdi, artık askeri üniformayı çıkartıp, siyasete gireceğini de açıkladı. Belli ki Mazlum Abdi de, önce sarık-şalvarı atan, ardından kravat takmaya başlayan Şam'ın yeni hakimi HTŞ'nin başı Colani'nin izinden gidiyor. Yeni Suriye'de o da bir "koltuk kapmak" peşine düşmüş gibi.

Bir başka gelişme ise, Reuters ajansının bir haberinde gizli; Reuters'e konuşan PKK terör örgütüne mensup bir üst düzey bir militan, PYD-YPG'ye Suriye’nin kuzey doğusunu “ortak yönetme” yetkisi verilirse, PKK'nın bölgeden çekileceğini açıkladı. Suriye'nin yeni haritası çizilirken ABD yönetiminin PYD-YPG'yi "unutmayacağının" bir başka işareti daha.

Lübnan'da Fransız ağırlığı

Suriye'nin komşusu Lübnan'da ise hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan değişti son birkaç hafta içinde. Yönetime yeni gelenlerin ortak özelliği ABD-Fransa ikilisine yakın olmaları ve ülkedeki Hizbullah varlığının - olabildiğince- etkisizleştirilmesini savunmaları.

Daha Cumhurbaşkanı Erdoğan rejim değişikliği yaşayan Suriye'yi ziyaret edememişken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "küçük bir Avrupa ülkesi" olarak nitelendirdiği Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron Lübnan'a giderek adeta "gövde gösterisi" yaptığı geçen hafta. AK Parti hükümetinden daha giden olmadı yeni yönetime kavuşan Lübnan'a.

ABD'nin Rumlara silah satışı

Tüm bunlara ABD'nin bugüne kadar Kıbrıs konusunda izlediği büyük ölçüde dengeli politikayı tümden değiştirmesini de eklemek gerek; ABD yönetimi Türkiye'nin tüm -haklı- itirazlarına rağmen Kıbrıslı Rumlar'a yoğun silah satışı açıklaması yaptı.

Ülkeler, sadece ordularıyla da değil, yumuşak güçleriyle de dış politika oluştururlar. Bu yumuşak güçlerin başında ise ekonomik güç gelir. Trump mesela, ABD'nin müthiş ekonomik gücünü ortaya koyup, daha Başkanlık yemini etmeden Kanada'da Başbakan istifa ettirdi, Grönland'da Danimarka'yı masaya oturmaya zorladı, Almanya'da erken seçimin yolunu açtı. Ekonomik kriz içindeki Türkiye ise bu yumuşak güçten mahrum olunca, Ortadoğu'da ABD tarafından çizilmekte olan yeni haritaları da etkilemekte zorlanıyor gibi...

Tüm yazılarını göster